|
- Billion people around the world watching two guys play chess.
- Dünya çapında milyarlarca insan iki adamın satranç oynamasını izliyor.
- Tom and Mary played chess after lunch.
- Tom ve Mary yemekten sonra satranç oynadılar.
- Tom bragged about how well he could play chess.
- Tom ne kadar iyi satranç oynayabileceği hakkında kendini övdü.
- Tom and Mary decided to play chess.
- Tom ve Mary satranç oynamaya karar verdiler.
- Tom told me that you like playing chess.
- Tom bana satranç oynamayı sevdiğini söyledi.
- Does Tom play chess?
- Tom satranç oynar mı?
- I like playing chess.
- Satranç oynamayı seviyorum.
- Tom and Mary played chess for a while.
- Tom ve Mary bir süre satranç oynadı.
- I will teach you how to play chess.
- Sana nasıl satranç oynanacağını öğreteceğim.
- I love playing chess.
- Satranç oynamayı seviyorum.
- We often played chess after school.
- Okuldan sonra sık sık satranç oynardık.
- Tom can't play chess.
- Tom satranç oynayamaz.
- Do you play chess?
- Satranç oynar mısın?
- We often play chess after school.
- Biz okuldan sonra sıklıkla satranç oynarız.
- Tom likes playing chess more than I do.
- Tom, benden daha çok satranç oynamayı seviyor.
- He plays chess very well.
- Çok iyi satranç oynar.
- Don't Tom and Mary often play chess together?
- Tom ve Mary sık sık birlikte satranç oynamazlar mı?
- Playing chess requires a certain amount of skill.
- Satranç oynamak belli bir beceri gerektirir.
- Who taught you how to play chess?
- Sana satranç oynamayı kim öğretti?
- Tom wanted to play chess.
- Tom satranç oynamak istiyordu.
- We often play chess after school.
- Okuldan sonra sık sık satranç oynarız.
- Who did Tom play chess with?
- Tom kiminle satranç oynadı?
- I played chess with Tom yesterday.
- Dün Tom'la satranç oynadım.
- Tom often goes there to play chess.
- Tom sık sık oraya satranç oynamaya gider.
- They are playing chess.
- Satranç oynuyorlar.
- I don't feel like playing chess right now.
- Canım şu anda satranç oynamak istemiyor.
- I'm not as good at playing chess as Tom is.
- Satranç oynamada Tom kadar iyi değilim.
- We had a good time playing chess.
- Satranç oynarken iyi vakit geçirdik.
- Tom said he didn't often win when he played chess.
- Tom satranç oynadığında genellikle kazanamadığını söyledi.
- Tom and I had a good time playing chess.
- Tom ve ben satranç oynayarak iyi vakit geçirdik.
- Tom says he'll teach me how to play chess.
- Tom bana satranç oynamayı öğreteceğini söylüyor.
- They're playing chess.
- Satranç oynuyorlar.
- I'm going to play chess with Tom today.
- Bugün Tom'la satranç oynayacağım.
- Do you still play chess?
- Hala satranç oynuyor musun?
- Computers are better than us at playing chess.
- Bilgisayarlar satranç oynamada bizden daha iyi.
- Tom and his wife both enjoy playing chess.
- Hem Tom hem de onun karısı satranç oynamaktan zevk alırlar.
- They're playing chess.
- Onlar satranç oynuyor.
- I'll teach you how to play chess.
- Satranç oynamayı sana öğreteceğim.
- I can't play chess yet.
- Henüz satranç oynayamıyorum.
- We often played chess after school.
- Biz okuldan sonra sık sık satranç oynadık.
- Tom wants to play chess with you.
- Tom seninle satranç oynamak istiyor.
- I play chess, too.
- Ben de satranç oynarım.
- The only thing Tom really enjoys is playing chess with Mary.
- Tom'un gerçekten hoşlandığı tek şey Mary ile satranç oynamak.
- Tom taught his children how to play chess.
- Tom çocuklarına nasıl satranç oynanacağını öğretti.
- Tom likes to play chess.
- Tom satranç oynamayı sever.
- Tom used to play chess with my father.
- Tom babamla satranç oynardı.
- Tom and Mary played chess.
- Tom ve Mary satranç oynarlardı.
- I don't play chess anymore.
- Artık satranç oynamıyorum.
- When it comes to playing chess, he is second to none.
- İş satranç oynamaya gelince o rakipsizdir.
- We played chess.
- Satranç oynardık.
- I like playing chess.
- Satranç oynamayı severim.
- I know how to play chess.
- Satranç oynamayı biliyorum.
- I don't feel like playing chess right now.
- Şu anda satranç oynamak istemiyorum.
