1 |
sling |
kol askısı |
n. |
|
- My arm is in a sling.
- Kolum bir kol askısında.
- Tom's left arm is in a sling.
- Tom'un sol kolu bir kol askısında.
- My arm is in a sling.
- Kolum askıda.
- It'll be difficult to do that with your arm in a sling.
- Kolun askıdayken bunu yapmak zor olacak.
Show More (1)
|
2 |
sling |
askı (kırık kol vb için) |
n. |
|
- Axel will have to have his hand in a sling for a week.
- Axel'in elinin bir hafta boyunca kol askısında kalması gerekecek.
- My right arm is in a sling.
- Sağ kolum askıda.
- Tom's left arm is in a sling.
- Tom'un sol kolu askıda.
Show More (0)
|
3 |
sling |
sapan (taş atmak için) |
n. |
|
- The sling is an ancient weapon known to Neolithic peoples around the Mediterranean.
- Sapan, Akdeniz çevresindeki Neolitik halklar tarafından bilinen eski bir silahtır.
- David killed Goliath with a sling.
- David, Goliath'ı bir sapanla öldürdü.
- David killed Goliath with a sling.
- David, Goliath'ı sapanla öldürdü.
Show More (0)
|
4 |
sling |
atmak |
v. |
|
- Jimmy was slung into jail for stealing a purse.
- Jimmy çanta çaldığı için hapse atıldı.
- There's a whole chapter in my book on mud slinging.
- Kitabımda çamur atmayla ilgili koca bir bölüm var.
Show More (-1)
|
5 |
sling |
asmak |
v. |
|
- He slung his coat over the chair carelessly, and it fell.
- Paltosunu sandalyenin üzerine gelişigüzel astı ve palto yere düştü.
- Tom slung his bag over his shoulder.
- Tom çantasını omuzuna astı.
Show More (-1)
|
6 |
sling |
fırlatmak |
v. |
|
- Eli slung his bag on the floor and went into his room.
- Eli, çantasını yere fırlattı ve odasına girdi.
Show More (-2)
|
7 |
sling |
bocurgat |
n. |
|
- Dock workers had to use several slings to move the cargo onto the ship.
- Liman işçileri kargoyu gemiye taşımak için birkaç bocurgat kullanmak zorunda kaldı.
Show More (-2)
|
8 |
sling |
omuzdan askılı ana kucağı |
n. |
|
- Olivia likes to carry her newborn in a sling.
- Olivia yenidoğan bebeğini omuzdan askılı ana kucağı ile taşımayı seviyor.
Show More (-2)
|