|
- That means that there is a predetermined planning procedure.
- Bu da önceden belirlenmiş bir planlama prosedürü olduğu anlamına gelmektedir.
- Events in the real world can rarely be dealt with by means of a predetermined, prescriptive set of rules.
- Gerçek dünyadaki olaylar nadiren önceden belirlenmiş, kuralcı bir kurallar dizisi aracılığıyla ele alınabilir.
- We signal this need in the report and take no predetermined position.
- Raporda bu ihtiyaca işaret ediyor ve önceden belirlenmiş bir pozisyon almıyoruz.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı, tarihe önceden belirlenmiş bir rota izlettirir.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel gibi Panovsky'nin diyalektik kavramı da tarihin önceden belirlenmiş bir seyir izlemesini sağlar.
Show More (2)
|