Tureng - station - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	station	istasyon	n.
	The nearest gas station is 20 km from here. En yakın benzin istasyonu buradan 20 km uzakta. The Commission is worried about the fall in rail freight due to security problems at the SNCF station. Komisyon, SNCF istasyonundaki güvenlik sorunları nedeniyle demiryolu taşımacılığındaki düşüşten endişe duymaktadır. The train cannot leave the station until the requirement of a seven-day period of complete calm has been fulfilled. Yedi günlük tam bir sükûnet dönemi şartı yerine getirilmeden tren istasyondan ayrılamaz. We can only seize the material at the last station in the territory of the Member States. Malzemeyi ancak Üye Devletlerin topraklarındaki son istasyonda ele geçirebiliriz. The train that began its journey in Helsinki is now only two stations from its destination. Yolculuğuna Helsinki'de başlayan tren şimdi varış noktasına sadece iki istasyon uzaklıkta. All those satellites would be linked to a network of control stations on the ground. Tüm bu uydular yerdeki kontrol istasyonlarından oluşan bir ağa bağlanacaktır. We can only seize the material at the last station in the territory of the Member States. Malzemeye sadece Üye Devletlerin topraklarındaki son istasyonda el koyabiliriz. People don't abandon space stations because things are going well. İnsanlar işler iyi gidiyor diye uzay istasyonlarını terk etmiyorlar. People don't abandon space stations because things are going well. İnsanlar uzay istasyonlarını işler iyi gittiği için terk etmezler. People don't abandon space stations because things are going well. İnsanlar uzay istasyonlarını işler iyi gidiyor diye terk etmezler. Where's the nearest bus station? En yakın otobüs istasyonu nerede? It's about ten minutes to the station by bus. Otobüsle istasyon yaklaşık on dakika uzaklıkta. It'll take about thirty minutes to get to the station by taxi. Taksiyle istasyona gelmek yaklaşık otuz dakika alır. Did you walk from the station? İstasyondan yürüdün mü? At what time should we go to the station? İstasyona saat kaçta gitmeliyiz? Why did Tom go to the station? Tom neden istasyona gitti? No, that's not the station. Hayır, o istasyon değil. Dozens of people gathered before the station. Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı. The station is three kilometers from here. İstasyon buradan üç kilometre uzakta. We stayed at a hotel in front of the station. Biz istasyonun önünde bir otelde kaldık. I reached the station at six. Altıda istasyona ulaştım. Tom didn't make it to the station on time. Tom istasyona zamanında varamadı. Tom dropped us off in front of the station. Tom bizi istasyonun önünde bıraktı. I'll call you when I get to the station. İstasyona gittiğimde seni ararım. The train was about to leave when I arrived at the station. Ben istasyona geldiğimde tren ayrılmak üzereydi. The station is to the west of the hotel. İstasyon otelin batısında. It is about 1 mile from here to the station. Buradan istasyona kadar yaklaşık 1 mil var. Will I get to the station if I take this road? Bu yoldan gidersem istasyona varabilir miyim? The train left the station a few minutes ago. Tren birkaç dakika önce istasyondan ayrıldı. Their house is far from the station. Onların evi istasyondan uzaktır. The station is in the center of the city. İstasyon, şehir merkezindedir. We need to pick Tom up at the station. Tom'u istasyondan almamız gerekiyor. The train leaves Tokyo Station at 7. Tren Tokyo istasyonundan saat yedide kalkar. Are you willing to drive me to the station? Beni istasyona götürmek ister misin? It takes 10 minutes to walk to the station. İstasyona yürümek on dakika alır. Tom was late at the station. Tom istasyona geç kaldı. The station is under repair. İstasyon onarımda. Will you give me a lift to the station? Beni istasyona kadar götürebilir misiniz? He hurried to the station. O aceleyle istasyona gitti. Tom told Mary to wait for him in front of the station. Tom, Mary'ye onu istasyonun önünde beklemesini söyledi. I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train. Trene binmeden önce gazete almak için istasyona yeterince erken gittiğimden emin olmak istiyorum. It was a good five kilometers from the station to the school. İstasyonla okul arası beş kilometre vardı. The station is two meters away. İstasyon iki metre uzakta. She asked me to pick her up at the station. Onu istasyondan almamı rica etti. Tom drove me to the station. Tom beni istasyona götürdü. The train left before I arrived at the station. Tren ben istasyona varmadan hareket etti. I have just been to the station to see my uncle off. Az önce amcamı uğurlamak için istasyona gittim. It takes an hour to get to the station on foot. İstasyona yürüyerek gitmek bir saat sürer. It is about ten minutes' walk to the station. İstasyon yaklaşık on dakikalık yürüme mesafesinde. We needed a taxi to take us to the station. Bizi istasyona götürmesi için bir taksiye ihtiyacımız vardı. He lost his way in Shinjuku Station. Shinjuku İstasyonu'nda yolunu kaybetti. Which bus goes to the station? Hangi otobüs istasyona gidiyor? There is a post office in front of the station. İstasyonun önünde bir postane var. Tom told Mary to wait for him in front of the station. Tom Mary'ye onu istasyonun önünde beklemesini söyledi. Tom doesn't live too far from the station. Tom istasyondan çok uzakta yaşamıyor. The train leaves Tokyo Station at 7. Tren Tokyo İstasyonu'ndan saat 7'de kalkıyor. He took a taxi to the station. İstasyona gitmek için taksiye bindi. Ask him the way to station. Ona istasyonun yolunu sor. I saw the train come into the station. Trenin istasyona girdiğini gördüm. Please be so kind as to show me the way to the station. Lütfen bana istasyona giden yolu gösterir misiniz? I bought a box lunch at the station. İstasyondan bir kutu öğle yemeği aldım. Why don't you walk to the station with us? Neden bizimle istasyona yürümüyorsun? How long does it take to walk to the station? İstasyona yürümek ne kadar sürer? The station is 100 meters away. İstasyon 100 metre uzaklıktadır. Tom arrived late at the station. Tom, istasyona geç vardı. Let me give you a lift as far as the station. Sizi istasyona kadar bırakayım. His house is far from the station. Evi istasyondan uzakta. The station is three miles away from here. İstasyon buradan 3 mil uzakta. It's ten minutes' walk to the station. İstasyon on dakikalık yürüyüş mesafesinde. He went to the Tokyo station by taxi. Tokyo istasyonuna taksi ile gitti. I've been to the station. İstasyona gittim. Please take me to the station. Lütfen beni istasyona götür. A short walk will bring you to the station. Kısa bir yürüyüş seni istasyona getirir. He ran to the station and caught the train. İstasyona koştu ve treni yakaladı. I was caught in a shower on my way to the station. İstasyona giderken bir sağanağa yakalandım. Are you going to walk to the station? İstasyona yürüyecek misin? Tom is going to pick me up at the station. Tom beni istasyondan alacak. It takes you an hour to go to the station on foot. İstasyona yaya olarak gitmek bir saatini alır. Are you on your way to the station? İstasyona mı gidiyorsun? Which station are you going to? Hangi istasyona gidiyorsunuz? I don't feel like running all the way to the station. İstasyona kadar koşmak istemiyorum. Could you tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gidebileceğimi söyleyebilir misiniz? You will find your bicycle somewhere in the neighborhood of the station. Bisikletini istasyonun yakınlarında bir yerde bulacaksın. Will you tell me the way to Kyoto Station? Kyoto İstasyonu'na giden yolu bana söyler misiniz? Try to do so as far as the station. İstasyona kadar öyle yapmaya çalış. I have to pick him up from the station. Onu istasyondan almam gerekiyor. I bought this book at the bookstore in front of the station. Bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıdan aldım. Tom took me to the station. Tom beni istasyona götürdü. He went to the Tokyo station by taxi. Taksi ile Tokyo istasyonuna gitti. Tom took a taxi to the station. Tom istasyona gitmek için bir taksiye bindi. The train had already left by the time I got to the station. Ben istasyona vardığımda tren çoktan kalkmıştı. How far is it from here to that station? Burası o istasyona ne kadar uzaklıkta? This road will lead you to the station. Bu yol sizi istasyona götürecek. Where can I catch the bus to the Tokyo station? Tokyo İstasyonu'na giden otobüsü nerede bulabilirim? Tom doesn't know exactly what time Mary's train pulled out of the station. Tom, Mary'nin treninin istasyondan tam olarak ne zaman ayrıldığını bilmiyor. We just arrived at the station. İstasyona yeni vardık. He must have reached the station. İstasyona varmış olmalı. In spite of the heavy snow, she came all the way to the station. Yoğun kara rağmen o, istasyona kadar bütün yolu geldi. Tom dropped Mary off at the station. Tom, Mary'yi istasyona bıraktı. Kosh is a Vorlon ambassador in the Babylon 5 space station. Kosh, Babylon 5 uzay istasyonunda bir Vorlon elçisidir. John ran to the station to catch the last train. John son treni yakalamak için istasyona koştu. Get off at Himeji Station. Himeji İstasyonun'da inin. There is a bank in front of the station. İstasyonun önünde bir banka vardır. He arrived at the station. O, istasyona vardı. Did you walk from the station? İstasyondan yürüyerek mi geldin? There are 20 stations along this route. Bu güzergah boyunca 20 tane istasyon vardır. He arrived at the station out of breath. Nefes nefese istasyona vardı. Their house is far from the station. Evleri istasyondan çok uzakta. If you follow this street, you will get to the station. Bu caddeyi takip ederseniz istasyona ulaşırsınız. I'll show you to the station. Sana istasyona kadar eşlik edeceğim. Change trains at Tokyo Station. Tokyo İstasyonunda trenleri değiştirin. Did you walk to the station? İstasyona kadar yürüdün mü? I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train. Trene binmeden önce bir gazete almak için istasyona yeterince erken varacağımdan emin olmak istiyorum. Tom drove Mary to the station. Tom Mary'yi istasyona götürdü. The train left before I arrived at the station. Ben istasyona varmadan önce tren hareket etti. The station is not far from here. İstasyon buradan uzakta değil. Let's meet somewhere near the station. İstasyonun yakınında bir yerde buluşalım. The station isn't far from here. İstasyon buradan çok uzakta değil. We walked together as far as the next station. Biz istasyona kadar birlikte yürüdük. They hurried to the station. Aceleyle istasyona gittiler. Where's the nearest station? En yakın istasyon