|
- It must not be possible to export seeds or products not approved for use within the European Union.
- Avrupa Birliği içinde kullanımı onaylanmamış tohumların veya ürünlerin ihraç edilmesi mümkün olmamalıdır.
- In this new directive, account can also be taken of the latest developments in the field of seeds.
- Bu yeni direktifte, tohum alanındaki son gelişmeler de dikkate alınabilir.
- All the seeds we are sowing will take root if the Community method prevails.
- Ektiğimiz tüm tohumlar, Topluluk yönteminin hakim olması halinde kök salacaktır.
- That confusion leads to a spiral that produces more violence and sows the seeds of terrorism.
- Bu kafa karışıklığı daha fazla şiddet üreten ve terörizmin tohumlarını eken bir sarmala yol açmaktadır.
- In this new directive, account can also be taken of the latest developments in the field of seeds.
- Bu yeni direktifte tohum alanındaki son gelişmeler de dikkate alınabilir.
- This report addresses the issue of seeds, which underpin all agricultural production.
- Bu rapor, tüm tarımsal üretimin temelini oluşturan tohum konusunu ele almaktadır.
- The seeds thresholds are based on this 1% threshold.
- Tohum eşikleri bu %1'lik eşiğe dayanmaktadır.
- The Standing Committee on Seeds rightly has the necessary competence in this case.
- Tohumlar Daimi Komitesi bu konuda haklı olarak gerekli yetkiye sahiptir.
- Setting tolerance thresholds for impurities for GM seeds in this particular case is the only way to address the problem.
- Bu özel durumda GDO'lu tohumlar için yabancı maddeler için tolerans eşikleri belirlemek sorunu ele almanın tek yoludur.
- Non-genetically modified seeds that are contaminated with GMOs must be kept off the market.
- GDO'larla kontamine olmuş genetiği değiştirilmemiş tohumlar piyasadan uzak tutulmalıdır.
- It is important in this regard to protect and support organic seeds.
- Bu bağlamda organik tohumların korunması ve desteklenmesi önemlidir.
- Only for reasons concerned, for example, with the climate, will it be possible for seeds to be exempted from this rule.
- Sadece iklim gibi nedenlerle tohumların bu kuraldan muaf tutulması mümkün olacaktır.
- In this form of agriculture, seeds may not contain any GMOs or pesticides.
- Bu tarım türünde tohumlar GDO ya da pestisit içermeyebilir.
- The Ancestral race sent Adam to colony planet Earth with his seeds (the Angels).
- Ataların ırkı Adem'i tohumlarıyla (Melekler) birlikte Dünya gezegenine koloni kursun diye gönderdi.
- The Ancestral race sent Adam to colony planet Earth with his seeds (the Angels).
- Atasal ırk Adem'i tohumlarıyla (Melekler) birlikte Dünya gezegenine koloni kurması için gönderdi.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohumlar topluyor.
- The farmer is scattering seeds over the field.
- Çiftçi tohumları tarlaya saçıyor.
- I didn't know apple trees grow from seeds.
- Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.
- Some birds eat seeds and fruits, others insects or worms.
- Bazı kuşlar tohumları ve meyveleri, diğerleri ise böcekleri veya solucanları yerler.
- Tom didn't know apple trees grow from seeds.
- Tom elma ağaçlarının tohumdan yetiştiğini bilmiyordu.
- Farmers sow grain seeds in spring.
- Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler.
- I need more seeds.
- Daha fazla tohuma ihtiyacım var.
- The wind carries seeds for great distances.
- Rüzgâr tohumları uzak mesafelere taşır.
- The wind carries seeds for great distances.
- Rüzgar, tohumları uzak mesafelere taşır.
- I didn't know apple trees grow from seeds.
- Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiğini bilmiyordum.
- Plant these seeds before summer sets in.
- Yaz gelmeden önce bu tohumları ek.
- Cover the seeds with a little earth.
- Tohumların üzerini biraz toprakla örtün.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan, sebze tohumlarının çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- Pomegranate seeds are relatively big.
- Nar tohumları nispeten büyüktür.
- They buried us but they forgot we are seeds.
- Bizi gömdüler, ama tohum olduğumuzu unuttular.
- The seeds have germinated.
- Tohumlar filizlendi.
- Plant these seeds before summer sets in.
- Yaz gelmeden bu tohumları ekin.
- They buried us but they forgot we are seeds.
- Bizi gömdüler ama tohum olduğumuzu unuttular.
- The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
- The seeds of these trees are yellow.
- Bu ağaçların tohumları sarıdır.
- We scattered seeds all over the field.
- Tohumları tüm tarlaya serptik.
- The farmer is scattering seeds over the field.
- Çiftçi tarlaya tohumları serpiyor.
- The seeds have germinated.
- Tohumlar çimlendi.
- In order to sprout, seeds need air and water.
- Filizlenmek için tohumların havaya ve suya ihtiyacı vardır.
- Feed chickens with seeds.
- Tavukları tohumla besle.
- We scattered seeds all over the field.
- Tohumları tarlanın her tarafına saçtık.
- We sell flowers and seeds.
- Çiçek ve tohum satıyoruz.
- Tung oil is made from the seeds of the Tung tree.
- Tung yağı, Tung ağacının tohumlarından yapılır.
- Squirrels eat seeds and nuts, as well as insects and mushrooms.
- Sincaplar tohum ve kabuklu yemişlerin yanı sıra böcek ve mantar da yerler.
- The seeds of that tree are yellow.
- Bu ağacın tohumları sarı.
- The seeds of that tree are yellow.
- O ağacın tohumları sarı renklidir.
- Some birds eat seeds and fruits, others insects or worms.
- Bazı kuşlar tohum ve meyve yer, diğerleri böcek ya da solucan.
- Cover the seeds with a little earth.
- Tohumları biraz toprakla örtün.
- The farmer scattered the wheat seeds in the field.
- Çiftçi buğday tohumlarını tarlaya saçtı.
Show More (47)
|
