| 1 |
strangely |
tuhaf |
adv. |
|
- Strangely enough, the amendments give cross-border problems more attention than is their due.
- Tuhaf bir şekilde, değişiklikler sınır ötesi sorunlara hak ettiklerinden daha fazla önem vermektedir.
- There, our conventional perspectives of space and time strangely change.
- Orada, uzay ve zamana dair geleneksel bakış açılarımız tuhaf bir şekilde değişiyor.
- Tom has been acting strangely lately.
- Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.
- Tom started to behave strangely.
- Tom tuhaf bir biçimde davranmaya başladı.
- Tom behaved strangely.
- Tom tuhaf davranıyordu.
- He has been acting strangely lately.
- Son zamanlarda tuhaf davranıyor.
- Tom started acting strangely.
- Tom tuhaf davranmaya başladı.
- Jim acted very strangely all day.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.
Show More (5)
|
| 2 |
strangely |
garip biçimde |
adv. |
|
- He has started acting strangely.
- Garip biçimde davranmaya başladı.
- Sometimes he acts quite strangely.
- Bazen o oldukça garip biçimde davranır.
- Tom speaks strangely.
- Tom garip biçimde konuşuyor.
- It's strangely quiet here.
- Burası garip biçimde sessiz.
- The car has been acting strangely.
- Araba garip biçimde hareket ediyor.
- The cat has started acting strangely.
- Kedi garip biçimde davranmaya başladı.
Show More (3)
|
| 3 |
strangely |
tuhaf tuhaf |
adv. |
|
- You are looking at me strangely.
- Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
Show More (-2)
|
| 4 |
strangely |
tuhaf biçimde |
adv. |
|
- She has started acting strangely.
- O tuhaf biçimde davranmaya başladı.
Show More (-2)
|