nerede? His friends were waiting for him at the station. Arkadaşları onu istasyonunda bekliyorlardı. This train stops at every station from Nakano on. Bu tren Nakano'dan itibaren her istasyonda duruyor. The bookstore across from the station is very large. İstasyonun karşısındaki kitapçı çok büyük. He went to see his grandfather off at the station. O, büyükbabasını yolcu etmek için istasyona gitti. Please tell Tom I'll pick him up at the station. Lütfen Tom'a onu istasyondan alacağımı söyle. Come with me to the station. Benimle istasyona gel. The station is far from here. İstasyon buradan uzakta. I'll let you know when we come to the station. İstasyona geldiğimizde sana bildireceğim. My house is near the station. Evim istasyona yakın. From which station does the train leave? Tren hangi istasyondan kalkıyor? Tom got to the station in time to catch the train he wanted to catch. Tom yakalamak istediği treni yakalamak için zamanında istasyona gitti. I saw my friend to the station. Arkadaşımı istasyona kadar uğurladım. Our college is far from the station. Üniversitemiz istasyondan uzakta. It only takes about fifteen minutes to walk to the station from here. Buradan istasyona yürümek yaklaşık 15 dakika sürüyor. Why on earth did you take him to the station? Hangi akla hizmet onu istasyona götürdün? The school is located within five minutes' walk of the station. Okul istasyona beş dakikalık yürüme mesafesinde. On arriving at the station, I called a friend of mine. İstasyona vardığımda bir arkadaşımı aradım. Which station are you going to? Hangi istasyona gidiyorsun? I bought a box lunch at the station. İstasyondan bir kumanya satın aldım. The train from Geneva will arrive at the station. Cenevre'den gelen tren istasyona varacaktır. I bought this book at the book store in front of the station. Bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıdan aldım. I'll show you the way to the station. Ben, istasyona giden yolu size göstereceğim. No one went to the station to see Tom off when he left town. Kasabayı terk ettiğinde hiç kimse Tom'u uğurlamak için istasyona gitmedi. Excuse me, but will you tell me the way to the station? Afedersiniz, ama bana istasyona giden yolu söyler misiniz? He telephoned her when he arrived at the station. İstasyona varınca ona telefon etti. Tom got to the station too late, so he missed the train. Tom istasyona çok geç geldi bu yüzden treni kaçırdı. The Soviet Union put a total of seven space stations in orbit between 1971 and 1982. Sovyetler Birliği 1971 ve 1982 yılları arasında yörüngeye toplam yedi uzay istasyonu yerleştirmiştir. I'm going to the station. İstasyona gidiyorum. I went to the station to say good-bye to my friend. Arkadaşıma veda etmek için istasyona gittim. This road will lead you to the station and the city center. Bu yol seni istasyona ve şehir merkezine götürecek. Rain or shine, I will come to meet you at the station. Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim. Why did Jane go to the station? Jane istasyona neden gitti? On his arrival at the station, he called a taxi. İstasyona vardığında bir taksi çağırdı. Walking from the station to the house takes only five minutes. İstasyondan eve yürümek sadece beş dakika sürer. How did the railway accident at Tokyo Station happen? Tokyo İstasyonu'ndaki tren kazası nasıl oldu? It takes twenty minutes to walk from the station to school. İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürüyor. There is a hostel two kilometers from the station. İstasyondan iki kilometre uzakta bir pansiyon var. Do you want me to take you to the station? Seni istasyona götürmemi ister misin? When I arrived at the station, the train was just about to leave. İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi. He took me to the station. O beni istasyona götürdü. Whichever way you may take, you can get to the station in about ten minutes. Hangi yoldan giderseniz gidin, istasyona yaklaşık on dakikada varabilirsiniz. When I arrived at the station, the train was just about to leave. İstasyona vardığımda tren kalkmak üzereydi. When he reached the station, the train had already left almost half an hour before. İstasyona ulaştığında tren neredeyse yarım saat önce hareket etmişti. He has been to the station to see his friend off. O, arkadaşını uğurlamak için istasyondaydı. Tom must've reached the station by now. Tom şimdiye kadar istasyona ulaşmış olmalı. Ask him the way to station. Ona istasyona giden yolu sor. Please have my baggage brought to the station. Lütfen bagajımı istasyona getirt. Is it far from here to the station? İstasyon buradan çok uzakta mı? My house is within easy reach of the station. Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir mesafede. A foreigner asked me where the station was. Bir yabancı bana istasyonun nerede olduğunu sordu. I can get to the station before you do. Sen gitmeden önce ben istasyona gidebilirim. I heard someone in the crowd outside the station call my name. İstasyonun dışındaki kalabalıktan birinin adımı söylediğini duydum. The station is under repair. İstasyon tamirde. He arrived at the station at seven. Saat yedide istasyona vardı. It's ten minutes' walk to the station. İstasyon yürüyerek on dakika uzaklıkta. This bus will take you to the station. Bu otobüs sizi istasyona götürür. There is a large parking lot in front of the station. İstasyonun önünde büyük bir park yeri vardır. The old lady was kind enough to show me the way to the station. Yaşlı hanımefendi bana istasyona giden yolu gösterecek kadar kibardı. On arriving at the station, she rang up her mother. İstasyona vardığında, annesini aradı. She went to the station to see her teacher off. O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti. There is a bank in front of the station. İstasyonun önünde bir banka var. Where can I catch the bus to the Tokyo station? Tokyo istasyonuna giden otobüse nereden binebilirim? Tom picked Mary up at the station. Tom İstasyondan Mary'yi aldı. I met her in a coffee shop near the station. Onunla istasyonun yakınındaki bir kafede tanıştım. I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station. İstasyona kadar koşarak saat 8 trenini yakalamayı başardım. Let me give you a ride to the station. Seni istasyona bırakayım. It takes 10 minutes to get to the station. İstasyona gitmek 10 dakika alır. My house is situated near the station. Evim istasyonun yakınında. I didn't want to risk missing the train, so I arrived at the station an hour early. Treni kaçırma riskini almak istemedim, bu yüzden istasyona bir saat erken geldim. Can you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gidebileceğimi söyler misiniz? John ran to the station in order to catch the last train. John son trene yetişmek için istasyona koştu. The hotel I'm staying at is near the station. Kaldığım otel istasyona yakın. It takes you an hour to go to the station on foot. İstasyona yürüyerek gitmek bir saatinizi alır. The old lady was kind enough to show me the way to the station. Yaşlı kadın bana istasyonun yolunu gösterme nezaketinde bulundu. There are 20 stations along this route. Bu rota boyunca 20 tane istasyon vardır. His house is very far from the station. Evi istasyondan çok uzakta. As soon as she got on the train, it pulled out of the station. O trene biner binmez, o istasyondan yola çıktı. I ran into an old classmate of mine on my way to the station. İstasyona giderken eski bir sınıf arkadaşıma rastladım. Why don't you walk to the station with us? Neden bizimle istasyona kadar yürümüyorsun? Excuse me, but will you show me the way to the station? Affedersiniz ama bana istasyonun yolunu gösterir misiniz? She asked him how to get to the station. Ona istasyona nasıl gideceğini sordu. We are going to see her in front of the station tomorrow. Yarın istasyonun önünde onu göreceğiz. How do I get to your office from Tokyo Station? Tokyo istasyonundan ofisinize nasıl giderim? My school is about ten minutes' walk from the station. Okulum istasyondan yürüyerek yaklaşık on dakikadır. He showed me the way to the station. Bana istasyonun yolunu gösterdi. We stayed at a hotel in front of the station. İstasyonun önünde bir otelde kaldık. Why did she go to the station? Neden istasyona gitti? We'll meet at the station. Biz istasyonunda buluşacağız. The bus was so crowded that I was kept standing all the way to the station. Otobüs o kadar kalabalıktı ki istasyona kadar ayakta kaldım. On arriving at the station, I went to see my uncle at his office. İstasyona vardığımda, amcamı ofisinde görmeye gittim. It's about three miles from here to the station. Buradan istasyona kadar yaklaşık üç mil var. I bought this book at the bookstore near the station. Bu kitabı istasyonun yakınındaki kitapçıdan aldım. What is the distance from here to the station? Buradan istasyona ne kadar var? That train stops at every station. O tren her istasyonda duruyor. How long does it take to the station by taxi? Taksiyle istasyona gitmek ne kadar sürer? Do you know where the train station is? İstasyonun nerede olduğunu biliyor musun? They gave Tom a lift to the station. Onlar Tom'u istasyona bıraktı. I got a taxi in front of the station. İstasyonun önünde bir taksiye bindim. I arrived at the station ten minutes late. İstasyona on dakika geç vardım. I'll show you to the station. Size istasyonu göstereyim. I met Tom just the other day in front of the station. Geçen gün istasyonun önünde Tom'la karşılaştım. Excuse me, which way to the station is the shortest? Affedersiniz, istasyona giden en kısa yol hangisi? It took five minutes to get to the station. İstasyona gitmek beş dakika aldı. Tom chased Mary all the way to the station. Tom, Mary'yi istasyona kadar kovaladı. In the Babylon 5 space station, Delenn is a Minbari ambassador. Babylon 5 uzay istasyonunda, Delenn bir Minbari elçisidir. I have to pick him up from the station. Onu istasyondan almak zorundayım. Let's walk to the station together. İstasyona birlikte yürüyelim. You can go to the station by bus. İstasyona otobüsle gidebilirsiniz. I went to Osaka station. Osaka istasyonuna gittim. Is this the right way to Yokohama Station? Bu Yokohama İstasyonuna giden doğru yol mu? How do I get to your office from the station? İstasyondan ofisine nasıl ulaşırım? It's half an hour by foot from here to the station. Buradan istasyona yürüyerek yarım saat var. When we got to the station, the train had already left. İstasyona vardığımızda tren çoktan kalkmıştı. It takes an hour to walk to the station. İstasyona yürümek bir saat sürer. You will miss the train, unless you start for the station at once. Derhal istasyona hareket etmezsen, treni kaçıracaksın. They