|
- The mechanics are trying to clean the joints of the digger from the sand.
- Makinistler kepçenin bağlantı yerlerini kumdan temizlemeye çalışıyor.
- It is therefore important for a line to be drawn in the sand.
- Bu nedenle kuma bir çizgi çekilmesi önemlidir.
- There is no use in continuing to bury our heads in the sand.
- Kafamızı kuma gömmeye devam etmenin bir faydası yok.
- The Pact is stupid when your house is on fire, and you are right, we must stop burying our heads in the sand.
- Eviniz yanarken Pakt aptalcadır ve haklısınız, kafamızı kuma gömmeyi bırakmalıyız.
- After all, a house built on sand has no solid foundations.
- Sonuçta, kum üzerine inşa edilen bir evin sağlam temelleri yoktur.
- Burying one's head in the sand and pretending the problem does not exist is not the right way.
- Kafayı kuma gömmek ve sorun yokmuş gibi davranmak doğru bir yol değildir.
- We cannot, however, hide our heads in the sand.
- Ancak başımızı kuma gömemeyiz.
- We take out millions of tonnes of sand eels and scour the sea beds, and the cod eat sand eels.
- Milyonlarca ton kum yılan balığı çıkarıp deniz yataklarını tarıyoruz ve morinalar kum yılan balıklarını yiyor.
- The policy of burying one's head in the sand is not the right strategy to follow.
- Kafayı kuma gömme politikası izlenecek doğru bir strateji değildir.
- At times it seems it is like an ostrich with its head stuck in the sand trying to ignore all the problems around it.
- Zaman zaman devekuşu gibi kafasını kuma sokmuş, etrafındaki tüm sorunları görmezden gelmeye çalışıyor gibi görünüyor.
- It is hardly far-sighted to bury one's head in the sand.
- Kafayı kuma gömmek pek de uzak görüşlü bir davranış değildir.
- Sand eels are part of the food chain of the cod and these things are all linked.
- Kum yılan balıkları morina balıklarının besin zincirinin bir parçasıdır ve tüm bunlar birbiriyle bağlantılıdır.
- Anyone who ignores that is building a Europe founded on sand.
- Bunu görmezden gelen herkes kum üzerine kurulu bir Avrupa inşa ediyor demektir.
- It is hardly far-sighted to bury one's head in the sand.
- Başını kuma gömmek pek de uzak görüşlü bir davranış değildir.
- We cannot bury our heads in the sand and deny the fact that this is already happening.
- Kafamızı kuma gömüp bunun zaten gerçekleşmekte olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.
- We cannot continue to bury our head in the sand.
- Kafamızı kuma gömmeye devam edemeyiz.
- So, personally, I'd rather eat sand.
- Yani şahsen ben kum yemeyi tercih ederim.
- The consequence is that there appears to be nothing green to be found in this sea of sand.
- Sonuç olarak, bu kum denizinde bulunabilecek yeşil hiçbir şey yok gibi görünüyor.
- The consequence is that there appears to be nothing green to be found in this sea of sand.
- Sonuç olarak bu kum denizinde yeşil hiçbir şey bulunmuyor gibi.
- So, personally, I'd rather eat sand.
- Yani kişisel olarak kum yemeyi yeğlerim ben.
- The consequence is that there appears to be nothing green to be found in this sea of sand.
- Sonuçta bu kum denizinde hiçbir yeşillik bulunamayacak gibi görünmektedir.
- He ate some sand.
- O biraz kum yedi.
- Several children are playing in the sand.
- Birkaç çocuk kumda oynuyor.
- Spread the sand evenly.
- Kumu eşit dağıtın.
- Dan's truck got stuck in the sand.
- Dan'in kamyonu kuma saplanmış.
- The sun shined, and the sand of the desert seemed warm.
- Güneş parlıyordu ve çölün kumu sıcak görünüyordu.
- Tom brushed the sand off his pants.
- Tom pantolonundaki kumu fırçaladı.
- A grain of sand fell into my eye.
- Gözüme kum kaçtı.
