|
- It has been said that to think the worst of someone is a sin, but usually you are spot on.
- Birisi hakkında en kötüsünü düşünmenin günah olduğu söylendi, ancak genellikle haklı çıkarsınız.
- The Way of St James is the route taken by pilgrims and sinners in order to do penance for their sins.
- Aziz James Yolu, hacıların ve günahkarların günahlarının kefaretini ödemek için izledikleri yoldur.
- It has been said that to think the worst of someone is a sin, but usually you are spot on.
- Birisi hakkında en kötüsünü düşünmenin günah olduğu söylenir, ancak genellikle haklı çıkarsınız.
- The sin recorded against their names is that of inadequate port State control.
- Adlarına kaydedilen günah, yetersiz liman devleti kontrolüdür.
- It is not just a question of passivity and sins of omission.
- Bu sadece bir pasiflik ve ihmal günahı meselesi değildir.
- Dear God were my sins so great that all of Israel must suffer?
- Sevgili Tanrım, günahlarım tüm İsrail'in acı çekmesini gerektirecek kadar büyük müydü?
- You shall also offer a he-goat for sin, and two one-year-old lambs as victims of peace offerings.
- Ayrıca günah karşılığında bir teke ve şükran adağı olarak bir yaşında iki kuzu sunacaksınız.
- Dear God were my sins so great that all of Israel must suffer?
- Sevgili Tanrım günahlarım bütün İsraillilerin acı çekmesini gerektirecek kadar büyük müydü?
- You shall also offer a he-goat for sin, and two one-year-old lambs as victims of peace offerings.
- Ayrıca günah için bir teke ve barış teklifi olarak iki tane bir yaşında kuzu sunacaksınız.
- It would be a sin to waste it.
- Onu boşa harcamak bir günah olacaktı.
- He was absolved of his sin.
- Günahları affedildi.
- He should atone for his sins.
- O, günahlarının cezasını çekmeli.
- He that is without sin among you, let him first cast a stone at her.
- Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın.
- He should atone for his sins.
- Günahlarının kefaretini ödemeli.
- To be bored is a sin.
- Sıkılmak bir günahtır.
- I ask God to forgive me for my sins.
- Tanrı'dan günahlarım için beni affetmesini istiyorum.
- A sin confessed is half forgiven.
- İtiraf edilen bir günah yarı yarıya bağışlanır.
- Trolling is a sin!
- Trollük günahtır!
- Layla confessed her sins to the priest.
- Layla günahlarını rahibe itiraf etti.
- Yes, I said that murder is a sin, but I never said that sins are wrong.
- Evet, cinayetin günah olduğunu söyledim ama asla günahların yanlış olduğunu söylemedim.
- He confessed all his sins.
- Bütün günahlarını itiraf etti.
- She is unconscious of her sin.
- Günahının farkında değil.
- It's a sin to tell a lie.
- Yalan söylemek günahtır.
- God, forgive me of my sins.
- Tanrım, günahlarımı affet.
- Muslims don't believe that Jesus died for our sins.
- Müslümanlar İsa'nın bizim günahlarımız için öldüğüne inanmaz.
- Do not mistake sin with crime.
- Günahı suçla karıştırmayın.
- Is eating pork a sin?
- Domuz eti yemek günah mıdır?
- Pleasure's a sin, and sometimes sin's a pleasure.
- Zevk günahtır, bazen de günah zevktir.
- Tom thinks that wasting food is a sin.
- Tom yemek israfının günah olduğunu düşünüyor.
- Forgive my sins.
- Günahlarımı affet.
- Is it always a sin to tell a lie?
- Yalan söylemek her zaman günah mıdır?
- It would be a sin to waste it.
- Boşa harcamak günah olur.
- Animal cruelty is a sin.
- Hayvanlara zulmetmek günahtır.
- The wages of sin are death.
- Günahın bedeli ölümdür.
- Trolling is a sin!
- Trollemek bir günahtır!
- Acquired by sin - there's no profit within.
- Günahla kazanılanın içinde kâr yoktur.
- Time is the sin of eternity.
- Zaman sonsuzluğun günahıdır.
- Sami tried to repent his sins.
- Sami günahlarından tövbe etmeye çalıştı.
- Tom repented of his sins.
- Tom günahlarından tövbe etti.
- It's not a serious sin.
- Ciddi bir günah değil.
- It's not a serious sin.