want to live close to the station. İstasyona yakın yaşamak istiyorlar. How do I get to your office from Tokyo Station? Tokyo İstasyonu'ndan ofisinize nasıl gidebilirim? The station is between those two cities. İstasyon o iki şehrin arasındadır. The train will arrive at the station before noon. Tren öğleden önce istasyona varacak. I love my new apartment because it's very close to the station. Yeni dairemi seviyorum çünkü istasyona çok yakın. I rode with her as far as the station. Onunla birlikte istasyona kadar gittim. He has been to the station to see his friend off. Arkadaşını uğurlamak için istasyona gitti. I called my friend after arriving at the station. İstasyona vardıktan sonra arkadaşımı aradım. Tom gave us a ride to the station. Tom bizi istasyona kadar bıraktı. I must go to the station at once. Derhal istasyona gitmeliyim. My school is about ten minutes' walk from the station. Okulum istasyona yaklaşık on dakikalık yürüme mesafesinde. Excuse me, what station is this? Affedersiniz, bu hangi istasyon? They went to the station by car. İstasyona arabayla gittiler. The station is located between these two towns. İstasyon bu iki kasaba arasında yer alıyor. There is a fountain in front of the station. İstasyonun önünde bir çeşme bulunuyor. It is a great convenience to live near a station. Bir istasyonun yakınında yaşamak büyük bir kolaylık. We should get off at the nearest station. En yakın istasyonda inmeliyiz. It is about 1 mile from here to the station. Buradan istasyona yaklaşık bir mildir. The Narita Express will take you directly to Tokyo Station in approximately 90 minutes. Narita Ekspresi yaklaşık 90 dakikada seni doğrudan Tokyo İstasyonuna götürecek. The station is two miles away. İstasyon iki mil uzakta. I met Tom just the other day in front of the station. Sadece geçen gün istasyonun önünde Tom'la karşılaştım. I'll show you the way to the station. Size istasyonun yolunu göstereyim. I saw the train come into the station. Trenin istasyona geldiğini gördüm. Tom got off the train at the wrong station. Tom trenden yanlış istasyonda indi. I've heard that there's a new cake shop near the station that makes delicious cakes. İstasyonun yakınında lezzetli pastalar yapan yeni bir pastane olduğunu duydum. He kindly drove me to the station. Beni nazikçe istasyona götürdü. This bus goes to the Matsuyama station, right? Bu otobüs Matsuyama istasyonuna gider, değil mi? I got to the station only to find that the train had just left. İstasyona vardığımda trenin yeni kalkmış olduğunu gördüm. He must go and get his father from the station. O gidip istasyondan babasını almalı. My home is close to the station. Evim istasyona yakındır. The moment she arrived at the station, she phoned her mother. İstasyona varır varmaz annesini aradı. Let's walk to the station together. Birlikte istasyona yürüyelim. Did you walk to the station? İstasyona yürüdün mü? I ran into an old friend at Tokyo Station. Tokyo İstasyonunda eski bir arkadaşıma rastladım. I am running to the station. Ben istasyonuna koşuyorum. The train started before we got to the station. Biz istasyona varmadan tren hareket etti. He had to carry many loads from the house to station. Evden istasyona kadar birçok yük taşımak zorunda kaldı. In the end I ran to the station, and somehow got there on time. Sonunda istasyona koştum ve bir şekilde zamanında orada oldum. He hurried to the station. Aceleyle istasyona gitti. As Tom and Mary approached the station, they saw their train pull out. Tom ve Mary istasyona yaklaştıklarında trenin hareket ettiğini gördüler. Can you drive me to the station? Beni istasyona götürür müsün? He took me to the station. Beni istasyona götürdü. We must hurry if we want to arrive at the station on time. İstasyona zamanında varmak istiyorsak acele etmeliyiz. On his arrival at the station, he called a taxi. İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı. It takes an hour to get to the station. İstasyona varmak bir saat sürer. It's a long way to the station. İstasyona uzun bir yol var. The school is farther than the station. Okul istasyondan daha uzaktır. I have been to the station to see her off. Onu uğurlamak için istasyona gittim. He kindly drove me to the station. Beni kibarlık edip istasyona götürdü. It's hard to get a taxi outside the station. İstasyonun dışında taksi bulmak zor. In China, you have to go to the departure station and buy train tickets there. Çin'de tren biletlerini kalkış istasyonuna gidip oradan almak zorundasınız. Let's meet somewhere near the station. İstasyona yakın bir yerde buluşalım. Can you pick me up at the station? Beni istasyondan alır mısın? Is the movie theater near the station? Sinema istasyona yakın mı? The train connections at this station are excellent. Bu istasyondaki tren bağlantıları mükemmel. His train arrived at Tokyo Station. Treni Tokyo İstasyonu'na vardı. The station is three kilometers away from here. İstasyon buradan üç kilometre uzakta. The station is 2 kilometers from my house. İstasyon evimden 2 kilometre uzaklıktadır. He will have to go to the station. İstasyona gitmek zorunda kalacak. Kate's father walks home from the station. Kate'in babası istasyondan eve yürüyerek geliyor. The train was about to leave the station. Tren istasyondan ayrılmak üzereydi. She picked him up at the station. Onu istasyondan aldı. Tom is going to pick me up at the station. Tom arabayla gelip beni istasyondan alacak. When he got to the station, the train had already left. İstasyona vardığında tren çoktan kalkmıştı. He took the trouble to show me the way to the station. Bana istasyonun yolunu gösterme zahmetinde bulundu. I ran into an old classmate of mine on my way to the station. İstasyona giderken eski bir sınıf arkadaşımla karşılaştım. I have been to the station to see my uncle off. İstasyona amcamı uğurlamak için gitmiştim. In front of the station there's a bank. İstasyonun önünde bir banka var. Tokyo Station is usually very busy. Tokyo istasyonu genellikle çok yoğun. A dozen people gathered opposite the station. Bir düzine insan, istasyonun karşısında toplandı. My apartment is near the station. Benim dairem istasyona yakın. Everyone says that my father was working on the space station before he met my mother. Herkes babamın annemle tanışmadan önce uzay istasyonunda çalıştığını söylüyor. John has already come to the station. John çoktan istasyona geldi. The bookstore across from the station is very large. İstasyonun karşısındaki kitabevi çok büyük. He lost his way in Shinjuku Station. Shinjuku istasyonunda yolunu kaybetti. Do you want to walk to the station with me? Benimle istasyona kadar yürümek ister misin? I'm at Tokyo Station now. Şu an Tokyo İstasyonu'ndayım. I hurried to the station so that I wouldn't miss the train. Treni kaçırmayayım diye istasyona koştum. Every morning I set my watch by the station clock. Her sabah saatimi istasyon saatine göre ayarlıyorum. There's a coffee shop in front of the station. İstasyonun önünde bir kahve dükkanı var. This road will take you to the station. Bu yol sizi istasyona götürecektir. He telephoned her when he arrived at the station. İstasyona vardığında ona telefon etti. We reached the station on time. İstasyona zamanında ulaştık. My father is arriving at the station at five. Babam saat beşte istasyona varacak. I'm going to be waiting in front of the station. İstasyonun önünde bekliyor olacağım. It takes us thirty minutes to walk from here to the station. Buradan istasyona yürümemiz otuz dakikamızı alır. The train will remain at this station for approximately 2 minutes. Tren bu istasyonda yaklaşık 2 dakika kalacak. I'm arriving at the station around one thirty-five. Saat bir buçuk gibi istasyona varıyorum. This road leads to the station. Bu yol, istasyona gidiyor. I had no sooner reached the station than the train started. İstasyona varır varmaz tren hareket etti. I have been to the station to see her off. Onu uğurlamak için istasyondaydım. I'm sorry to trouble you, but could you tell me the way to the station? Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama bana istasyonun yolunu tarif edebilir misiniz? Amy walks to the station every morning. Amy her sabah istasyona yürür. This is the shortest way to the station. Bu, istasyona giden en kısa yoldur. It is not far from my house to the station. Evimden istasyona uzak değil. The station is not far from here. İstasyon buradan uzak değildir. She went to the station to see him off. Onu uğurlamak için istasyona gitti. Tom must've reached the station by now. Tom şimdiye kadar istasyona varmış olmalı. The station is situated in between the two towns. İstasyon iki şehir arasında yer almaktadır. We just arrived at the station. Az önce istasyona vardık. He is walking towards the station. İstasyona doğru yürüyor. On arriving at the station, I called a friend of mine. İstasyona vardığımda, arkadaşlarımdan birini aradım. They got to the station only a few minutes apart. Onlar istasyona birkaç dakika arayla geldiler. As there was no bus service, we had to walk all the way to the station. Otobüs hizmeti olmadığı için, istasyona kadar yürümek zorunda kaldık. His train arrived at Tokyo Station. Onun treni Tokyo istasyonuna vardı. The space shuttles were designed to go to a space station. Uzay mekikleri bir uzay istasyonuna gitmek için tasarlandı. It takes twenty minutes to walk from the station to school. İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer. My uncle has a flower shop near the station. Amcamın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkânı var. The station is pretty far. İstasyon oldukça uzaktır. I have been to the station to see my friend off. Arkadaşımı yolcu etmek için istasyondaydım. The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station. Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Shibuya İstasyonu'nun önünde duruyor. The station is the middle of the city. İstasyon şehrin ortasında. He led us to the station. Bizi istasyona kadar götürdü. The station is pretty far. İstasyon oldukça uzak. Did she go to the station to see her teacher off? Öğretmenini uğurlamak için istasyona mı gitti? It took about five minutes to get to my uncle's house from the station. İstasyondan amcamın evine gitmek yaklaşık beş dakika sürdü. The first space stations rotated axially to produce artificial gravity. İlk uzay istasyonları yapay yerçekimi üretmek için eksenel olarak döndürüldü. The station is dead ahead. İstasyon tam önümüzde. Do you think we'll get to the station in time? İstasyona zamanında gideceğimizi düşünüyor musun? She hurried to the station so as not to miss the train. O, treni kaçırmamak için hızla istasyona gitti. We ask that you don't smoke in the station. İstasyonda sigara içmemenizi rica ederiz. My uncle has a flower shop near the station. Dayımın, istasyonun yakınında bir çiçekçi dükkanı var. My father is arriving at the station at five. Babam istasyona saat beşte varıyor. This train stops at every station. Bu tren her istasyonda durur. How do I get to your office from the station? İstasyondan ofisine nasıl gidebilirim? My house is ten minutes' walk from the station. Evim istasyona on dakikalık yürüme mesafesindedir. How long does it take from here to Tokyo Station by car? Buradan Tokyo İstasyonuna gitmek araba ile ne kadar sürer? Excuse me, but could you tell me the way to the station? Affedersiniz ama bana istasyonun yolunu tarif edebilir misiniz? I can get to the station before you do. İstasyona senden önce varabilirim. Can you give me a lift to the station? Beni istasyona götürebilir misin? Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations. Nereye giderseniz gidin, istasyonların yakınındaki kaldırımlara bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz. I don't feel up to running to the station. İstasyona kadar koşacak durumda değilim. When they got to the station, the train had already left. İstasyona vardığında tren çoktan ayrılmıştı. I hurried to the station so that I wouldn't miss the train. Treni kaçırmamak için aceleyle istasyona gittim. Tom got lost in the Shinjuku station. Tom Shinjuku istasyonunda kayboldu. It's an hour's walk to the station. İstasyon yürüyerek bir saat uzaklıkta. His house is far from the station. Onun evi istasyondan uzak. Can you tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gideceğimi bana söyleyebilir misiniz? I walked as far as the station. İstasyona kadar yürüdüm. She takes a taxi from the station to her house. İstasyondan evine taksiyle gidiyor. How long does it take to walk from here to the station? Buradan istasyona gitmek ne kadar sürüyor? That train stops at every station. O tren her istasyonda durur. The train had already started when I got to the station. İstasyona vardığımda tren çoktan hareket etmişti. His office is convenient for the station. Onun ofisi istasyon için uygundur. Would you like to walk to the station with me? Benimle istasyona kadar yürümek ister misin? Would you please tell me the way to the station? Lütfen bana istasyona giden yolu söyler misiniz? Tell Tom which bus he should take to get to the station. Tom'a istasyona gitmek için hangi otobüse binmesi gerektiğini söyle. What is the distance from here to the station? Buradan istasyona mesafe nedir? I ran to the station not to miss the train. Treni kaçırmamak için istasyona koştum. Whichever way you go, you can get to the station. Hangi yoldan gidersen git istasyona varırsın. Tom asked me to pick him up at the station. Tom onu istasyondan almamı rica etti. The station is 100 meters from here. İstasyon buradan 100 metre uzaklıktadır. His house is quite far from the station. Evi istasyondan oldukça uzakta. What was the last station? Son istasyon neydi? I am going to Osaka station. Osaka istasyonuna gidiyorum. We live close to the station. İstasyona yakın oturuyoruz. You're at the station. İstasyondasın. The train was about to leave when I arrived at the station. İstasyona vardığımda tren kalkmak üzereydi. Could you tell me the way to the station? Bana istasyonun yolunu söyleyebilir misiniz? The train had already left when I got to the station. İstasyona vardığımda tren çoktan kalkmıştı. We took the shortest way to the station. En kısa yoldan istasyona gittik. What's the name of that station? Şu istasyonun adı ne? It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car. Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı. I live kilometers away from the nearest station. En yakın istasyondan kilometrelerce uzakta yaşıyorum. Tom was walking towards the station when I saw him. Onu gördüğümde Tom istasyona doğru yürüyordu. We hurried to the station only to miss the train. İstasyona aceleyle koştuk ama treni kaçırmış olduk. Do you want to go to the station with me? Benimle istasyona gitmek ister misin? He has been to the station to see her off. Onu uğurlamak için istasyona gitti. Our school is on the other side of the station. Okulumuz istasyonun diğer tarafında. It will take me 20 minutes to get to the station by taxi. İstasyona taksiyle gitmek 20 dakikamı alacak. Excuse me, what station is this? Afedersiniz, bu hangi istasyon? I ran into an old friend at Tokyo Station. Tokyo İstasyonu'nda eski bir arkadaşıma rastladım. We got to the station at six. Biz altıda istasyona vardık. There is a large parking lot in front of the station. İstasyonun önünde büyük bir park yeri var. It's two miles from here to the station. Buradan istasyona iki mil var. She came to the station to see me off. Beni uğurlamak için istasyona geldi. The station is two meters away. İstasyon iki metre ötede. In spite of the heavy snow, she came all the way to the station. Yoğun kara rağmen istasyona kadar geldi. The man went out of his way to take me to the station. Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti. His house is quite far from the station. Onun evi istasyondan bayağı bir uzakta. There are 20 stations along this route. Bu güzergahta 20 istasyon bulunuyor. When we got to the station, the train had already left. İstasyona vardığımızda, tren çoktan gitmişti. Let me give you a ride to the station. Seni istasyona götüreyim. The shop is just in front of the station. Dükkan istasyonun hemen önünde. They got to the station only a few minutes apart. Birkaç dakika arayla istasyona vardılar. My house is near the station. Evim istasyonun yakınında. We took the shortest way to the station. İstasyona en kısa yoldan gittik. The man went out of his way to take me to the station. Adam beni istasyona götürme zahmetine girdi. He arrived at the station at seven. Yedide istasyona vardı. We are going to see her in front of the station tomorrow. Yarın onu istasyonun önünde göreceğiz. The station is located between these two towns. İstasyon, bu iki kasaba arasında yer alır. I'm not going to the library, but I can take you as far as the station. Kütüphaneye gitmiyorum ama seni istasyona kadar götürebilirim. The station crew spends their day working on science experiments. İstasyon ekibi günlerini bilim deneyleri üzerinde çalışarak geçiriyor. How long does it take to get from here to the station? Buradan istasyona gitmek ne kadar sürer? There's a fountain in front of the station. İstasyonun önünde bir çeşme var. I arrived at the station. İstasyona vardım. He bought a weekly magazine at the station. İstasyondan haftalık bir dergi aldı. My house is only five minutes' walk from the station. Evim istasyona sadece beş dakikalık yürüme mesafesindedir. Take them to the station. Onları istasyona götür. Tom didn't make it to the station in time to catch the train he was planning to catch. Tom yakalamayı planladığı trene yetişmek için istasyona zamanında varamadı. In the Babylon 5 space station, Delenn is a Minbari ambassador. Babylon 5 uzay istasyonunda Delenn bir Minbari elçisidir. There is a taxi stand near the station. İstasyonun yakınında bir taksi durağı var. There's a bank opposite the station. İstasyonun karşısında bir banka var. Tokyo Station is the third stop. Tokyo İstasyonu üçüncü durak. The station is 100 meters from here. İstasyon buradan 100 metre uzakta. They gave Tom a lift to the station. Tom'u istasyona bıraktılar. It is only a short walk from the station. İstasyondan sadece kısa bir yürüyüş mesafesinde. How long does it take to walk from here to the station? Buradan istasyona yürümek ne kadar sürer? We have an apartment near the station. İstasyonun yakınında bir dairemiz var. Kate's father walks home from the station. Kate'in babası istasyondan eve yürür. It was a good five kilometers from the station to the school. İstasyondan okula en az beş kilometre idi. The restaurant was far from the station. Restoran istasyondan uzaktı. I have to pick him up from the station. Onu istasyondan almalıyım. Opposite the station. İstasyonun karşısında. It takes 10 minutes to walk to the station. İstasyona yürümek 10 dakika sürer. Tom went as far as the station by himself. Tom tek başına istasyona kadar gitti. In front of the train station there's a bank. İstasyonun önünde bir banka vardır. I saw my friend to the station. İstasyona kadar arkadaşıma refakat ettim. I called my friend after arriving at the station. İstasyona geldikten sonra arkadaşımı aradım. Tom gave Mary a lift to the station. Tom, Mary'yi istasyona bıraktı. The station was deserted. İstasyon terk edilmişti. How do I get to the station from here? Buradan istasyona nasıl giderim? Tell me, is Mom going to go to the station to wait for Dad? Söyle bana, annem babamı beklemek için istasyona gidecek mi? The bus will arrive at the station in fifteen minutes. Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek. I can get to the station before you. İstasyona senden önce varabilirim. Tom asked someone he met on the street how to get to the station. Tom yolda karşılaştığı birine istasyona nasıl gideceğini sordu. Whichever way you may take, you can get to the station. Hangi yoldan gidersen git, istasyona varabilirsin. Arriving at the station, I found the train had already left. İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti. It was snowing when I reached the station. İstasyona vardığımda kar yağıyordu. Arriving at the station, she called up her brother. İstasyona vardığımda, kardeşini aradı. He had to carry many loads from the house to station. O, evden istasyona çok fazla yük taşımak zorunda kaldı. The moment she arrived at the station, she phoned her mother. O, istasyona vardığı an, annesini aradı. A short walk will bring you to the station. Kısa bir yürüyüş sizi istasyona ulaştıracaktır. Are you willing to drive me to the station? Beni istasyona götürmeye istekli misin? As Tom and Mary approached the station, they saw their train pull out. Tom ve Mary istasyona yaklaştıklarında trenlerinin hareket ettiğini gördüler. It is not far from my house to the station. Evimden istasyona çok uzak değil. Could you give me a ride to the station? Beni istasyona götürür müsünüz? Tom's wife picked him up at the station. Tom'un karısı onu istasyondan aldı. Could you show me the way to the station? Bana istasyonun yolunu gösterebilir misiniz? Could you show me the way to the station? Bana istasyona giden yolu gösterebilir misiniz? The hotel which I am staying at is near the station. Kaldığım otel istasyona yakın. When I arrived at the station, my friends were waiting for me. İstasyona vardığımda