- The sand on the beach was white.
- Sahildeki kum beyazdı.
- We found the footprints in the sand.
- Kumdaki ayak izlerini bulduk.
- Tom drew a circle in the sand with a stick.
- Tom bir sopayla kumda bir daire çizdi.
- He dug a hole in the sand.
- Kumda bir çukur kazdı.
- He hides his head in the sand, like an ostrich.
- Devekuşu gibi kafasını kuma gömüyor.
- A grain of sand has fallen into my eye.
- Gözüme kum kaçtı.
- You are my sand; I am your wave; sweat is our sea.
- Sen benim kumumsun; ben senin dalganım; ter bizim denizimiz.
- As far as the eye could see, there was nothing but sand.
- Gözün görebildiği kadarıyla kumdan başka bir şey yoktu.
- There's a lot of sand in the desert.
- Çölde çok kum var.
- The marionette took off his clothes and laid them on the sand to dry.
- Kukla, elbiselerini çıkardı ve kurumaları için onları kumun üzerine serdi.
- At the beach the child likes to play with the sand.
- Plajda çocuk kumla oynamayı sever.
- Fill the bucket up with sand.
- Kovaya kum doldur.
- Mary drew a large circle in the sand.
- Mary kumda büyük bir daire çizdi.
- We cannot walk on the hot sand with bare feet.
- Çıplak ayakla sıcak kumda yürüyemeyiz.
- The worker is carrying sand with a shovel.
- İşçi kürekle kum taşıyor.
- Tom wrote his name in the sand with a stick.
- Tom adını bir sopayla kuma yazdı.
- There is sand at the bottom of the ocean.
- Okyanusun dibinde kum var.
- Tom loaded the truck with sand.
- Tom kamyona kum yükledi.
- You have your head in the sand.
- Kafanı kuma sokmuşsun.
- The children are playing in the sand.
- Çocuklar kumda oynuyor.
- Don't bring sand into the bed.
- Yatağa kum getirmeyin.
- Mary wiped the sand from her legs.
- Mary bacaklarındaki kumları sildi.
- Tom drew a circle in the sand.
- Tom kumda bir daire çizdi.
- I don't like sand.
- Kumu sevmiyorum.
- Tom wiped the sand from his legs.
- Tom bacaklarından kumu temizledi.
- Tom and Mary threw sand at each other.
- Tom ve Mary birbirlerine kum attılar.
- Tom kicked sand in Mary's face.
- Tom Mary'nin yüzüne kum attı.
- The child filled the bucket with sand.
- Çocuk kovayı kumla doldurdu.
- Dry sand absorbs water.
- Kuru kum suyu emer.
- The wind drifted the sand.
- Rüzgar kumu sürükledi.
- Mary buried her toes in the warm sand.
- Mary ayak parmaklarını sıcak kuma gömdü.
- There were razorbill footprints in the sand.
- Kumda ustura gagalı alkın ayak izleri vardı.
- Have you extinguished fire with sand?
- Yangını kumla söndürdün mü?
- You can't bury your head in the sand.
- Kafanı kuma gömemezsin.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kum üzerindeki beş saatten sonra ufukta bir çöl serabı gibi görünen bir şey görmeye başladı.
- We're resting naked in the warm sand.
- Sıcak kumda çıplak dinleniyoruz.
- We cannot walk on the hot sand with bare feet.
- Sıcak kumda çıplak ayakla yürüyemeyiz.
- Tom spread the towel out on the sand.
- Tom havluyu kumun üzerine serdi.
- The sand was so hot that it burned our feet.
- Kum o kadar sıcaktı ki ayaklarımızı yaktı.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kumların üzerinde beş saat geçirdikten sonra ufukta çöl serabına benzeyen bir şey görmeye başladı.
- The sand was so hot that it burned our feet.
- Kum o kadar sıcaktı ki ayaklarımı yaktı.
- How much sand is in the bucket?
- Kovada ne kadar kum var?
- The bottle was filled with what looked like sand.
- Şişenin içi kuma benzeyen bir şeyle doluydu.
