prisoner - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
prisoner mahkum n.
  • The more money the prisoner was able to offer, the more ear the surgeon permitted to remain intact.
  • Mahkum ne kadar çok para teklif edebilirse cerrah da o kadar çok kulağın sağlam kalmasına izin veriyordu.
  • Bautista Barandalla, a Navarrian prisoner, suffers from an incurable illness.
  • Navarralı bir mahkum olan Bautista Barandalla, tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan muzdarip.
  • This is a prisoner from Earth.
  • İşte Dünya'dan gelen bir mahkum.
Show More (101)
prisoner tutuklu n.
  • However, we must insist that political and religious prisoners are released.
  • Ancak, siyasi ve dini tutukluların serbest bırakılması konusunda ısrarcı olmalıyız.
  • The ELDR Group has tabled a number of amendments concerning, for example, the 200 Lebanese held prisoner in Syria.
  • ELDR Grubu, örneğin Suriye'de tutuklu bulunan 200 Lübnanlı ile ilgili bir dizi değişiklik önergesi sunmuştur.
  • Washington's claims are based on Al Qaida prisoners in Guantanamo Bay.
  • Washington'un iddiaları Guantanamo Körfezi'ndeki El Kaide tutuklularına dayanıyor.
Show More (35)
prisoner esir n.
  • Show us that Greece, and this also goes for Turkey, is not a prisoner of the past.
  • Bize Yunanistan'ın, ki bu Türkiye için de geçerli, geçmişin esiri olmadığını gösterin.
  • The ELDR Group has tabled a number of amendments concerning, for example, the 200 Lebanese held prisoner in Syria.
  • ELDR Grubu, örneğin Suriye'de esir tutulan 200 Lübnanlı ile ilgili olarak bir dizi değişiklik önergesi sunmuştur.
  • Show us that Greece, and this also goes for Turkey, is not a prisoner of the past.
  • Bize Yunanistan'ın ve bu Türkiye için de geçerli, geçmişin esiri olmadığını gösterin.
Show More (16)
prisoner tutsak n.
  • She was taken prisoner.
  • Tutsak düşmüştü.
  • Consider yourselves my prisoners.
  • Kendinizi benim tutsaklarım olarak görün.
  • Are you a prisoner?
  • Tutsak mısın?
Show More (13)
prisoner hükümlü n.
  • The prison guard made every prisoner write a novel.
  • Hapishane gardiyanı her hükümlüye bir roman yazdırdı.
  • He tortured a prisoner.
  • O bir hükümlüye işkence etti.
Show More (-1)
prisoner mahpus n.
  • Some prisoners have declared that they will resist being moved to the new prisons.
  • Bazı mahpuslar, yeni cezaevlerine götürülmeye karşı direneceklerini beyan etmişlerdir.
Show More (-2)
prisoner sanık n.
  • The prisoner was found guilty by the judge.
  • Sanık, yargıç tarafından suçlu bulundu.
Show More (-2)
prisoner hapis n.
  • I'm prisoner for a crime I didn't commit.
  • İşlemediğim bir suçtan dolayı hapisteyim.
Show More (-2)