arkadaşlarım beni bekliyordu. Tom gave Mary a lift to the station. Tom Mary'yi arabayla istasyona götürdü. Whichever way you may take, you can get to the station in about ten minutes. Hangi yoldan giderseniz gidin, yaklaşık on dakika içinde istasyona varabilirsiniz. Excuse me, but will you tell me the way to the station? Affedersiniz ama bana istasyonun yolunu söyleyebilir misiniz? Tom left his work half done so he could get to the station in time. Tom istasyona zamanında varabilmek için işini yarım bıraktı. Tom was kind enough to show me the way to the station. Tom bana istasyonun yolunu gösterecek kadar nazikti. I have to hurry to the station to catch the last train. Son trene yetişmek için istasyona gitmeliyim. He runs to the station every morning. O her sabah istasyona koşar. This is the right station. Bu doğru istasyon. Could you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gideceğimi söyleyebilir misiniz? People on space stations float. Uzay istasyonlarındaki insanlar uçarlar. The station crew spends their day working on science experiments. İstasyon ekibi günlerini bilim deneylerinde çalışarak harcıyor. His house is very far from the station. Onun evi istasyondan çok uzaktır. Why did she go to the station? O neden istasyona gitti? People on space stations float. Uzay istasyonlarındaki insanlar yüzer. How long will it take me to walk to the station? İstasyona yürümem ne kadar sürer? Tom gave us a ride to the station. Tom bizi istasyona götürdü. Why on earth did you take him to the station? Ne diye onu istasyona götürdün? The station is three kilometers away from here. İstasyon, buradan üç kilometre uzakta. It was snowing when I reached the station. Ben istasyona ulaştığımda, kar yağıyordu. I'll let you know when we come to the station. İstasyona geldiğimizde size haber veririm. The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station. Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Şibuya İstasyonu önünde duruyor. Do you know how far it is from the station to city hall? İstasyonun belediye binasına ne kadar uzaklıkta olduğunu biliyor musunuz? His brothers, sisters or he himself is to go to the station to meet their father. Kardeşleri ya da o, babalarını karşılamak için istasyona gidecekler. Tell Tom which bus he should take to get to the station. İstasyona gitmek için hangi otobüse binmesi gerektiğini Tom'a söyle. The Keisei Line Sky-Liner will take you from the airport to Ueno Station in 75 minutes. Keisei Hattı Sky-Liner sizi havaalanından Ueno İstasyonuna 75 dakikada götürecek. What station is it? Hangi istasyon bu? Roughly how many minutes does it take to get to the station by taxi? istasyona taksiyle gitmek kabaca kaç dakika sürer? How many minutes does it take to get to the JR station on foot? JR istasyonuna yürüyerek gitmek kaç dakika sürer? Excuse me, but will you show me the way to the station? Affedersiniz ama bana istasyona giden yolu gösterir misiniz? Change trains at Tokyo Station. Tokyo İstasyonu'nda tren aktarması yap. I saw my friend off at the station. Arkadaşımı istasyondan uğurladım. I'm heading to the station to catch a train. Trene yetişmek için istasyona doğru gidiyorum. Tom asked me to pick him up at the station. Tom onu istasyondan almamı istedi. This ticket allows you to stop over at any station. Bu bilet, herhangi bir istasyonda mola vermenize izin verir. Our train had already pulled out when we arrived at the station. İstasyona vardığımızda trenimiz çoktan hareket etmişti. Could you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gidileceğini söyleyebilir misiniz? There is a station in the center of the city. Şehrin merkezinde bir istasyon var. This is the shortest way to the station. İstasyona giden en kısa yol bu. Please have my baggage brought to the station. Lütfen bavulumu istasyona getirtin. The Narita Express will take you directly to Tokyo Station in approximately 90 minutes. Narita Ekspresi sizi yaklaşık 90 dakika içinde doğrudan Tokyo İstasyonu'na götürecektir. It's too far to walk to the station, so let's take a bus. İstasyona yürümek için çok uzak, o yüzden otobüse binelim. He showed me the way to the station. O bana istasyona giden yolu gösterdi. I ran into an old friend of mine outside the station. İstasyonun dışında eski bir arkadaşıma rastladım. I am running to the station. İstasyona koşuyorum. This road will take you to the station. Bu yol seni istasyona götürecektir. My house is only five minutes' walk from the station. Benim evim istasyondan sadece beş dakikalık yürüyüş mesafesinde. The station is near the hotel. İstasyon otele yakındır. Tom ran all the way to the station so he wouldn't miss his train. Tom treni kaçırmamak için istasyona kadar koştu. If you could tell me when Tom will arrive, I'll go to the station and pick him up. Tom'un ne zaman geleceğini söylersen, istasyona gidip onu alırım. We ran on as far as the station. İstasyona kadar devam ettik. As soon as you leave the station, turn left. İstasyondan çıkar çıkmaz sola dön. She went to the station to see her teacher off. Öğretmenini uğurlamak için istasyona gitti. What station is it? Bu hangi istasyon? He arrived at the station at five. Saat beşte istasyona geldi. He made an effort to get to the station early. İstasyona erken varmak için çaba harcadı. Can you tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gideceğimi söyleyebilir misin? We arrived at the station at five. Saat beşte istasyona ulaştık. Were you able to make it to the station on time to catch the first train this morning? Bu sabah ilk trene yetişmek için istasyona zamanında gidebildin mi? Arriving at the station, he found his train gone. İstasyona vardığında trenin gittiğini gördü. We will get to Tokyo Station at noon. Öğlen Tokyo İstasyonu'na varırız. Could you tell me how to get to the nearest station? Bana en yakın istasyona nasıl gideceğimi söyler misin? I passed the city hall on my way to the station. İstasyona giderken belediye binasının önünden geçtim. What's the best way to get to the station? İstasyona gitmenin en iyi yolu nedir? Did she go to the station to see her teacher off? O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi? Where is the nearest station? En yakın istasyon nerede? Tom got off the train at the wrong station. Tom yanlış istasyonunda trenden indi. His office is convenient for the station. Ofisi istasyona çok yakın. Are you going to walk to the station? İstasyona kadar yürüyecek misin? She was kind enough to accompany me to the station. İstasyona kadar bana eşlik edecek kadar nazikti. It's about ten minutes to the station by bus. Otobüsle istasyon yaklaşık on dakika sürer. We hurried to the station only to miss the train. Aceleyle istasyona gittik ama treni kaçırdık. Could you tell me the way to the station, please? Bana istasyonun yolunu tarif edebilir misiniz lütfen? The school is farther than the station. Okul istasyondan daha uzakta. It is no more than a mile to the station. İstasyona bir milden fazla yok. He went as far as the station. O, istasyona kadar gitti. The fire station is next to the police station. Itfaiye istasyonu karakolun yanındadır. It is more than 3 kilometers to the station. İstasyona 3 kilometreden fazla var. It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station. İstasyona kolayca yürüyebilecekken taksiye binmek aptallık. By the time I got to the station, my train had already left. İstasyona ulaştığımda trenim çoktan ayrılmıştı. The Keisei Line Sky-Liner will take you from the airport to Ueno Station in 75 minutes. Keisei Line Sky-Liner sizi havaalanından Ueno İstasyonu'na 75 dakikada ulaştıracak. Tom picked Mary up at the station. Tom Mary'yi istasyondan aldı. He is walking towards the station. O, istasyona doğru yürüyor. It's an hour's walk to the station. İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde. He arrived at the station at five. Saat beşte istasyona vardı. The station is situated in between the two towns. İstasyon iki kasabanın arasında yer alıyor. It will take me 20 minutes to get to the station by taxi. Taksiyle istasyona gitmem 20 dakika sürer. I have been to the station to see my uncle off. Amcamı uğurlamak için istasyona gitmiştim. I caught a cab from the station to the hotel. İstasyondan otele bir taksi tuttum. Will I get to the station if I take this road? Bu yoldan gidersem, istasyona varır mıyım? Can you drop me off at the station? Beni istasyona bırakabilir misin? This road leads you to the station. Bu yol sizi istasyonuna götürür. It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car. İstasyondan amcamın evine arabayla gitmek sadece yaklaşık beş dakika sürdü. Do you want me to take you to the station? Seni istasyona bırakmamı ister misin? I reached the station at six. İstasyona altıda ulaştım. It takes 10 minutes to get to the station. İstasyona varmak 10 dakika sürer. Tom went to the station. Tom istasyona gitti. Opposite the station there's a bank. İstasyonun karşısında bir banka var. We have an apartment near the station. İstasyon yakınında bir dairemiz var. The train pulled into the station. Tren istasyona girdi. I called my mother up from the station. İstasyondan annemi aradım. How far is it to the station? İstasyon ne kadar uzakta? The office where my father works is near the station. Babamın çalıştığı ofis istasyona yakın. This is a very busy station. Burası çok yoğun bir istasyon. The station is near at hand. İstasyon çok yakında. She was kind enough to accompany me to the station. Bana istasyona kadar eşlik edecek kadar nazikti. We went to the station to see Tom off. Tom'u uğurlamak için istasyona gittik. As Tom and Mary approached the station, they saw their train pull out. Tom ve Mary istasyona yaklaşırken, onlar trenlerinin ayrıldığını gördü. No one went to the station to see Tom off when he left town. Tom şehirden ayrıldığında kimse onu uğurlamak için istasyona gitmedi. I went to the station to say good-bye to my friend. Arkadaşımı uğurlamak için istasyona gittim. They want to live close to the station. İstasyona yakın oturmak istiyorlar. Tom doesn't know exactly what time Mary's train pulled out of the station. Tom Mary'nin treninin istasyondan tam olarak saat kaçta hareket ettiğini bilmiyor. Arriving at the station, I found the train had already left. İstasyona vardığımda trenin çoktan gitmiş olduğunu gördüm. Could you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gidebileceğimi söyleyebilir misiniz? My school is near to the station. Okulum istasyona yakın. John ran to the station in order to catch the last train. John son treni yakalamak için istasyona koştu. Shall we walk to the station? İstasyona yürüyelim mi? I