|
- This is a sentiment that I am sure will be heartily endorsed, not just in Lambeth Palace, but also in the Vatican.
- Bu düşüncenin sadece Lambeth Sarayı'nda değil, Vatikan'da da yürekten destekleneceğinden eminim.
- Democracy cannot filter from the presidential palace down to the rural areas.
- Demokrasi cumhurbaşkanlığı sarayından kırsal bölgelere kadar inemiyor.
- In December, you have the king's permission to use his palace.
- Aralık ayında, kralın sarayını kullanmak için izniniz var.
- First, order all the soldiers to return to the palace at once.
- İlk iş tüm askerlerin derhâl saraya dönmesini emret.
- Send palace guards to Nokseodang at once!
- Nokseodang'a derhâl saray muhafızlarını gönderin!
- First, order all the soldiers to return to the palace at once.
- Önce bütün askerlerin bir an önce saraya dönmesini emredin.
- The palace is surrounded by the people.
- Saray halk tarafından kuşatılmış.
- The royal palace was built on a hill.
- Kıraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.
- Where is the Palace of Fine Arts?
- Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- The Sanssouci Palace is an example of rococo architecture.
- Sanssouci Sarayı rokoko mimarisinin bir örneğidir.
- She keeps a lover in the palace.
- Sarayda bir sevgilisi var.
- This is the palace the king and queen live in.
- Burası kral ve kraliçenin yaşadığı saray.
- I will take you to my palace tomorrow.
- Yarın seni sarayıma götüreceğim.
- The Sanssouci Palace is in the rococo style.
- Sanssouci Sarayı rokoko tarzındadır.
- This palace is the most famous and best appreciated attraction in our city.
- Bu saray şehrimizin en ünlü ve en beğenilen cazibe merkezidir.
- The king was famous for his splendid palace.
- Kral görkemli sarayı ile ünlüydü.
- The palace was a gilded cage for the princess.
- Saray, prenses için yaldızlı bir kafesti.
- The Sanssouci Palace is an example of rococo architecture.
- Sanssouci Sarayı, rococo mimarisinin bir örneğidir.
- The British Parliament is still in the Palace of Westminster.
- İngiliz Parlamentosu Westminster Sarayı'ndadır.
- She guided me to the palace.
- O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
- Saray farelerle dolu olduğunda topal bir kedi, hızlı bir attan daha değerlidir.
- The king once lived in that palace.
- Kral, bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.
- The Sanssouci Palace is in the rococo style.
- Sanssouci Sarayı, rokoko tarzındadır.
- Compared to our house, his is a palace.
- Bizim evle karşılaştırıldığında, onunki bir saray.
- The archeologists think that they have discovered King David's palace.
- Arkeologlar Kral Davut'un sarayını bulduklarını düşünüyorlar.
- He was born in a palace that isn't there any more.
- O, artık orada olmayan bir sarayda doğmuş.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
- Saray farelerle doluyken topal bir kedi hızlı bir attan daha değerlidir.
- Compared to our house, his is a palace.
- Bizim evimize kıyasla, onunki bir saray.
- Visitors to the palace can still see this tennis court today.
- Saray ziyaretçileri bugün hala bu tenis kortunu görebilirler.
- The palace has a tall tower.
- Sarayın uzun bir kulesi var.
- He guided me to the palace.
- Bana saraya kadar rehberlik etti.
- The socialist insurgency expropriated the Apostolic Palace.
- Sosyalist isyancılar Apostolik Sarayı kamulaştırdı.
- Compared to our house, his is virtually a palace.
- Bizim evimize kıyasla, onunki neredeyse bir saray.
- What an amazing palace we saw yesterday!
- Dün ne muhteşem bir saray gördük!
- The British Parliament is still in the Palace of Westminster.
- Britanya Parlamentosu hala Westminster Sarayı'ndadır.
- Those ruins were once a splendid palace.
- Bu kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.
- This palace was built for the rich king.
- Bu saray zengin kral için inşa edilmiştir.
- King Henry VIII had a tennis court at Hampton Court, his palace on the River Thames, not very far from London.
- Kral VIII. Henry, Londra'dan çok uzak olmayan Thames Nehri üzerindeki sarayı Hampton Court'ta bir tenis kortuna sahipti.
- King Henry VIII had a tennis court at Hampton Court, his palace on the River Thames, not very far from London.
- Kral 8. Henry'nin Londra'dan çok da uzak olmayan Thames Nehri kıyısındaki sarayı Hampton Court'ta bir tenis kortu vardı.
- Compared to our house, his is virtually a palace.
- Bizim evimizle karşılaştırıldığında, onunki neredeyse bir saray.
- This is the palace the king and queen live in.
- Bu kral ve kraliçenin yaşadığı saraydır.
- The socialist insurgency expropriated the Apostolic Palace.
- Sosyalist ayaklanma papaya ait sarayı kamulaştırdı.
- This palace was built for the rich king.
- Bu saray zengin kral için inşa edildi.
- Visitors to the palace can still see this tennis court today.
- Saraya gelen ziyaretçiler bugün hala bu tenis kortunu görebiliyorlar.
- What an amazing palace we saw yesterday!
- Dün gördüğümüz saray ne kadar muhteşemdi!
- I tried a glass of one of the emperor's favorite drinks that used to be served in the palace.
- İmparatorun sarayda servis edilen gözde içkilerinin birinden bir bardak denedim.
- Compared to our house, yours is a palace.
- Bizim evle karşılaştırıldığında, seninki bir saray.
- He was born in a palace that isn't there any more.
- O artık orada olmayan bir sarayda doğdu.
- I tried a glass of one of the emperor's favorite drinks that used to be served in the palace.
- Eskiden sarayda servis edilen, imparatorun en sevdiği içkilerden birinden bir bardak denedim.
- She guided me to the palace.
- Bana saraya kadar rehberlik etti.
- Compared to our house, yours is a palace.
- Bizim evimize kıyasla, sizinki bir saray.
Show More (48)
|