- Tom enjoys playing chess with Mary.
- Tom, Mary ile satranç oynamaktan hoşlanıyor.
- I can't play chess.
- Satranç oynayamam.
- I've always wanted to learn how to play chess.
- Her zaman nasıl satranç oynanılacağını öğrenmek istedim.
- Tom knows how to play chess.
- Tom nasıl satranç oynayacağını biliyor.
- Tom didn't really feel like playing chess with Mary.
- Tom'un canı gerçekten Mary ile satranç oynamak istemiyor.
- I played chess with Tom yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra Tom'la satranç oynadım.
- Tom used to play chess with my father.
- Tom eskiden babamla satranç oynardı.
- When was the last time you and Tom played chess together?
- Tom'la en son ne zaman birlikte satranç oynadınız?
- Would you teach me how to play chess?
- Bana satranç oynamayı öğretir misin?
- We played chess.
- Biz satranç oynadık.
- Tom and I played chess for several hours.
- Tom ve ben birkaç saattir satranç oynadık.
- I'll teach you how to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
- We often play chess.
- Sık sık satranç oynarız.
- Tom doesn't play chess anymore.
- Tom artık satranç oynamıyor.
- Let's play chess another time.
- Başka bir zaman satranç oynayalım.
- She played chess.
- Satranç oynadı.
- We play chess every evening.
- Biz her akşam satranç oynarız.
- How often do you play chess?
- Ne sıklıkla satranç oynarsınız?
- Tom and I played chess for several hours.
- Tom ve ben birkaç saat satranç oynadık.
- Playing chess requires a certain amount of skill.
- Satranç oynama bir miktar yetenek gerektirir.
- Tom was playing chess last night.
- Tom dün gece satranç oynuyordu.
- I'm pretty sure Tom doesn't know how to play chess.
- Tom'un satranç oynamayı bilmediğinden oldukça eminim.
- He has been playing chess since he was in high school.
- O liseden beri satranç oynuyor.
- Do you know how to play chess?
- Nasıl satranç oynayacağını biliyor musun?
- Do you still play chess with Tom every Monday afternoon?
- Hâlâ her pazartesi öğleden sonra Tom'la satranç oynuyor musunuz?
- Have you ever played chess with Tom?
- Tom'la hiç satranç oynadın mı?
- I'm the only person Tom knows who can play chess.
- Ben Tom'un tanıdığı satranç oynayabilen tek kişiyim.
- Tom didn't really feel like playing chess with Mary.
- Tom, Mary ile satranç oynamak istemedi.
- They play chess.
- Satranç oynuyorlar.
- Do you still play chess with Tom every Monday afternoon?
- Her pazartesi öğleden sonra Tom ile hâlâ satranç oynuyor musun?
- Tom played chess with Mary.
- Tom, Mary ile satranç oynadı.
- Will you teach me how to play chess?
- Bana nasıl satranç oynayacağımı öğretir misin?
- We played chess all night.
- Biz bütün gece satranç oynadık.
- Why don't we play chess?
- Neden satranç oynamıyoruz?
- We had a good time playing chess.
- Satranç oynayarak iyi zaman geçirdik.
- Tom taught me to play chess.
- Tom bana satranç oynamayı öğretti.
- I didn't know you played chess.
- Satranç oynadığını bilmiyordum.
- I think watching people playing chess isn't much fun.
- Bence satranç oynayan insanları izlemek pek eğlenceli değil.
- I'm not as good at playing chess as Tom.
- Satranç oynamakta Tom kadar iyi değilim.
- He would like to know whether you play chess.
- Satranç oynayıp oynamadığınızı bilmek istiyor.
- I think watching people playing chess isn't much fun.
- Satranç oynayan insanları izlemenin çok eğlenceli olmadığını düşünüyorum.
- Tom plays chess better than me.
- Tom benden daha iyi satranç oynar.
- Tom and Mary played chess all afternoon.
- Tom ve Mary tüm öğleden sonra satranç oynadı.
- Do you still play chess?
- Hâlâ satranç oynuyor musun?
- We played chess all night.
- Bütün gece satranç oynadık.
- Tom and Mary played chess all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra satranç oynadılar.
- We played chess every morning.
- Her sabah satranç oynardık.
- We had fun playing chess.
- Satranç oynarken eğlendik.
- Do you play chess?
- Sen satranç oynar mısın?
- How did you learn to play chess so well?
- Satranç oynamayı nasıl bu kadar iyi öğrendin?
- Tom told me that you like playing chess.
- Tom bana senin satranç oynamayı sevdiğini söyledi.
- How about playing chess tonight?
- Bu akşam satranç oynamaya ne dersin?
