|
- What counts here is physics and not the law.
- Burada önemli olan fiziktir, kanun değil.
- The laws of physics do not normally apply to politics, with the possible exception of the Archimedes principle.
- Fizik kanunları, Arşimet prensibinin olası istisnası dışında, normalde siyaset için geçerli değildir.
- A world in which the laws of physics and nature are designed and controlled by him.
- Fizik ve doğa kanunlarının onun tarafından tasarlandığı ve kontrol edildiği bir dünya.
- Even on the Upper East Side, the laws of physics dictate that "what goes up must come down."
- Yukarı Doğu Yakası'nda bile "yükselen düşmek zorundadır" fizik kuralı hükmeder.
- We should know more about biology and physics.
- Biyoloji ve fizik hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalıyız.
- Even on the Upper East Side, the laws of physics dictate that "what goes up must come down."
- Yukarı Doğu Yakası'nda bile fizik kanunları "yükselen düşmek zorundadır" der.
- Outside of physics we know nothing of action at a distance.
- Fizik dışında uzaktaki eylemler hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- Even on the Upper East Side, the laws of physics dictate that "what goes up must come down."
- Yukarı Doğu Yakası'nda bile fizik kanunları "yukarı çıkan aşağı inmelidir" der.
- I have been interested in astronomy and physics since childhood.
- Çocukluğumdan beri astronomi ve fiziğe ilgim vardı.
- We should know more about biology and physics.
- Biyoloji ve fizik hakkında daha fazla şey bilmeliyiz.
- I have been interested in astronomy and physics since childhood.
- Çocuk yaşlardan beridir astronomiye ve fiziğe ilgim var.
- Outside of physics we know nothing of action at a distance.
- Fizik dışında uzaktan eylem hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- Outside of physics we know nothing of action at a distance.
- Fizik dışında, uzaktan eyleme ilişkin hiçbir şey bilmiyoruz.
- I have been interested in astronomy and physics since childhood.
- Çocukluğumdan beri astronomi ve fizikle ilgileniyorum.
- Two Iranian professors of physics were assassinated.
- İki İranlı fizik profesörü suikasta uğradı.
- Tom won a Nobel Prize in physics.
- Tom fizik dalında Nobel ödülü kazandı.
- John struggled to find out the answer to the physics problem.
- John fizik problemine cevap bulmak için çaba harcadı.
- The exam included mathematics, physics and chemistry.
- Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.
- I don't have much knowledge of physics.
- Fizik hakkında fazla bilgim yok.
- The teacher demonstrated many physics experiments.
- Öğretmen birçok fizik deneyleri gösterdi.
- Tom is majoring in physics.
- Tom fizik okuyor.
- I don't have much knowledge of physics.
- Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
- Tom does well in physics.
- Tom fizikte iyidir.
- Is Mr Yamada a physics or a chemistry teacher?
- Mr Yamada Fizik öğretmeni mi yoksa kimya öğretmeni mi?
- Mathematics is more difficult than physics.
- Matematik fizikten daha zordur.
- I love physics and math, but not biology and geography.
- Fizik ve matematiği seviyorum, biyoloji ve coğrafyayı sevmem.
- Tom does well in physics.
- Tom fizikte başarılıdır.
- I teach mathematics and physics.
- Matematik ve fizik öğretiyorum.
- Physics is more difficult than mathematics.
- Fizik, matematikten daha zordur.
- Physics is not easy to learn.
- Fiziği öğrenmek kolay değildir.
- You should have paid more attention in physics class.
- Fizik dersine daha çok dikkat etmeliydin.
- Reality is a scam by Big Physics to sell more textbooks.
- Gerçeklik, Fizik Lobisi'in daha fazla ders kitabı satmak için yaptığı bir aldatmaca.
- He's a teacher of physics, but can also teach math.
- Fizik öğretmeni ama matematik de öğretebiliyor.
- The teacher demonstrated many experiments in physics.
- Öğretmen birçok fizik deneyi gösterdi.
- The atomic bomb is the offspring of 20th century physics.
- Atom bombası, 20. yüzyıl fiziğinin bir ürünüdür.
- He read physics at Oxford.
- Oxford'da fizik okudu.
- He understands physics.
- O, fizikten anlar.
- He had a book on physics published.
- Fizik üzerine yayınlanmış bir kitabı var.
- Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.
- Hans Bethe 1967'de yıldızlarda enerji üretimi hakkındaki işi için fizik nobel ödülünü kazandı.
- She has little knowledge of physics.
- Onun biraz fizik bilgisi var.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
- Doktor babasının tıp okuması yönündeki ısrarlarını reddeden Hawking, bunun yerine matematik ve fiziğe yoğunlaşmayı seçti.
- He decided to specialize in physics at college.
- O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.
- I'm not at all interested in physics.
- Fizikle hiç ilgilenmiyorum.
- Physics is a branch of science.
- Fizik bir bilim dalıdır.
- He decided to specialize in physics at college.
- Üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.
- The impact of Emmet's theory on physics has been widely discussed, but this is not my concern in this paper.