passed the city hall on my way to the station. İstasyona giderken belediye binasını geçtim. It's convenient living so close to the station. İstasyona bu kadar yakın yaşamak, rahat. The school is further away than the station. Okul istasyondan çok daha uzakta. Is her house anywhere near the station? Onun evi istasyona yakın bir yerde mi? He approached the station. İstasyona yaklaştı. Let's meet at Shibuya Station at six. Altıda Shibuya İstasyonu'nda buluşalım. The Soviet Union put a total of seven space stations in orbit between 1971 and 1982. Sovyetler Birliği 1971 ve 1982 arasında toplamda yörüngeye yedi tane uzay istasyonu yerleştirdi. I bought this book at the bookstore near the station. Bu kitabı istasyonun oradaki kitapçıdan aldım. I must go to the station at once. Hemen istasyona gitmeliyim. There are 20 stations along this route. Bu güzergahta 20 istasyon var. Do you think we'll make it to the station in time? İstasyona zamanında gideceğimizi düşünüyor musun? My apartment is located a five minute walk away from the station. Dairem istasyona beş dakikalık yürüme mesafesinde. I can beat you to the station. İstasyona senden önce varabilirim. It's more than three kilometers to the station. İstasyona üç kilometreden fazla var. The moment he arrived at the station, it began to rain. İstasyona vardığı anda yağmur yağmaya başladı. Whichever way you go, you can get to the station. Hangi yoldan gidersen git, istasyona ulaşabilirsin. Tom will pick me up at the station. Tom beni istasyondan alacak. How do I get to the station from here? Buradan istasyona nasıl gidebilirim? The station is near the hotel. İstasyon otele yakın. This bus will take you to the station. Bu otobüs sizi istasyona götürecek. The train left the station on time. Tren zamanında istasyondan ayrıldı. They hurried to the station. Onlar aceleyle tren istasyonuna gittiler. This train stops at all stations. Bu tren tüm istasyonlarda durur. Roughly how many minutes does it take to get to the station by taxi? Taksiyle istasyona gitmek kabaca kaç dakika sürer? His brother went to the station to see him off. Erkek kardeşi onu uğurlamak için istasyona gitti. I arrived at the station on time. İstasyona zamanında vardım. The station was deserted. İstasyon terk edildi. I live miles away from the nearest station. En yakın istasyondan millerce uzakta yaşıyorum. He went to the station to see his friend off. O, arkadaşını yolcu etmek için istasyona gitti. How long does it take to get to the station? İstasyona gitmek ne kadar sürer? Please tell me which bus to take to get to the station. Lütfen bana istasyona gitmek için hangi otobüse binmem gerektiğini söyleyin. My apartment is near the station. Benim dairem istasyona yakındır. He went as far as the station. İstasyona kadar gitti. I'll call you when I get to the station. İstasyona vardığımda seni arayacağım. The station is three miles away from here. İstasyon buradan üç mil uzaktadır. John is walking in the direction of the station. John istasyona doğru yürüyor. No sooner had we reached the station than it began to rain. İstasyona varır varmaz yağmur yağmaya başladı. I have been to the station to see him off. Onu uğurlamak için istasyondaydım. I walked the whole way to the station. İstasyona kadar bütün yolu yürüdüm. Is there a bank near the station? İstasyonun yakınında bir banka var mı? I will pick him up at the station. Onu istasyondan alacağım. Dan parked the rental car near the police station. Dan kiralık arabayı polis istasyonunun yanına park etti. She got to the station at seven. O, saat yedide istasyona vardı. The station is about three miles from here. İstasyon buradan yaklaşık üç mil. We ran on as far as the station. İstasyona kadar aralıksız koştuk. Can you give me a ride to the station? Beni istasyona götürebilir misiniz? I called my mother up from the station. Ben istasyondan annemi aradım. Is there a bank near the station? İstasyonun yakınında banka var mı? That station will be retired as of tomorrow. O istasyon yarından itibaren emekli olacak. Is this the right way to Yokohama Station? Yokohama İstasyonu'na giden doğru yol bu mu? In the Babylon 5 space station, G'Kar is a Narn ambassador. Babylon 5 uzay istasyonunda, G'Kar bir Narn elçisidir. The shop is just in front of the station. Dükkan tam istasyonun önünde. We must hurry if we want to arrive at the station on time. Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz. This station plays good music. Bu istasyon iyi müzik çalıyor. The station is a ten minute drive from here. İstasyon buradan arabayla on dakika uzaklıkta. It takes us thirty minutes to walk from here to the station. Buradan istasyona yürümek otuz dakikamızı alıyor. Tom called Mary and had her pick him up at the station. Tom Mary'i aradı ve onu istasyondan almasını istedi. The station is three miles from here. İstasyon buradan üç mil uzakta. A lot of bicycles are illegally parked in front of the station. İstasyonun önünde çok sayıda bisiklet kanuna aykırı şekilde park edilmiş durumda. Tom got lost in the Shinjuku station. Tom, Shinjuku istasyonunda kayboldu. Our school is near the station. Okulumuz istasyona yakın. You will miss the train, unless you start for the station at once. Hemen istasyona doğru yola çıkmazsan treni kaçıracaksın. Do you want to go to the station with me? Benimle istasyona gelmek ister misin? Mary's husband picked her up at the station. Mary'nin kocası onu istasyondan aldı. Will you tell me the way to the station? İstasyona nasıl gideceğimi söyler misiniz? Can you give me a lift to the station? Beni istasyona bırakabilir misiniz? My house is situated near the station. Evim istasyonun yakınında yer almaktadır. The station is near at hand. İstasyon yakın. Tom left his work half done so he could get to the station in time. Tom istasyona zamanında gidebilmek için işini yarım bıraktı. I thought Tom might be waiting for us in front of the station. Tom'un bizi istasyonun önünde bekleyebileceğini düşündüm. Please show me the way to the station. Lütfen bana istasyonun yolunu gösterin. Where is the station? İstasyon nerede? Can you give me a ride to the station? Beni istasyona bırakabilir misiniz? She takes a taxi from the station to her house. İstasyondan evine kadar bir taksiye biner. Do you think we'll make it to the station in time? Sence istasyona zamanında varabilecek miyiz? The station is a ten minute drive from here. İstasyon buradan arabayla on dakika. My house is ten minutes' walk from the station. Evim istasyondan on dakikalık yürüyüş mesafesindedir. My home is close to the station. Evim istasyona yakın. He was kind enough to show me the way to the station. Bana istasyonun yolunu gösterecek kadar nazikti. Where is the South Station? Güney İstasyonu nerede? Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. İstasyona geri dönüş yolunun uzun olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı. The train had already left when I got to the station. Ben istasyona vardığımda tren çoktan gitmişti. The train arrived at Osaka station. Tren Osaka istasyonuna vardı. Excuse me, but could you tell me the way to the station? Afedersiniz, ama bana istasyonun yolunu gösterebilir misiniz? Can you pick me up at the station? Beni istasyondan alabilir misiniz? Will you give me a lift to the station? Beni istasyona kadar bırakır mısın? When he reached the station, the train had already left almost half an hour before. O, istasyona vardığında tren neredeyse yarım saat önce kalkmıştı. What time will you get to the station? Saat kaçta istasyona gideceksin? As there was no bus service, we had to walk all the way to the station. Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık. The office where my father works is near the station. Babamın çalıştığı yer istasyonun yakınındadır. No one went to the station to see him off when he left for Tokyo. O, Tokyo'ya giderken hiç kimse onu uğurlamak için istasyona gitmedi. Do you think we'll get to the station in time? Sence istasyona zamanında varabilecek miyiz? He arrived at the station out of breath. İstasyona nefes nefese geldi. I'm on my way to the station. İstasyona gidiyorum. Could you give me a ride to the station? Beni istasyona bırakabilir misiniz? Get off at Himeji Station. Himeji İstasyonu'nda inin. Why on earth did you take him to the station? Neden onu istasyona götürdün? The station is three miles from here. İstasyon, buradan 3 mil uzakta. Can you tell me the way to the station? Bana istasyona giden yolu söyleyebilir misin? I live miles away from the nearest station. En yakın istasyondan kilometrelerce uzakta yaşıyorum. I picked Tom up at the station. Ben Tom'u istasyondan aldım. How many minutes does it take to get to the JR station on foot? JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer? Could you please tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gideceğimi lütfen bana söyleyebilir misiniz? The station is 2 kilometers from my house. İstasyon evimden 2 kilometre uzaklıkta. Tom dropped us off in front of the station. Tom bizi istasyonun önünde indirdi. Arriving at the station, I found my train gone. İstasyona vardığımda trenin gittiğini gördüm. I will have my sister pick you up at the station. Sizi istasyondan kız kardeşime aldıracağım. He made an effort to get to the station early. İstasyona erken gitmek için çaba sarf etti. Can you give me a lift to the station? Beni istasyona götürür müsünüz? Tokyo Station is the third stop. Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır. How far is it from here to that station? Buradan o istasyona ne kadar var? Buses run between the station and the airport. İstasyon ve havaalanı arasında otobüsler çalışıyor. Will you tell me the way to the station? İstasyonun yolunu tarif eder misiniz? I have just been to Ueno station to meet Kenji. Kenji ile buluşmak için az önce Ueno istasyonundaydım. The train had already left by the time I got to the station. Ben istasyona varmadan önce tren zaten gitmişti. Tom got to the station too late, so he missed the train. Tom istasyona çok geç gitti, bu yüzden treni kaçırdı. The school is further away than the station. Okul istasyondan daha uzakta. When they got to the station, the train had already left. İstasyona vardıklarında tren çoktan gitmişti. The train will pass Motomachi Station. Tren Motomachi İstasyonu'ndan geçecek. His brother went to the station to see him off. Kardeşi onu uğurlamak için istasyona gitti. I got off at the wrong station. Yanlış istasyonda indim. Could you tell me how to get to Osaka station? Osaka istasyonuna nasıl gideceğimi söyleyebilir misiniz? Please show me the way to the station. Lütfen bana istasyona giden yolu gösterin. We ask that you don't smoke in the station. Sizden tren istasyonunda sigara içmemenizi rica ediyoruz. I was walking to the station then. O zaman istasyona doğru yürüyordum. This road leads you to the station. Bu yol sizi istasyona götürüyor. Can you tell me the way to the station? İstasyona giden yolu söyleyebilir misiniz? Either way will lead you to the station. Her iki yol da sizi istasyona götürecektir. We will probably arrive at Tokyo station at noon. Muhtemelen öğlen Tokyo istasyonuna varacağız. Tom bought a weekly magazine at the station. Tom istasyondan haftalık bir dergi aldı. It's possible we'll arrive at the Tokyo station around noon. Öğle saatlerinde Tokyo istasyonuna varmamız mümkün. We went to the station to see her off. Onu uğurlamak için istasyona gittik. The station is to the west of the hotel. İstasyon otelin batısına doğru. Let's meet in front of the station. İstasyonun önünde buluşalım. He ran to the station and caught the train. İstasyona koştu ve trene yetişti. The train had already left when they got to the station. İstasyona vardıklarında tren çoktan kalkmıştı. I can get to the station before you. Sizden önce istasyonda olabilirim. You will find your bicycle somewhere in the neighborhood of the station. Sen bisikletini istasyonun çevresinde bir yerde bulacaksın. Our train had already pulled out when we arrived at the station. İstasyona geldiğimizde trenimiz çoktan yola çıkmıştı. Take him to the station. Onu istasyona götür. This road will lead you to the station. Bu yol seni istasyona götürecek. He led us to the station. O bizi istasyona götürdü. I'll drop you off at the station. Seni arabayla İstasyona bırakacağım. Ueno is the station after next. Ueno bir sonraki istasyondur. He approached the station. O, istasyona yaklaştı. Every morning I set my watch by the station clock. Saatimi her sabah istasyon saatine göre ayarlarım. The station is about three miles from here. İstasyon buradan yaklaşık üç mil uzakta. The sky had become threatening before I got to the station. Hava ben istasyona varmadan bozmuştu. John is walking in the direction of the station. John, istasyon istikametinde yürüyor. I picked Tom up at the station. Tom'u istasyondan aldım. It took five minutes to get to the station. İstasyona varmam beş dakika sürdü. It'll take about thirty minutes to get to the station by taxi. Taksiyle istasyona gitmek yaklaşık otuz dakika sürer. There's a bank in front of the station. İstasyonun önünde bir banka var. Take Tom to the station. Tom'u istasyona götür. A lot of bicycles are illegally parked in front of the station. Birçok bisiklet istasyonun önünde yasa dışı olarak park edilmektedir. The hotel which I am staying at is near the station. Kaldığım otel istasyonun yakınındadır. Do you know how far it is from the station to city hall? İstasyonla belediye binası arası ne kadar uzak biliyor musun? By the time I got to the station, my train had already left. İstasyona vardığımda trenim çoktan kalkmıştı. Could you tell me how to get to Osaka station? Osaka istasyonuna nasıl gideceğimi bana söyler misiniz? How long does it take from here to the station? Buradan istasyona ne kadar sürer? Excuse me, what is the shortest way to go to the station? Affedersiniz, istasyona gitmenin en kısa yolu nedir? My house is within easy reach of the station. Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde. I have been to the station to see my friend off. Arkadaşımı uğurlamak için istasyondaydım. The station is a little way off. İstasyon biraz uzakta. How can I get to the station? İstasyona nasıl gidebilirim? I will go along with you as far as the station. İstasyona kadar sizinle geleceğim. This road will lead you to the station and the city center. Bu yol sizi istasyona ve şehir merkezine götürecektir. She asked me to pick her up at the station. Onu istasyondan almamı istedi. I'm sorry to trouble you, but could you tell me the way to the station? Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bana istasyona giden yolu tarif edebilir misiniz? We arrived at the station at five. Biz beşte istasyona vardık. Would you like to walk to the station with me? Benimle istasyona yürümek ister misin? When he got to the station, the train had already left. O, istasyona vardığında, tren çoktan gitmişti. I will have my sister pick you up at the station. Kız kardeşime söylerim seni istasyondan alır. Either way will lead you to the station. Her iki yol da seni istasyona götürecektir. If you follow this street, you will get to the station. Bu caddeyi izlersen, istasyona gidersin. How far is it to the station? İstasyona ne kadar uzakta? Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations. Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz. Tom picked Mary up at the station. Tom, Mary'yi istasyondan aldı. The station isn't far from here. İstasyon buradan uzakta değil. I agreed to meet Tom in front of the station. Tom'la istasyonun önünde buluşmayı kabul ettim. He must go and get his father from the station. Gidip babasını istasyondan almalı. He was kind enough to show me the way to the station. Bana istasyona giden yolu gösterecek kadar nazikti. The sky had become threatening before I got to the station. İstasyona varmadan önce, gökyüzü bulutlarla kaplanmıştı. Is her house anywhere near the station? Evi istasyona yakın bir yerde mi? I really appreciate your offer to drive me to the station. Beni istasyona götürme teklifiniz için gerçekten minnettarım. He took a taxi to the station. O, istasyona gitmek için bir taksiye bindi. The train was just on the point of starting when I got to the station. İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi. He runs to the station every morning. Her sabah istasyona koşuyor. How long will it take me to walk to the station? İstasyona kadar yürümem ne kadar sürecek? The school is located within five minutes' walk of the station. Okul istasyona beş dakikalık yürüyüş mesafesinde yer almaktadır. I managed to get to the station on time. İstasyona zamanında varmayı başardım. I'm arriving at the station around one thirty-five. Bir otuz beş sularında istasyona varıyorum. Is this the street leading to the station? Burası istasyona giden cadde mi? I will go along with you as far as the station. İstasyona kadar sana eşlik edeceğim. Where's the station? İstasyon nerede? Walking from the station to the house takes only five minutes. İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika. I'm looking for an apartment within a five-minute walk from the station. İstasyona beş dakikalık yürüme mesafesinde bir daire arıyorum. Whichever way you may take, you can get to the station. Hangi yoldan giderseniz gidin, istasyona varabilirsiniz. He changed trains at Sendai Station. Sendai istasyonunda trenleri değişti. We got to the station at six. İstasyona altıda vardık. The bus runs between the school and the station. Otobüs, okul ve istasyon arasında çalışır. Please be so kind as to show me the way to the station. Lütfen bana istasyonun yolunu gösterme nezaketinde bulunun. How long does it take from here to Tokyo Station by car? Buradan Tokyo İstasyonu'na arabayla gitmek ne kadar sürer? Tokyo Station is usually very busy. Tokyo İstasyonu genelde çok meşguldür. A dozen people gathered opposite the station. İstasyonun karşısında bir düzine insan toplandı. Can you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gideceğimi bana söyleyebilir misin? I thought Tom might be waiting for us in front of the station. Tom'un istasyonun önünde bizi bekleyebileceğini düşündüm. On my arrival at the station, I will call you. İstasyona vardığımda seni arayacağım. The station is far from here. İstasyon buradan uzaktır. The station is between those two cities. İstasyon bu iki şehir arasında. He arrived late at the station. İstasyona geç geldi. The bus runs between the school and the station. Otobüs, okul ile istasyon arasında çalışıyor. We braved the elements to walk to the station. İstasyona yürümek için kötü havada dışarıda bulunduk. This is a very busy station. Bu çok yoğun bir istasyon. I'm heading to the station to catch a train. Trene yetişmek için istasyona gidiyorum. On my arrival at the station, I will call you. İstasyona vardığımda, seni ararım. What's the name of that station? O istasyonun adı ne? Tom got off at the wrong station. Tom yanlış istasyonda indi. I rode with her as far as the station. İstasyona kadar onunla gittim. The moment he arrived at the station, it began to rain. O, istasyona vardığı anda yağmur yağmaya başladı. The station is nearby. İstasyon yakındır. He hurried to the station so he wouldn't miss the train. Treni kaçırmamak için aceleyle istasyona gitti. She got to the station at seven. Yedide istasyona vardı. I have been to the station to see him off. Onu uğurlamak için istasyona gitmiştim. Could you tell me how to get to the nearest station? En yakın istasyona nasıl gidildiğini söyleyebilir misiniz? Tom took a taxi to the station. Tom istasyona giderken bir taksi tuttu. The station is two miles away. İstasyon iki mil uzaklıkta. There is a post office in front of the station. İstasyonun önünde bir postane bulunuyor. The station is nearby. İstasyon yakında. Could you tell me the way to the station? Bana istasyona giden yolu söyler misiniz? Tom walked Mary to the bus station. Tom Mary ile otobüs istasyonuna doğru yürüdü. It's too far to walk to the station, so let's take a bus. İstasyon yürümek için çok uzak, bu nedenle bir otobüse binelim. I don't feel up to running to the station. İstasyona koşacak halim yok. I have been to the station. İstasyona gitmiştim. I had to run to the station. Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım. Our school is further away than the station. Okulumuz istasyondan daha uzakta. It's two miles from here to the station. Buradan istasyona iki mildir. The station is in the center of the city. İstasyon şehrin merkezinde. The train had already started when I got to the station. Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti. Tom arrived late at the station. Tom istasyona geç geldi. At what time should we go to the station? Saat kaçta istasyona gitmemiz gerekir? I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station. İstasyona giden bütün yolu koşarak 8 trenini yakalayabildim. He will come to the station by bus. İstasyona otobüsle gelecek. I was walking to the station then. O zaman istasyona yürüyordum. The train left the station on time. Tren istasyondan tam zamanında ayrıldı. We will get to Tokyo Station at noon. Öğleyin Tokyo İstasyonu'na varacağız. I have been to the station. Ben istasyona gittim. Is this the right way to the station? İstasyona gitmek için doğru yol bu mu? No, that's not the station. Hayır, orası istasyon değil. I'll accompany you to the station. İstasyona kadar size eşlik edeceğim. Our school is further away than the station. Okulumuz istasyondan daha uzaktır. Ueno is the station after next. Ueno bir sonraki istasyon. Is this the right way to the station? Bu, istasyona giden doğru yol mu? We reached the station on time. Biz istasyona zamanında vardık. Let me give you a lift as far as the station. Seni istasyona kadar götüreyim. It only takes about fifteen minutes to walk to the station from here. Buradan istasyona yürümek sadece on beş dakika sürer. The train had already left when they got to the station. Onlar istasyona vardığında tren zaten gitmişti. Will you tell me the way to the station? İstasyona giden yolu tarif eder misiniz? Tom went as far as the station by himself. Tom istasyona kadar kendi başına gitti. You'll find the way all right once you get to the station. İstasyona vardığında yolu bulacaksın. Could you tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gideceğimi bana söyler misiniz? Tom was walking towards the station when I saw him. Tom onu gördüğümde istasyona doğru yürüyordu. Could you tell me the way to the station, please? Bana istasyona giden yolu tarif eder misiniz, lütfen? If you could tell me when Tom will arrive, I'll go to the station and pick him up. Bana Tom'un ne zaman geleceğini söyleyebilirsen, istasyona gideceğim ve onu alacağım. Tom asked someone he met on the street how to get to the station. Tom sokakta tanıştığı birine istasyona nasıl gideceğini sordu. Where is Hakata station located? Hakata istasyonu nerede? Please drop me off at the station. Beni arabayla istasyona bırak. Our college is far from the station. Bizim üniversite istasyondan uzaktır. I arrived at the station on time. Ben zamanında istasyona vardım. Go straight, and you will find the station. Dümdüz git, istasyonu bulacaksın. There is a fountain in front of the station. İstasyonun önünde bir çeşme var. Buses run between the station and the airport. İstasyon ve havaalanı arasında otobüsler çalışır. She hurried to the station so as not to miss the train. Treni kaçırmamak için aceleyle istasyona gitti. He changed trains at Sendai Station. Sendai İstasyonu'nda tren değiştirdi. As a result of a traffic jam, he wasn't able to see her off at the station. Trafik sıkışıklığı yüzünden onu istasyondan uğurlayamadı. The station is 100 meters away. İstasyon 100 metre uzakta. We braved the elements to walk to the station. İstasyona kadar yürümek için her şeye göğüs gerdik. The train already left the station. Tren çoktan istasyondan ayrıldı. Our school is near the station. Okulumuz istasyona yakındır. The bus will arrive at the station in fifteen minutes. Otobüs on beş dakika içinde istasyona varacak. Could you please tell me how to get to the station? İstasyona nasıl gidebileceğimi söyleyebilir misiniz, lütfen? The train is leaving the station. Tren istasyondan ayrılıyor. He hurried to the station so he wouldn't miss the train. O, treni kaçırmamak için aceleyle istasyona gitti. Please make sure you get to the station on time. Lütfen istasyona zamanında vardığınızdan emin olun. Tom got to the station in time to catch the train he wanted to catch. Tom yakalamak istediği trene yetişmek için tam zamanında istasyona vardı. I had to run to the station. İstasyona kadar koşmak zorunda kaldım. It's a ten minute walk to the station. İstasyon on dakikalık yürüyüş mesafesinde. Tom picked me up at the station. Tom beni istasyondan aldı. Will this road take me to the station? Bu yol beni istasyona götürecek mi? The train has already left the station. Tren çoktan istasyondan ayrıldı. Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. İstasyona kadar uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı. I got to the station this morning. Bu sabah istasyona vardım. It's a ten minute walk to the station. İstasyona yürüyerek on dakika. Take her to the station. Onu istasyona götür. This train stops at all stations. Bu tren her istasyonda durur. No one went to the station to see him off when he left for Tokyo. Tokyo'ya gitmek üzere yola çıktığında kimse onu uğurlamak için istasyona gitmedi. The train stops at every station. Tren, her istasyonda duruyor. He arrived at the station. İstasyona vardı. Show More (889)
2	station	karakol	n.
	I'm on my way to meet Tom at the station right now. Tom'la karakolda buluşmaya gidiyorum. You shamed me at the station. Karakolda beni utandırdın. When Tom met Mary at the station, he asked her how her vacation had been. Tom karakolda Mary ile karşılaştığında ona tatilinin nasıl geçtiğini sordu. He went to the station to see his friend off. Arkadaşını uğurlamak için karakola gitti. Why on earth did you take him to the station? Neden onu karakola götürdün? I'm going to the station. Karakola gidiyorum. Dan agreed to talk to Detective Matt Brown at the station. Dan karakolda Dedektif Matt Brown'la konuşmayı kabul etti. Detective Dan Anderson took Linda to the station for further questioning. Dedektif Dan Anderson daha fazla sorgulama için Linda'yı karakola götürdü. Let's meet in front of the station. Karakolun önünde buluşalım. Where's the station? Karakol nerede? Sami drove Layla to the station. Sami, Layla'yı karakola götürdü. Why did Tom go to the station? Tom neden karakola gitmiş? Take him to the station. Onu karakola götürün. Detective Dan Anderson took Linda to the station for further questioning. Dedektif Dan Anderson Linda'yı sorgulama için karakola götürdü. Can you drive me to the station? Beni karakola götürebilir misin? Take her to the station. Onu karakola götürün. Take Tom to the station. Tom'u karakola götür. Tell Tom to meet us at the station. Tom'a bizimle karakolda buluşmasını söyle. Mary's husband picked her up at the station. Mary'nin kocası onu karakoldan aldı. Show More (16)
3	station	durak	n.
	The next station is Brussels and the last station is Copenhagen. Bir sonraki durak Brüksel, son durak ise Kopenhag. The next station is Brussels and the last station is Copenhagen. Bir sonraki durak Brüksel, son durak ise Kopenhag'dır. Why are there no taxis at the station today? Bugün durakta neden hiç taksi yok? As I reached the station, I got off the bus. Durağa vardığımda, otobüsten indim. We'll change trains at the next station. Bir sonraki durakta aktarma yaparız. He got off at the next station. Bir sonraki durakta indi. He stood on the platform in the underground station. Metro durağında ayakta bekliyordu. As I reached the station, I got off the bus. Durağa varınca otobüsten indim. This is the right station. Doğru durak burası. Why are there no taxis at the station today? Bugün durakta neden taksi yok? I get off at the next station. Bir sonraki durakta ineceğim. The restaurant was far from the station. Lokanta duraktan uzaktı. Why are there no taxis at the station today? Neden bugün durakta taksi yok? This bus goes to the Matsuyama station, right? Bu otobüs Matsuyama durağına gidiyor, değil mi? Change trains at the next station. Sonraki durakta aktarma yap. Show More (12)
4	station	kanal	n.
	Let's listen to the news on the national TV station. Ulusal televizyon kanalındaki haberleri dinleyelim. Dan mailed Linda's scandalous pictures to a local TV station. Dan, Linda'nın skandal fotoğraflarını yerel bir televizyon kanalına postaladı. Newspapers and television stations around the world told the story of Koko and her kitten. Dünyanın dört bir yanındaki gazeteler ve televizyon kanalları Koko ve yavru kedisinin hikayesini anlattı. This is the TV station where my uncle works as an announcer. Burası amcamın spiker olarak çalıştığı televizyon kanalı. He took the video to a local TV station. Bir yerel televizyon kanalı için video çekti. That TV station broadcasts only movies. O televizyon kanalı sadece film yayınlıyor. That TV station is on the air 24 hours a day. O televizyon kanalı 24 saat yayın yapıyor. This city has a big TV station. Bu şehirde büyük bir televizyon kanalı var. Our local TV station does a pretty good job of covering local news. Yerel televizyon kanalımız yerel haberleri oldukça iyi veriyor. My work at the TV station is handling letters written in by viewers. TV kanalındaki işim izleyicilerin yazdığı mektuplarla ilgilenmek. He took the video to a local TV station. Videoyu yerel bir televizyon kanalına götürdü. Tom changed the station hoping to find something relaxing. Tom rahatlatıcı bir şeyler bulma umuduyla kanalı değiştirdi. Tom changed the station to CNN. Tom kanalı CNN'e çevirdi. Show More (10)
5	station	görevlendirmek	v.
	My grandpa was stationed in Germany during the Cold War. Büyükbabam Soğuk Savaş sırasında Almanya'da görevlendirilmiş. An armed guard was stationed at the entrance. Girişe silahlı bir muhafız görevlendirilmişti. He is a military policeman stationed in Texas. Teksas'ta görev yapan bir askeri polis. Tom was stationed for a year in Germany. Tom bir yıl Almanya'da görev yaptı. Show More (1)
6	station	terminal	n.
	Let's meet at the bus station at eight in the morning. Sabah sekizde otobüs terminalinde buluşalım. The man decided to wait at the station until his wife came. Adam, karısı gelene kadar terminalde beklemeye karar verdi. Why did Jane go to the station? Jane neden terminale gitti? Show More (0)
7	station	konum	n.
	Ruby thinks her classmates are below her station. Ruby sınıf arkadaşlarını kendi konumunun altında görüyor. A man should not be judged by his station in life. Bir insan hayattaki konumuna göre değerlendirilmemelidir. Show More (-1)
8	station	otogar	n.
	Where's the bus station? Otogar nerede? He arrived late at the station. Otogara geç geldi. Show More (-1)
9	station	mevki	n.
	A man should not be judged by his station in life. Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır. Tom married above his station. Tom mevkisinin üstünde biriyle evlendi. Show More (-1)
10	station	makam	n.
	Boss got upset when she left her station. Patron makamından ayrıldığında çok üzüldü. Show More (-2)
11	station	büyük çiftlik	n.
	There are a few sheep stations on sale. Satışta olan birkaç tane büyük koyun çiftliği var. Show More (-2)
12	station	görev	n.
	Wyatt departed for his station overseas. Wyatt denizaşırı görevine gitmek üzere yola çıktı. Show More (-2)
13	station	merkez	n.
	The Council reportedly rejected the vote in some polling stations. Konseyin bazı seçim merkezlerinde oylamayı reddettiği bildirildi. Show More (-2)
14	station	santral	n.
	The fact is that all these nuclear power stations are veritable time bombs. Gerçek şu ki, tüm bu nükleer güç santralleri gerçek birer saatli bombadır. Show More (-2)