- Tom's hobbies include playing chess and collecting stamps.
- Tom'un hobileri arasında satranç oynamak ve pul biriktirmek var.
- How about playing chess tonight?
- Bu gece satranç oynamaya ne dersin?
- If you like, I will teach you to play chess.
- İsterseniz, size satranç oynamayı öğretirim.
- John wants to play chess.
- John satranç oynamak istiyor.
- Could you teach me how to play chess?
- Bana satranç oynamayı öğretebilir misiniz?
- Tom and Mary played chess for a while.
- Tom ve Mary bir süre satranç oynadılar.
- We often play chess.
- Biz sık sık satranç oynarız.
- I'm pretty sure Tom doesn't know how to play chess.
- Tom'un satranç oynamayı bilmediğine eminim.
- Playing chess and reading a lot makes you smarter.
- Satranç oynamak ve çok okumak sizi daha zeki yapar.
- Tom says that he and Mary have played chess together many times.
- Tom, Mary ile birçok kez birlikte satranç oynadıklarını söylüyor.
- Tom's hobbies include playing chess and collecting stamps.
- Tom'un hobileri arasında satranç oynamak ve pul koleksiyonu yapmak var.
- Tom and Mary played chess.
- Tom ve Mary satranç oynadılar.
- Does Tom play chess?
- Tom satranç oynuyor mu?
- I played chess with Tom yesterday.
- Dün Tom'la satranç oynadık.
- When was the last time you and Tom played chess together?
- Sen ve Tom en son ne zaman beraber satranç oynadınız?
- One thing Tom really enjoys is playing chess with Mary.
- Tom'un gerçekten hoşlandığı tek şey Mary ile satranç oynamak.
- I played chess with Tom yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra Tom'la satranç oynadık.
- Tom plays chess better than me.
- Tom benden daha iyi satranç oynuyor.
- He would like to know whether you play chess.
- O, satranç oynamak isteyip istemediğini bilmek istiyor.
- If you like, I will teach you to play chess.
- İsterseniz, ben size satranç oynamayı öğretirim.
- Do you still enjoy playing chess?
- Satranç oynamaktan hâlâ hoşlanıyor musun?
- I don't enjoy playing chess and I never have.
- Satranç oynamaktan hoşlanmıyorum ve hiç hoşlanmadım.
- Tom and Mary killed time playing chess.
- Tom ve Mary satranç oynayarak vakit öldürdüler.
- Tom bragged about how well he could play chess.
- Tom ne kadar iyi satranç oynadığıyla övünürdü.
- Will you teach me how to play chess?
- Bana satranç oynamayı öğretir misin?
- We were playing chess.
- Satranç oynuyorduk.
- I can play chess, but I can't play checkers.
- Ben satranç oynayabilirim ama dama oynayamam.
- Tom plays chess.
- Tom satranç oynuyor.
- Tom likes playing chess.
- Tom satranç oynamayı sever.
- Tom wanted to play chess with you.
- Tom seninle satranç oynamak istedi.
- Tom enjoys playing chess with Mary.
- Tom, Mary ile satranç oynamayı seviyor.
- I will teach you how to play chess.
- Ben sana nasıl satranç oynanacağını öğreteceğim.
- We were just about to play chess.
- Biz de tam satranç oynamak üzereydik.
- Tom wanted me to play chess with him, so I did.
- Tom onunla satranç oynamamı istedi, ben de oynadım.
- Tom doesn't know how to play chess.
- Tom nasıl satranç oynayacağını bilmiyor.
- I'm the only person Tom knows who can play chess.
- Tom'un tanıdığı satranç oynayabilen tek kişi benim.
- Do you still enjoy playing chess?
- Satranç oynamayı hâlâ seviyor musun?
- Tom often goes there to play chess.
- Tom satranç oynamak için sık sık oraya gider.
- Tom likes playing chess more than I do.
- Tom satranç oynamayı benden daha çok seviyor.
- We often played chess.
- Sık sık satranç oynardık.
- Have you ever played chess with Tom?
- Hiç Tom ile satranç oynadın mı?
- He has been playing chess since he was in high school.
- Lise yıllarından beri satranç oynuyor.
- He told me how to play chess.
- O bana nasıl satranç oynayacağımı söyledi.
- Tom knows how to play chess.
- Tom nasıl satranç oynanacağını biliyor.
- I enjoy playing chess.
- Satranç oynamayı severim.
- She played chess.
- O, satranç oynadı.
- Tom and I are playing chess.
- Tom ve ben satranç oynuyoruz.
- Tom taught Mary how to play chess.
- Tom, Mary'ye satranç oynamayı öğretti.
- Tom doesn't know how to play chess.