- Bu ciddi bir günah değil.
- He should atone for his sins.
- Günahlarının bedelini ödemesi lazım.
- Sami repented of his sins.
- Sami günahlarından tövbe etti.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik yapmak sevaptır; başkalarını incitmek ise günahtır.
- Jesus died on the cross for our sins.
- İsa bizim günahlarımız için çarmıhta öldü.
- He confessed his sins to the pastor.
- Papaza günahlarını itiraf etti.
- Doing that is considered a sin.
- Öyle yapmak günah kabul ediliyor.
- Pleasure's a sin, and sometimes sin's a pleasure.
- Zevk bir günahtır ve bazen günah bir zevktir.
- To feel envy is a sin.
- Kıskançlık duymak günahtır.
- Some people think that gambling's a sin.
- Bazı insanlar kumarın günah olduğunu düşünüyor.
- He that is without sin among you, let him first cast a stone at her.
- Aranızda günahsız olan, önce ona bir taş atsın.
- Forgive me Father for I have sinned.
- Günahlarım için beni affet Peder.
- Doing that is considered a sin.
- Bunu yapmak günah sayılır.
- Acquired by sin - there's no profit within.
- Günahla kazanılırsa, onda herhangi bir kazanç olmaz.
- Muslims don't believe that Jesus died for our sins.
- Müslümanlar İsa'nın günahlarımız için öldüğüne inanmıyor.
- Tom confessed his sins.
- Tom günahlarını itiraf etti.
- He was absolved of his sin.
- Onun günahı bağışlandı.
- Acquired by sin - there's no profit within.
- Günahla elde edilenin içinde kâr yoktur.
- Do not mistake sin with crime.
- Günahı suçla karıştırma.
- He confessed his sins to the pastor.
- O, papaza günahlarını itiraf etti.
- He confessed all his sins.
- O bütün günahlarını itiraf etti.
- The wages of sin is death.
- Günahın bedeli ölümdür.
- No sin is too great for God to forgive.
- Hiçbir günah Tanrı'nın affedemeyeceği kadar büyük değildir.
- God, forgive me of my sins.
- Tanrım günahlarımı bağışla.
- To feel envy is a sin.
- Haset etmek günahtır.
- My grandmother always said it was a sin to waste food.
- Büyükannem her zaman yemek israf etmenin günah olduğunu söylerdi.
- Is eating pork a sin?
- Domuz eti yemek günah mı?
- A sin confessed is half forgiven.
- İtiraf edilen bir günahın yarısı affedilir.
- I ask God to forgive me for my sins.
- Tanrı'dan günahlarımı bağışlamasını diliyorum.
- Yes, I said that murder is a sin, but I never said that sins are wrong.
- Evet, cinayetin bir günah olduğunu söyledim ama günahların yanlış olduğunu asla söylemedim.
- In many religions, masturbation is considered a sin and an impure act.
- Birçok dinde mastürbasyon günah ve kirli bir eylem olarak kabul edilir.
- Tom confessed his sins to the priest.
- Tom günahlarını rahibe itiraf etti.
- Jesus died on the cross for our sins.
- İsa günahlarımız için çarmıhta öldü.
- To defend their land has now become a sin?
- Topraklarını savunmak şimdi günah mı oldu?
- To be bored is a sin.
- Sıkılmak günahtır.
- Layla confessed her sins to the priest.
- Leyla günahlarını papaza itiraf etti.
- Tom thinks wasting food is a sin.
- Tom yemek israfının günah olduğunu düşünüyor.
- Some people think that gambling's a sin.
- Bazı insanlar kumar oynamanın bir günah olduğunu düşünüyor.
Show More (75)
|
|
- We have sinned, Lord, forgive us.
- Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
- I have sinned.
- Ben günah işledim.
- He likes to sin.
- Günah işlemeyi sever.
- We have sinned, Lord, forgive us.
- Günah işledik, Tanrım, affet bizi.
- We have sinned.
- Biz günah işledik.
- I have sinned.
- Günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
- Bağışla beni, çünkü günah işledim.
- If I have sinned, forgive me.
- Eğer günah işlediysem, beni affedin.
- We have sinned.
- Günah işledik.
- Forgive me Father for I have sinned.
- Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me, for I have sinned.
- Beni affedin, zira ben günah işledim.
- He committed many sins in his youth.
- Gençliğinde birçok günah işledi.
Show More (9)
|