|
- Moreover, it is completely pointless to overstate the situation.
- Ayrıca durumu abartmak tamamen anlamsızdır.
- I believe the dangers of green gene technology are much overstated.
- Yeşil gen teknolojisinin tehlikelerinin çok abartıldığına inanıyorum.
- This point cannot be overstated or given too much consideration.
- Bu nokta ne abartılabilir ne de çok fazla üzerinde durulabilir.
- It is hard to overstate the importance of urgent action at Johannesburg.
- Johannesburg'da acilen harekete geçilmesinin önemini abartmak zordur.
- It is hard to overstate the importance of urgent action in Johannesburg.
- Johannesburg'da acilen harekete geçilmesinin önemini abartmak zordur.
- Let's not overstate matters here.
- Burada konuları abartmayalım.
- The company overstated its profits.
- Şirket kârını abarttı.
- I don't want to overstate things.
- Her şeyi abartmak istemiyorum.
- Tom likes to overstate things.
- Tom bir şeyleri abartmayı sever.
- I think you're overstating the problem.
- Bence sorunu abartıyorsun.
- Let's not overstate matters here.
- Meseleyi abartmayalım.
Show More (8)
|
