|
- Their sincerity has never been questioned.
- Samimiyetleri hiçbir zaman sorgulanmadı.
- I regret, in all sincerity, that for these reasons I was bound to vote against.
- Bu nedenlerden dolayı karşı oy kullanmak zorunda kaldığım için tüm samimiyetimle üzüntü duyuyorum.
- For centuries the sapphire symbolized faith, truth and sincerity.
- Safir yüzyıllar boyunca inancı, hakikati ve samimiyeti sembolize etti.
- For centuries the sapphire symbolized faith, truth and sincerity.
- Yüzyıllar boyunca safir inancı, gerçeği ve samimiyeti sembolize etmiştir.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikati, samimiyeti ve sadakati simgelemiştir.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikati, samimiyeti ve sadakati sembolize etmiştir.
- Throughout history, sapphire has symbolized truth, sincerity and loyalty.
- Tarih boyunca safir hakikat, samimiyet ve sadakati simgeledi.
- If you question his sincerity, do not ask for his help.
- Onun samimiyetini sorguluyorsan onun yardımını isteme.
- I have my doubts about Tom's sincerity.
- Tom'un samimiyeti konusunda şüphelerim var.
- I question your sincerity.
- Samimiyetini sorguluyorum.
- Nancy seems to lack sincerity.
- Nancy samimiyetten yoksun görünüyor.
- A little sincerity is a dangerous thing, and a great deal of it is absolutely fatal.
- Biraz samimiyet tehlikeli bir şeydir ve büyük bir kısmı kesinlikle ölümcüldür.
- We should treat others with sincerity.
- Başkalarına samimiyetle davranmalıyız.
- Your sincerity brings profit.
- Samimiyetiniz kazanç getiriyor.
- Your sincerity brings profit.
- Samimiyetiniz kâr getirir.
- If you question his sincerity, do not ask for his help.
- Eğer samimiyetinden şüphe ediyorsanız, ondan yardım istemeyin.
- Tom is a man of absolute sincerity.
- Tom mutlak samimiyet sahibi bir adamdır.
- We are required to treat others with sincerity.
- Başkalarına samimiyetle davranmamız gerekir.
- Tom doubts Mary's sincerity.
- Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe duyuyor.
- Hanako questioned his sincerity.
- Hanako onun samimiyetini sorguladı.
- Nothing is more important than sincerity.
- Hiçbir şey samimiyetten daha önemli değildir.
- I have my doubts about Tom's sincerity.
- Tom'un samimiyeti hakkında şüphelerim var.
- Tom doubts Mary's sincerity.
- Tom, Mary'nin samimiyetinden şüphe ediyor.
- We must treat others with sincerity.
- Başkalarına samimiyetle davranmalıyız.
- Tom doubts Mary's sincerity.
- Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe ediyor.
- I have no doubt as to his sincerity.
- Samimiyetinden hiç şüphem yok.
- I have no doubt as to his sincerity.
- Onun samimiyetinden şüphem yok.
Show More (24)
|
