|
- Silk fabrics used to be carried from east to west on this road.
- İpek kumaşlar eskiden bu yol üzerinde doğudan batıya taşınırdı.
- Japan used to trade silk in large quantities.
- Japonya eskiden büyük miktarlarda ipek ticareti yapardı.
- Tom wore a silk shirt.
- Tom ipek bir gömlek giymişti.
- Silk feels soft.
- İpek yumuşaktır.
- He collects silk ties.
- İpek kravat koleksiyonu yapıyor.
- This looks like silk.
- Bu ipeğe benziyor.
- We deal in silk goods.
- İpek ürün alıp satıyoruz.
- Tom bought a silk rug.
- Tom ipek halı aldı.
- Tom wears silk ties.
- Tom ipek kravat takıyor.
- My parents were running a silk farm.
- Benim annem ve babam bir ipek çiftliği işletiyordu.
- Mary wore a silk blouse.
- Mary ipek bir bluz giyiyordu.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
- Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- Tom wore a silk shirt.
- Tom ipek bir gömlek giydi.
- Tom has a silk scarf.
- Tom'un ipek bir eşarbı var.
- He collects silk ties.
- O ipek kravatlar toplar.
- Silk feels soft and smooth.
- İpek, yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Is this real silk?
- Bu gerçek ipek mi?
- I bought a beautiful silk tie for my uncle.
- Amcam için güzel bir ipek kravat satın aldım.
- She was in a silk dress.
- O ipek bir elbise giymişti.
- Tom has a silk scarf.
- Tom'un ipek bir atkısı var.
- My parents were running a silk farm.
- Ebeveynlerim bir ipek çiftliği işletiyordu.
- I bought a beautiful silk tie for my uncle.
- Amcama güzel bir ipek kravat aldım.
- Japan used to trade silk in large quantities.
- Japonya büyük miktarda ipek ticareti yapardı.
- This silk feels smooth.
- Bu ipek pürüzsüz hissettiriyor.
- Tom usually wears silk pajamas.
- Tom genellikle ipek pijama giyer.
- We wear shirts of cotton or silk.
- Pamuklu ya da ipek gömlekler giyiyoruz.
- She carried a silk purse.
- İpek bir çanta taşıyordu.
- She was in a silk dress.
- İpek bir elbise giymişti.
- Where can I buy silk?
- Nereden ipek alabilirim?
- She carried a silk purse.
- O ipek bir çanta taşıdı.
- Tom bought a silk rug.
- Tom bir ipek halı satın aldı.
- My friend gave me a silk scarf.
- Arkadaşım bana bir ipek eşarp hediye etti.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
- Dün gece bir rüya gördüm, ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılanma hakkında.
- This silk feels smooth.
- Bu ipek pürüzsüz bir his veriyor.
- We deal in silk goods.
- Biz ipek ürün ticareti yapıyoruz.
- My friend gave me a silk scarf.
- Arkadaşım bana ipek bir eşarp verdi.
- This feels like silk.
- Bu ipek gibi hissettiriyor.
- How much does a meter of that red silk cost?
- O kırmızı ipeğin bir metresi ne kadar?
- Silk is soft and smooth.
- İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Silk is very precious.
- İpek çok değerlidir.
- You can't make a silk purse out of a sow's ear.
- Domuz kulağından ipek çanta yapamazsın.
Show More (38)
|