| 1 |
shoplifting |
hırsızlık (dükkan) |
n. |
|
- I got arrested for shoplifting.
- Hırsızlıktan tutuklandım.
- Tom was arrested in Boston for shoplifting.
- Tom, hırsızlık nedeniyle Boston'da tutuklandı.
- The police constable arrested the teenager for shoplifting.
- Polis memuru genci hırsızlıktan tutukladı.
- Layla was arrested in Cairo for shoplifting.
- Layla Kahire'de hırsızlıktan tutuklandı.
- The police constable arrested the teenager for shoplifting.
- Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı.
- Mary was caught shoplifting.
- Mary hırsızlık yaparken yakalandı.
- I was arrested for shoplifting.
- Hırsızlıktan tutuklandım.
- Tom was caught shoplifting.
- Tom hırsızlık yaparken yakalandı.
- I don't know what to do about his shoplifting.
- Onun hırsızlığı hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.
- I don't know what to do about his shoplifting.
- Hırsızlığı konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Tom was arrested in Boston for shoplifting.
- Tom Boston'da hırsızlıktan tutuklandı.
- Tom has been arrested for shoplifting.
- Tom hırsızlıktan tutuklandı.
- Mary was arrested for shoplifting.
- Mary hırsızlıktan tutuklandı.
Show More (10)
|
| 2 |
shoplifting |
dükkan hırsızlığı |
n. |
|
- Layla was arrested in Cairo for shoplifting.
- Leyla dükkan hırsızlığından dolayı Kahire'de tutuklandı.
- Tom was arrested for shoplifting.
- Tom dükkan hırsızlığından tutuklandı.
Show More (-1)
|
| 3 |
shoplifting |
mağaza hırsızlığı |
n. |
|
- Tom has been arrested for shoplifting.
- Tom mağaza hırsızlığından tutuklandı.
Show More (-2)
|
