| 1 |
see about |
ilgilenmek |
v. |
|
- We'll see about that in a minute.
- Bir dakika içinde onunla ilgileneceğiz.
- He promised to see about my broken watch.
- Bozuk saatimle ilgileneceğine söz verdi.
Show More (-1)
|
| 2 |
see about |
bakmak |
v. |
|
- I'll ask the super to see about the leak in the front hallway.
- Kapıcıdan ön koridordaki sızıntıya bakmasını isteyeceğim.
- He promised to see about my broken watch.
- Bozuk saatime bakacağına söz verdi.
Show More (-1)
|
| 3 |
see about |
bir yolunu bulmak |
v. |
|
- Tom asked Mary to see about getting front row seats at the Lady Gaga concert.
- Tom Mary'den Lady Gaga konserinde ön sıra koltuklardan almanın bir yolunu bulmasını istedi.
Show More (-2)
|
