|
- The fire spread rapidly due to heavy winds.
- Yangın şiddetli rüzgâr nedeniyle hızla yayılmıştır.
- On this matter, Russia confirmed at the Summit that the agreement between Europol and Russia will be rapidly concluded.
- Bu konuda Rusya, Europol ile Rusya arasındaki anlaşmanın hızla sonuçlandırılacağını Zirve'de teyit etmiştir.
- This is an incredible success and we must rapidly construct the political Europe that they lack.
- Bu inanılmaz bir başarıdır ve eksikliğini duydukları siyasi Avrupa'yı hızla inşa etmeliyiz.
- The technology is controversial and our knowledge of the field is growing rapidly.
- Bu teknoloji tartışmalıdır ve bu alandaki bilgilerimiz hızla artmaktadır.
- In order to do this, the Solidarity Fund and the Structural Funds need to be mobilised rapidly.
- Bunu yapabilmek için Dayanışma Fonu ve Yapısal Fonların hızla harekete geçirilmesi gerekmektedir.
- It is a rapidly evolving situation.
- Bu hızla gelişen bir durum.
- Obviously it takes time even to slow down the negative development that is so rapidly on the increase.
- Açıkçası hızla artmakta olan olumsuz gelişmeleri yavaşlatmak bile zaman almaktadır.
- This task is almost over now and things will therefore, move ahead rapidly.
- Bu görev artık neredeyse sona ermiştir ve bu nedenle işler hızla ilerleyecektir.
- Greece and Spain are rapidly catching up with the EU average, while starting from a relatively low base.
- Yunanistan ve İspanya, nispeten düşük bir temelden başlamalarına rağmen hızla AB ortalamasını yakalamaktadır.
- What action is the Council prepared to take in light of this rapidly deteriorating situation?
- Hızla kötüleşen bu durum karşısında Konsey ne gibi adımlar atmaya hazırlanıyor?
- Securities are first talked up in price, then offloaded at a profit, and shortly afterwards the price falls rapidly.
- Menkul kıymetlerin fiyatı önce yükselir, sonra karla elden çıkarılır ve kısa bir süre sonra fiyat hızla düşer.
- I hope that the Commission will rapidly submit the proposals that we are calling for.
- Komisyonun, çağrıda bulunduğumuz teklifleri hızla sunacağını umuyorum.
- The fishermen are rapidly losing any respect they ever may have had for this discredited policy.
- Balıkçılar bu gözden düşmüş politikaya duydukları saygıyı hızla yitirmektedir.
- I personally am confident that such an agreement will be reached rapidly.
- Ben şahsen böyle bir anlaşmaya hızla varılacağından eminim.
- The CFSP will have to adapt rapidly to the new diplomatic climate.
- ODGP'nin yeni diplomatik iklime hızla adapte olması gerekecektir.
- As regards mergers, the number and complexity of cases which reach second phase investigations has increased rapidly.
- Birleşmelerle ilgili olarak, ikinci aşama soruşturmalara ulaşan davaların sayısı ve karmaşıklığı hızla artmıştır.
- The political interventionism of the European institutions is rapidly taking hold.
- Avrupa kurumlarının siyasi müdahaleciliği hızla yaygınlaşıyor.
- Indeed, unit sales are increasing rapidly in a world where more and more people are living alone.
- Gerçekten de, giderek daha fazla insanın yalnız yaşadığı bir dünyada birim satışlar hızla artmaktadır.
- The Commission considers it of the utmost importance for the proposal to be rapidly adopted.
- Komisyon, teklifin hızla kabul edilmesinin son derece önemli olduğunu düşünmektedir.
- The talks rapidly led to unanimous conclusions, the text of which was made public on the evening of 21 September.
- Görüşmeler hızla oybirliğiyle varılan sonuçlara yol açmış ve bu sonuçlar 21 Eylül akşamı kamuoyuna açıklanmıştır.
- Obviously it takes time even to slow down the negative development that is so rapidly on the increase.
- Sayıları hızla artmakta olan olumsuz gelişmeleri yavaşlatmanın bile zaman alacağı açıktır.
- We are a country of rapidly developing advanced technologies.
- Hızla gelişen ileri teknolojilere sahip bir ülkeyiz.
- Firstly, the population is ageing rapidly.
- İlk olarak, nüfus hızla yaşlanıyor.
- The citizens of Europe have rapidly integrated the euro into their daily lives.
- Avrupa vatandaşları Avro'yu günlük yaşamlarına hızla entegre etmişlerdir.
- We want this directive to be adopted rapidly and we do not, therefore, want to have to go to conciliation.
- Bu direktifin hızla kabul edilmesini istiyoruz ve bu nedenle uzlaşmaya gitmek zorunda kalmak istemiyoruz.
- The technology is controversial and our knowledge of the field is growing rapidly.
- Teknoloji tartışmalı ve bu alandaki bilgilerimiz hızla artıyor.
- The current account balance has been deteriorating rapidly in 2000.
- Cari hesap dengesi 2000 yılında hızla bozuldu.
- The volume of financial investment is currently growing rapidly.
- Finansal yatırım hacmi şu anda hızla artıyor.
- It is also clear from the benchmarking exercise, that unmetered access is growing rapidly in the EU.
- Kıyaslama çalışmasından da anlaşılacağı üzere ölçülmemiş erişim AB'de hızla büyümektedir.
- Influencer marketing continues to grow rapidly and integrate into the digital world.
- Etkileyici pazarlama hızla büyümeye ve dijital dünyaya entegre olmaya devam ediyor.
- Influencer marketing continues to grow rapidly and integrate into the digital world.
- Etkileyici pazarlama hızla büyüyerek dijital dünyaya entegre olmaya devam ediyor.
