The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Inglés	Turco
1	rising	yükselen	adj.
	George is a rising star in the theatre. George tiyatronun yükselen bir yıldızır. Given the rising unemployment figures, we have no more time to lose. Yükselen işsizlik rakamları göz önüne alındığında, kaybedecek daha fazla zamanımız yok. It is said to act as a bulwark against rising Muslim fundamentalism. Yükselen Müslüman köktenciliğine karşı bir siper görevi göreceği söyleniyor. Millions of homes have been affected by the rising water levels. Milyonlarca ev yükselen su seviyelerinden etkilendi. Millions of homes have been affected by the rising water levels. Milyonlarca ev yükselen su seviyelerinden etkilenmiştir. Each rising card affects the player's level. Yükselen her kart oyuncunun seviyesini etkiler. Guests can also enjoy the view of hot air balloons rising over the valley. Konuklar ayrıca vadi üzerinde yükselen sıcak hava balonlarının manzarasının keyfini çıkarabilirler. Eventually, the rising air can no longer hold up the heavy droplets. Sonunda, yükselen hava artık ağır damlacıkları tutamaz. Hotels with fireplaces are seen as a rising value among the most preferred hotel concepts. Şömineli oteller en çok tercih edilen otel konseptleri arasında yükselen bir değer olarak görülüyor. Ostara is the personification of the rising sun. Ostara, yükselen güneşin kişileşmesidir. The African continent is one of the rising actors in international relations. Afrika kıtası uluslararası ilişkilerde yükselen aktörlerden biridir. This is a symbol of the rising sun. Bu yükselen güneşin sembolüdür. Williams was a rising star in the military before he was charged earlier this year. Williams, bu yılın başlarında suçlanmadan önce orduda yükselen bir yıldızdı. You can take advantage of both rising and falling cryptocurrencies. Hem yükselen hem de düşen kripto para birimlerinden yararlanabilirsiniz. China is the most exciting rising power in the world today. Çin bugün dünyanın en heyecan verici yükselen gücüdür. Show More (12)
2	rising	artan	adj.
	The rising death toll on the roads is forcing us to have second thoughts. Yollarda artan ölü sayısı bizi tekrar düşünmeye zorluyor. We have to contend with rising unemployment, fewer enterprises being set up, and declining levels of investment. Artan işsizlik, daha az sayıda işletme kurulması ve azalan yatırım seviyeleri ile mücadele etmek zorundayız. For foreign investors, rising wages are an unavoidable feature of doing business in China. Yabancı yatırımcılar için artan ücretler Çin'de iş yapmanın kaçınılmaz bir özelliğidir. It was clear that the number of Turkish settlers was constantly rising. Türk yerleşimcilerin sayısının sürekli arttığı açıktı. Rising carbon prices could also increase costs. Artan karbon fiyatları da maliyetleri artırabilir. Water is a scarce resource and rising urban temperatures could make it even scarcer. Su kıt bir kaynaktır ve artan kentsel sıcaklıklar onu daha da kıt hale getirebilir. Show More (3)
3	rising	yükseliş	n.
	Concentrate on the rising and falling of your breath. Nefesinizin yükselişine ve düşüşüne odaklanın. Show More (-2)
4	rising	ayaklanma	n.
	On Wednesday, August 1, 2018, we mark the 74th anniversary of the Warsaw Rising. 1 Ağustos 2018 Çarşamba günü Varşova Ayaklanmasının 74. yıldönümünü kutluyoruz. Show More (-2)