- We found the footprints in the sand.
- Kumda ayak izlerini bulduk.
- Tom drew a circle in the sand.
- Tom kuma bir daire çizdi.
- We must draw a line in the sand.
- Kuma bir çizgi çekmeliyiz.
- Children love to dig in the sand.
- Çocuklar kumda çukur kazmayı severler.
- I've got sand in my hair.
- Saçımda kum var.
- The sand on the beach was white.
- Plajdaki kum beyazdı.
- The children built a sand castle on the beach.
- Çocuklar plajda kumdan bir kale yaptılar.
- Mary wiped the sand from her legs.
- Mary bacaklarından kumu sildi.
- How do you build something as big as that on the sand?
- Bu kadar büyük bir şeyi kumun üzerine nasıl inşa edersiniz?
- This is the first time I've ever put out a fire with sand.
- İlk defa bir yangını kumla söndürüyorum.
- The marionette took off his clothes and laid them on the sand to dry.
- Kukla kıyafetlerini çıkardı ve kuruması için kumun üzerine serdi.
- Tom filled the wheelbarrow with sand.
- Tom el arabasını kumla doldurdu.
- The sand was warm.
- Kum sıcaktı.
- Fill the bucket up with sand.
- Kovayı kumla doldurun.
- I got some sand in my eye.
- Gözüme biraz kum kaçtı.
- There's a lot of sand in the desert.
- Çölde çok fazla kum var.
- She's burying her money in the sand.
- Parasını kuma gömüyor.
- At the beach the child likes to play with the sand.
- Çocuk plajda kumla oynamayı sever.
- The children are playing in the sand.
- Çocuklar kumda oynuyorlar.
- There were razorbill footprints in the sand.
- Kumda jazorbill ayak izleri vardı.
- Dan's truck got stuck in the sand.
- Dan'ın kamyoneti kumda sıkıştı.
- Fill the bucket up with sand.
- Kovayı kumla doldur.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
- Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.
- Tom kicked sand in Mary's face.
- Tom, Mary'nin yüzüne tekmeyle kum attı.
- Don't bring sand into the bed.
- Yatağa kum getirme.
- The wind drifted the sand.
- Rüzgar kumları sürükledi.
- Have you extinguished fire with sand?
- Hiç kum ile ateş söndürdünüz mü?
- Sand is hot.
- Kum sıcaktır.
- I don't like sand.
- Kum sevmem.
- Tom brushed the sand from his clothes.
- Tom elbiselerindeki kumu fırçaladı.
- Which is heavier — a kilogram of sand, or a kilogram of paper?
- Hangisi daha ağırdır; bir kilo kum mu, yoksa bir kilo kağıt mı?
- We can't bury our heads in the sand.
- Kafamızı kuma gömemeyiz.
- Don't bury your head in the sand.
- Kafanı kuma gömme.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kumda gömülü bir sandık buldu.
- The kids dig in the sand.
- Çocuklar kumu kazıyor.
- Tom filled his bucket with sand and turned it over.
- Tom kovasını kumla doldurdu ve ters çevirdi.
- There is sand at the bottom of the ocean.
- Okyanusun dibinde kum vardır.
- The sand is warm.
- Kum sıcak.
- Let's build a castle in the sand.
- Hadi kumda bir kale yapalım.
- We made a sand castle.
- Biz kumdan bir kale yaptık.
- I have a collection of sand dollars.
- Bir kum dolar koleksiyonum var.
- Salmon go up the river and lay their eggs in the sand.
- Somonlar nehre gider ve yumurtalarını kuma bırakırlar.
- Tom brushed the sand off his pants.
- Tom pantolonunun kumunu fırçaladı.
- There was nothing here, just sand and more sand.
- Burada hiçbir şey yoktu, sadece kum ve daha fazla kum.
- You can't bury your head in the sand.
- Başını kuma gömemezsin.
- You can't bury your head in the sand.
- Sen de kafanı kuma gömemezsin.
- You are my sand; I am your wave; sweat is our sea.