- Emmet'in teorisinin fizik üzerindeki etkisi geniş çapta tartışılmıştır, ancak bu makale bu konu hakkında değil.
- Physics is a fundamental natural science.
- Fizik temel doğa bilimidir.
- He is an authority on physics.
- O, fizikte bir otoritedir.
- You should have paid more attention in physics class.
- Fizik dersine daha fazla dikkat etmen gerekirdi.
- Mathematics is like the logic of physics.
- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- Which do you like better, physics or chemistry?
- Hangisini daha çok seviyorsun, fizik mi kimya mı?
- He read physics at Oxford.
- O Oxford'da fizik okudu.
- She gave her entire life to the study of physics.
- Tüm hayatını fizik çalışmalarına adamış.
- Which do you like better, physics or chemistry?
- Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?
- Physics is more difficult than mathematics.
- Fizik matematikten daha zordur.
- The teacher demonstrated many experiments in physics.
- Öğretmen pek çok fizik deneyleri gösterdi.
- Einstein decided to study math and physics so he could become a teacher.
- Einstein bir öğretmen olabilmek için matematik ve fizik okumaya karar verdi.
- Tom does well in physics.
- Tom fizik dersinde başarılıdır.
- In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
- Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.
- Physics is not easy to learn.
- Fizik öğrenmek kolay değildir.
- Mary and her husband received the Nobel Prize in Physics in 1903.
- Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.
- He understands physics.
- Fizikten anlıyor.
- Physics is hard.
- Fizik zordur.
- Tom understands physics.
- Tom fizikten anlıyor.
- She has little knowledge of physics.
- Fizik hakkında çok az bilgisi var.
- Sagan's scientific curiosity led him to earn four degrees in physics, astronomy and astrophysics from the University of Chicago.
- Sagan'ın bilimsel merakı onu Chicago Üniversitesi'nden fizik, astronomi ve astrofizik alanlarında dört derece almaya yöneltti.
- Is Mr Yamada a physics or a chemistry teacher?
- Bay Yamada fizik mi yoksa kimya öğretmeni mi?
- Welcome to the world of physics.
- Fizik dünyasına hoş geldiniz.
- Physics is Greek to me.
- Fizik benim için Yunanca.
- Physics is Greek to me.
- Fiziğe Fransız kaldım.
- Physics is a fundamental natural science.
- Fizik temel bir doğa bilimidir.
- He is a respected professor of physics.
- Kendisi saygın bir fizik profesörüdür.
- He is majoring in physics.
- Fizik bölümünde okuyor.
- He is a respected professor of physics.
- Saygın bir fizik profesörüdür.
- In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
- Newton matematik, fizik ve astronominin yanı sıra simya, mistisizm ve teolojiyle de ilgilenmiştir.
- In college, I fared ill with physics and well with chemistry.
- Üniversitede fizikte kötü, kimyada iyiydim.
- Physics is the basic physical science.
- Fizik temel fizik bilimidir.
- Physics is my weak subject.
- Fizik benim zayıf dersim.
- Physics is my favorite subject.
- Fizik benim en sevdiğim konudur.
- Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.
- Hans Bethe, yıldızlarda enerji üretimiyle ilgili çalışmalarından dolayı 1967 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.
- She gave her entire life to the study of physics.
- Tüm yaşamını fizik çalışmalarına adadı.
- Physics is my favorite subject.
- Fizik benim en sevdiğim ders.
- Tom is majoring in physics.
- Tom fizik alanında uzmanlaşıyor.
- The orbiting of Earth around the Sun obeys to many complicated laws of physics.
- Dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngesi birçok karmaşık fizik kuralına uyuyor.
- The teacher demonstrated many physics experiments.
- Öğretmen birçok fizik deneyi gösterdi.
- He is an authority on physics.
- Fizik konusunda bir otoritedir.
- He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
- She teaches lessons in math, physics, and biology.
- Matematik, fizik ve biyoloji dersleri veriyor.
- I don't know anything about physics.
- Fizik hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- The hell with physics!
- Fiziğin canı cehenneme!
- John struggled to find out the answer to the physics problem.
- John fizik probleminin cevabını bulmakta zorlandı.
- I was a physics professor.
- Fizik öğretmeniydim.
- Physics doesn't interest me at all.
- Fizik beni hiç ilgilendirmiyor.
- Angela Merkel has a PhD in Physics.
- Angela Merkel'in fizik doktorası var.
- Einstein decided to study math and physics so he could become a teacher.
- Einstein öğretmen olabilmek için matematik ve fizik okumaya karar verdi.
- I got a B in physics.
- Fizikten B aldım.
- He's a teacher of physics, but can also teach math.
- O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.
- Tom won a Nobel Prize in physics.
- Tom, fizikte Nobel Ödülü'nü kazandı.
- I love physics and math, but not biology and geography.
- Fizik ve matematiği seviyorum ama biyoloji ve coğrafyayı sevmiyorum.
- We are passionate about studying physics.
- Fizik çalışmak konusunda tutkuluyuz.
Show More (97)
|
