|
- The psychological state of the workers wasn't a big concern for Mr. Lloyd.
- İşçilerin psikolojik durumu Bay Lloyd'u pek ilgilendirmiyordu.
- It has a psychological effect.
- Psikolojik bir etkisi var.
- Physical, sexual or psychological violence exists in every country in the EU.
- Fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddet AB'deki her ülkede mevcuttur.
- This is of great psychological importance for our common European project.
- Bu, ortak Avrupa projemiz açısından büyük bir psikolojik öneme sahiptir.
- In addition to medical and pharmaceutical care, we need to provide drug addicts with psychological help too.
- Tıbbi ve farmasötik bakımın yanı sıra uyuşturucu bağımlılarına psikolojik yardım da sağlamalıyız.
- Therefore the problems are not just political but psychological as well.
- Dolayısıyla sorunlar sadece siyasi değil aynı zamanda psikolojiktir.
- We must not forget that complete attention must involve psychological attention.
- Tüm dikkatin psikolojik dikkati de içermesi gerektiğini unutmamalıyız.
- Physical, sexual or psychological violence exists in every country in the EU.
- Fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet AB'deki her ülkede mevcuttur.
- This approach involves forced guilt, moral inquisition and permanent psychological conditioning.
- Bu yaklaşım zorla suçluluk duygusu, ahlaki sorgulama ve kalıcı psikolojik şartlandırmayı içerir.
- What a psychological shock, what a cause for concern to the self-righteous.
- Ne büyük bir psikolojik şok, kendini beğenmişler için ne büyük bir endişe kaynağı.
- This 'anti-racism' hysteria is the psychological level of the process whose aim is the general colonisation of Europe.
- Bu 'ırkçılık karşıtı' histeri, amacı Avrupa'nın genel olarak sömürgeleştirilmesi olan sürecin psikolojik düzeyidir.
- But we must not underestimate the psychological importance of this debate.
- Ancak bu tartışmanın psikolojik önemini de küçümsememeliyiz.
- This approach involves forced guilt, moral inquisition and permanent psychological conditioning.
- Bu yaklaşım zorla suçluluk duygusu, ahlaki sorgulama ve kalıcı psikolojik şartlandırmayı içermektedir.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- İnovasyon, yaratıcı düşünmenizi sağlayan fiziksel ve psikolojik alan inşa ettiğinizde gerçekleşir.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- İnovasyon, yaratıcı düşünceye müsaade eden fiziksel ve psikolojik bir mekân oluşturduğunuzda gerçekleşir.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- Yenilik, yaratıcı düşünmenize olanak tanıyan fiziksel ve psikolojik alan oluşturduğunuzda gerçekleşir.
- Fadil's family insisted he get psychological help.
- Fadıl'ın ailesi psikolojik yardım alması konusunda ısrar etti.
- His loss of memory is a psychological problem rather than a physical one.
- Onun hafıza kaybı fiziksel bir sorundan ziyade psikolojik bir sorun.
- His illness was mainly psychological.
- Hastalığı çoğunlukla psikolojikti.
- His loss of memory is a psychological problem rather than a physical one.
- Hafıza kaybı fiziksel olmaktan ziyade psikolojik bir sorun.
- It is correct to say that psychological readiness is important in this therapy.
- Bu terapide psikolojik hazırlığın önemli olduğunu söylemek yerinde olur.
- Fadil's family insisted he get psychological help.
- Fadıl'ın ailesi onun psikolojik yardım almasında ısrar etti.
- The doctor thinks Tom's problem is psychological.
- Doktor Tom'un sorununun psikolojik olduğunu düşünüyor.
Show More (20)
|
