1 |
pity |
acımak |
v. |
|
- I pity the poor workers who work in this mine.
- Bu madende çalışan zavallı işçilere acıyorum.
- Pity the consumer who will eat GMOs without knowing it, whom we will quite deliberately be misleading.
- GDO'ları bilmeden yiyecek olan ve kasıtlı olarak yanlış yönlendireceğimiz tüketiciye acıyorum.
- Tom doesn't want Mary's pity.
- Tom, Mary'nin acımasını istemiyor.
- Never confuse pity with love.
- Acımayı asla sevgiyle karıştırmayın.
- I don't want Tom's pity.
- Tom'un acımasını istemiyorum.
- Disabled people can't stand it when people pity them.
- İnsanlar onlara acıdığında engelli insanlar buna katlanamaz.
- I don't want people to pity me.
- İnsanların bana acımasını istemiyorum.
- I don't want your pity.
- Acımanı istemiyorum.
- Disabled people can't stand it when people pity them.
- Engelliler, insanların onlara acımasına dayanamazlar.
- Tom pitied Mary.
- Tom Mary'ye acıyordu.
- Tom wants people to pity him.
- Tom insanların ona acımasını istiyor.
- Tom pitied Mary.
- Tom Mary'ye acıdı.
- I don't have any pity for such a fool.
- Böyle bir aptala hiç acımıyorum.
- I didn't want pity.
- Acınmayı istemedim.
- We pity all these homeless immigrants.
- Tüm bu evsiz göçmenlere acıyoruz.
- Some pitied them.
- Bazıları onlara acıdı.
- I don't want pity.
- Acınmak istemiyorum.
Show More (14)
|
2 |
pity |
yazık |
n. |
|
- It is a pity, but it is the fault of all the political parties on the ground.
- Yazık ancak bu durum sahadaki tüm siyasi partilerin hatasıdır.
- It is a pity, but that is the way it is.
- Yazık ama durum bu.
- It would be a great pity if you gave up now.
- Şimdi pes edersen çok yazık olur.
- But probably I'll be the last, which is a pity.
- Fakat büyük olasılıkla, sonuncu olacağım, ne yazık.
- It is a pity that he has no sense of humor.
- Mizah duygusunun olmaması çok yazık.
- It is a pity that he died so young.
- Ne yazık ki o çok genç öldü.
- It is a pity that he has no sense of humor.
- Mizah anlayışının olmaması çok yazık.
- It is pity that you have to go.
- Gitmek zorunda olman çok yazık.
- It is a pity that he has no sense of humor.
- Espri anlayışının olmaması çok yazık.
- But probably I'll be the last, which is a pity.
- Ama muhtemelen sonuncu olacağım, ne yazık.
- It is a pity that he has no sense of humor.
- Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
- It is a pity that he can't come.
- Ne yazık ki o gelemiyor.
Show More (9)
|
3 |
pity |
merhamet |
n. |
|
- Never confuse pity with love.
- Sevgi ile merhameti asla karıştırmayın.
- Tom doesn't want Mary's pity.
- Tom, Mary'nin merhametini istemiyor.
- I don't want your pity.
- Ben merhametini istemiyorum.
- Show pity on me.
- Bana merhamet göster.
- Tom doesn't want pity.
- Tom merhamet istemiyor.
- I don't want pity.
- Merhamet istemiyorum.
- Have some pity on me.
- Bana biraz merhamet et.
- I don't have any pity for such a fool.
- Böyle bir aptala merhametim yok.
- Have pity on us!
- Bize merhamet et!
- Have pity on me.
- Bana merhamet et.
- I didn't want pity.
- Ben merhamet istemedim.
Show More (8)
|
4 |
pity |
acıma |
n. |
|
- He felt nothing but pity for the old woman.
- Yaşlı kadına acıma duygusundan başka bir şey hissetmiyordu.
- Therefore, ladies and gentlemen, there is no need for long laments of pity such as I heard just now.
- Bu nedenle, hanımefendiler ve beyefendiler, az önce duyduğum gibi uzun acıma haykırışlarına gerek yok.
- Tom's face was full of pity.
- Tom'un yüzü acıma doluydu.
Show More (0)
|
5 |
pity |
merhamet etmek |
v. |
|
- Tom wants people to pity him.
- Tom insanların ona merhamet etmesini istiyor.
- We pity all these homeless immigrants.
- Biz bütün bu evsiz göçmenlere merhamet ediyoruz.
Show More (-1)
|