- Tom satranç oynamayı bilmiyor.
- How often do you play chess?
- Ne sıklıkla satranç oynarsın?
- Tom wanted to play chess.
- Tom satranç oynamak istedi.
- He would like to know whether you play chess.
- Satranç oynayıp oynamayacağını bilmek istiyor.
- I can play chess, but I can't play checkers.
- Satranç oynayabilirim ama dama oynayamam.
- Tom likes to play chess.
- Tom satranç oynamayı seviyor.
- We enjoyed playing chess last night.
- Dün gece satranç oynamaktan keyif aldık.
- I've always wanted to learn how to play chess.
- Her zaman satranç oynamayı öğrenmek istedim.
- I used to dream about being able to play chess really well.
- Çok iyi satranç oynayabilmeyi hayal ederdim.
- Tom and his wife both enjoy playing chess.
- Tom ve karısı satranç oynamaktan hoşlanıyorlar.
- I don't play chess well, on the board or not.
- Tahtada olsun ya da olmasın iyi satranç oynayamıyorum.
- We had fun playing chess.
- Satranç oynarken çok eğlendik.
- John liked to play chess.
- John satranç oynamayı severdi.
- Tom taught me how to play chess.
- Tom bana satranç oynamayı öğretti.
- How did you learn to play chess so well?
- Çok iyi satranç oynamayı nasıl öğrendin?
- Do you still enjoy playing chess?
- Hâlâ satranç oynamaktan hoşlanıyor musun?
- I can't play chess.
- Satranç oynayamıyorum.
- I'm going to play chess with Tom today.
- Bugün Tom'la satranç oynayacağız.
- Tom was good at playing chess.
- Tom satranç oynamakta iyiydi.
- He's only twelve, but he plays chess with the best of them.
- Sadece on iki yaşında ama en iyilerle satranç oynuyor.
- Tom might be playing chess with Mary right now.
- Tom şu anda Mary ile satranç oynuyor olabilir.
- I've always wanted to learn how to play chess.
- Her zaman satranç oynamayı öğrenmek istemişimdir.
- They are playing chess.
- Onlar satranç oynuyorlar.
- We played chess every morning.
- Her sabah satranç oynadık.
- Tom likes playing chess.
- Tom satranç oynamayı seviyor.
- We enjoyed playing chess last night.
- Dün gece satranç oynarken eğlendik.
- Tom liked to play chess.
- Tom satranç oynamayı severdi.
- Tom plays chess very well.
- Tom çok iyi satranç oynar.
- Tom and Mary played chess after lunch.
- Tom ve Mary öğle yemeğinden sonra satranç oynadılar.
- Tom and Mary killed time playing chess.
- Tom ve Mary satranç oynayarak zaman öldürüyorlarmış.
- Tom and Mary had a good time playing chess.
- Tom ve Mary satranç oynayarak iyi vakit geçirdiler.
- Tom and Mary are playing chess.
- Tom ve Mary satranç oynuyorlar.
- Tom was good at playing chess.
- Tom satranç oynamada iyiydi.
- Tom wanted me to play chess with him, so I did.
- Tom onunla satranç oynamamı istedi, bu yüzden oynadım.
- We often played chess.
- Biz sık sık satranç oynadık.
- We play chess every evening.
- Her akşam satranç oynuyoruz.
- The only thing Tom really enjoys is playing chess with Mary.
- Tom'un gerçekten hoşlandığı tek şey Mary ile satranç oynamaktır.
- I want to learn how to play chess.
- Satranç oynamayı öğrenmek istiyorum.
- He told me how to play chess.
- Bana nasıl satranç oynanacağını anlattı.
- Playing chess and reading a lot makes you smarter.
- Satranç oynamak ve okumak sizi daha akıllı yapar.
- Can you teach me to play chess?
- Bana satranç oynamayı öğretebilir misin?
- Tom and Mary had a good time playing chess.
- Tom ve Mary, satranç oynayarak iyi bir zaman geçirdiler.
- Tom plays chess very well.
- Tom çok iyi satranç oynuyor.
- Tom wanted Mary to play chess with him.
- Tom, Mary'nin onunla satranç oynamasını istedi.
- Tom and Mary sat at a small table in the garden playing chess.
- Tom ve Mary bahçedeki küçük masada oturmuş satranç oynuyorlardı.
- Tom liked to play chess.
- Tom satranç oynamayı seviyordu.
- I don't know how to play chess.
- Satranç oynamayı bilmiyorum.
- Tom doesn't often win when he plays chess.
- Tom satranç oynadığında genellikle kazanmaz.
- I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I know how to play chess.
- Nasıl satranç oynayacağımı biliyorum.
Show More (201)
|