- Sen benim kumumsun; ben senin dalganım; ter bizim denizimizdir.
- Spread the sand evenly.
- Kumu eşit olarak dağıtın.
- Tom dug a hole in the sand.
- Tom kumda bir çukur kazdı.
- Tom looked at his footprints in the sand.
- Tom kumdaki ayak izlerine baktı.
- The sand is burning hot.
- Kum sıcaktan yanıyor.
- How do you build something as big as that on the sand?
- O kadar büyük bir şeyi kumun üzerinde nasıl inşa edersin?
- Mary drew a large circle in the sand.
- Mary kuma büyük bir daire çizdi.
- Let's build a castle in the sand.
- Kumda bir kale inşa edelim.
- Mary filled her bucket with sand using a plastic shovel.
- Mary plastik bir kürek kullanarak kovasını kumla doldurdu.
- He hides his head in the sand, like an ostrich.
- O, bir devekuşu gibi, kafasını kuma gizler.
- I hate sand.
- Kumdan nefret ederim.
- The truck dumped the sand on the ground.
- Kamyon kumu yere döktü.
- I'll show you how to separate gold from sand.
- Size altını kumdan nasıl ayıracağınızı göstereceğim.
- The children on the beach are building a sand castle.
- Sahildeki çocuklar kumdan bir kale inşa ediyor.
- Tom filled his bucket with sand.
- Tom kovasını kumla doldurdu.
- The rocks on this beach remind me of those summer days when Laura and I played in the sand until nightfall.
- Bu sahildeki kayalar bana Laura'yla akşama kadar kumda oynadığımız yaz günlerini hatırlatıyor.
- You have your head in the sand.
- Başını devekuşu gibi kuma gömüyorsun.
- The worker is carrying sand with a shovel.
- İşçi, bir kürekle kum taşıyor.
- The children built a sand castle on the beach.
- Çocuklar sahilde kumdan bir kale yaptılar.
- Tom dug a hole in the sand.
- Tom kumun üzerinde bir çukur kazdı.
- This beach is known for its soft sand.
- Bu plaj yumuşak kumuyla bilinir.
- Tom likes being on the beach mostly because it gives him an opportunity to practice making sand stoats.
- Tom sahilde olmayı seviyor çünkü bu ona kumdan sıçan yapma pratiği yapma fırsatı veriyor.
- Tom drew a circle in the sand with a stick.
- Tom bir çubukla kuma bir daire çizdi.
- Sami buried his head in the sand.
- Sami başını kuma gömdü.
- Glass is made from sand.
- Cam kumdan yapılır.
- The worker is carrying sand with a shovel.
- İşçi, kürekle kum taşıyor.
- Which is heavier — a kilogram of sand, or a kilogram of paper?
- Hangisi daha ağır; bir kilogram kum mu, yoksa bir kilogram kağıt mı?
- Children love to dig in the sand.
- Çocuklar kumu kazmaya bayılır.
- Tom built a castle in the sand.
- Tom kumda bir kale inşa etti.
- The sand is warm.
- Kum ılık.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kuma gömülü bir sandık buldu.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
- Tom eğildi ve bir avuç kum aldı.
- Tom drove his golf cart into a sand trap.
- Tom golf arabasını kum tuzağına sürdü.
- He ate some sand.
- Biraz kum yedi.
- The kids dig in the sand.
- Çocuklar kumu kazıyorlar.
- The bottle was filled with what looked like sand.
- Şişe kuma benzer bir şeyle doluydu.
- Do you enjoy walking barefoot on the sand?
- Kumda çıplak ayakla yürümek hoşuna gidiyor mu?
- Walking in the sand is difficult.
- Kumda yürümek zordur.
- This beach is known for its soft sand.
- Bu plaj ince kumlarıyla ünlü.
- Tom wiped the sand from his legs.
- Tom bacaklarındaki kumları sildi.
- And what did she draw in the sand?
- Peki kuma ne çizdi?
- Sami buried his head in the sand.
- Sami kafasını kuma gömdü.
Show More (160)
|