- Don't waste time because it's rapidly running out.
- Vakit kaybetmeyin çünkü hızla tükeniyor.
- Tom's daughter is growing up rapidly.
- Tom'un kızı hızla büyüyor.
- In the 19th century, the number of immigrants grew rapidly.
- Göçmen sayısı 19.yy'da hızla arttı.
- In the 19th century, the number of immigrants grew rapidly.
- 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı.
- The party gained ground rapidly.
- Parti hızla ilerleme kaydetti.
- COVID-19 has been spreading rapidly in America recently.
- COVID-19 son zamanlarda Amerika'da hızla yayılıyor.
- He walked rapidly.
- Hızla yürüdü.
- The party gained ground rapidly.
- Parti hızla yer edindi.
- His heart beat rapidly.
- Kalbi hızla atıyordu.
- Tom's practice has grown rapidly.
- Tom'un muayenehanesi hızla büyüdü.
- Christmas is rapidly approaching.
- Noel hızla yaklaşıyor.
- Production fell rapidly.
- Üretim hızla düştü.
- Her proficiency in English rapidly improved.
- İngilizce yeterliliği hızla gelişti.
- Worries aged him rapidly.
- Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
- In the 19th century, the number of immigrants increased rapidly.
- 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı.
- Biodiversity is declining rapidly throughout the world.
- Biyolojik çeşitlilik dünya çapında hızla azalıyor.
- The fire spread rapidly.
- Yangın hızla yayıldı.
- Layla's energy was rapidly draining away.
- Layla'nın enerjisi hızla tükeniyordu.
- The enemy is approaching rapidly.
- Düşman hızla yaklaşıyor.
- Electronic commerce began to spread rapidly.
- Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
- The city has rapidly expanded recently.
- Şehir, son zamanlarda hızla genişledi.
- The movement is rapidly gaining ground.
- Hareket hızla zemin kazanıyor.
- The city has rapidly expanded recently.
- Şehir, son zamanlarda hızla büyüdü.
- During his year of study abroad, Tom's French improved rapidly.
- Yurt dışında okuduğu bir yıl boyunca, Tom'un Fransızcası hızla gelişti.
- He walked rapidly.
- O, hızla yürüdü.
- I felt my heart beating rapidly.
- Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
- I am rapidly losing the ability of immersing myself in activities that I love.
- Sevdiğim aktivitelere kendimi kaptırma yeteneğimi hızla kaybediyorum.
- The birds chirp loudly while flying rapidly.
- Kuşlar hızla uçarken yüksek sesle cıvıldarlar.
- Ecosystems are degrading rapidly all around the Earth.
- Ekosistemler dünyanın her yerinde hızla bozuluyor.
- Rats breed rapidly.
- Fareler hızla ürerler.
- Tom's condition is deteriorating rapidly.
- Tom'un durumu hızla kötüleşiyor.
- The plane began to climb rapidly.
- Uçak hızla tırmanmaya başladı.
- Layla's energy was rapidly draining away.
- Leyla'nın enerjisi hızla tükeniyordu.
- Tom's business grew rapidly.
- Tom'un işi hızla büyüdü.
- You'll get used to it rapidly.
- Buna hızla alışacaksın.
- Facebook's popularity among teenagers is declining rapidly.
- Facebook'un gençler arasındaki popülerliği hızla azalıyor.
- Ecosystems are degrading rapidly all around the Earth.
- Ekosistemler dünyanın her köşesinde hızla parçalanıyorlar.
- In the 19th century, the number of immigrants swelled rapidly.
- 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı.
- His business is growing rapidly.
- İşleri hızla büyüyor.
- The situation is evolving rapidly.
- Durum hızla gelişiyor.
- In the 19th century, the number of immigrants increased rapidly.
- 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla yükseldi.
- This river flows rapidly.
- Bu nehir hızla akıyor.
- Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
- Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
- I felt my heart beating rapidly.
- Kalbimin hızla attığını hissettim.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
- Başkatip çalışkan bir adam değildir, ancak üstlerinin gözüne girmeyi bildiği için hızla yükseliyor.
- His business is growing rapidly.
- İşi hızlıca büyüyor.
- COVID-19 has been spreading rapidly in America recently.
- Son zamanlarda koronavirüs Amerika'da hızla yayılıyor.
- Biodiversity is declining rapidly throughout the world.
- Biyoçeşitlilik tüm dünyada hızla azalıyor.
- The birthrate is rapidly declining in this country.
- Bu ülkede doğum oranı hızla düşüyor.
- Tom's company grew rapidly.
- Tom'un şirketi hızla büyüdü.
- The skaters glided rapidly around the rink.
- Patenciler pistin etrafında hızla kayıyorlardı.
- Boston has grown rapidly in the last ten years.
- Boston son on yılda hızla büyüdü.
- The Chinese economy is growing rapidly.
- Çin ekonomisi hızla büyüyor.
- Living costs have increased rapidly.
- Yaşam masrafları hızla arttı.
- Etruscan language and culture disappeared rapidly during the 1st century; B.C.
- Etrüsk dili ve kültürü M.Ö. 1. yüzyılda hızla yok oldu.
- Facebook's popularity among teenagers is declining rapidly.
- Facebook'un gençler arasındaki popülaritesi hızla azalıyor.
- Tom's condition is rapidly worsening.
- Tom'un durumu hızla kötüleşiyor.
- Humanity is rapidly destroying the Earth's environment.
- İnsanlık dünyanın çevresini hızla yok ediyor.
- Her proficiency in English rapidly improved.
- Onun İngilizcedeki yeterliliği hızla gelişti.
Show More (87)
|