1 |
stuck |
takılmış |
adj. |
|
- I got stuck on the linear equation in the second question.
- İkinci sorudaki doğrusal denklemde takılıp kaldım.
- His eyes got stuck on the canvas on the wall.
- Onun gözleri duvardaki tuvale takıldı.
- I'm stuck in a traffic jam.
- Trafik sıkışıklığına takıldım.
- Like a thorn stuck in your throat.
- Boğazına takılan bir diken gibi.
- Did you get stuck in traffic?
- Trafiğe mi takıldın?
- I got a fish bone stuck in my throat.
- Boğazıma bir balık kılçığı takıldı.
- Tom is stuck in a traffic jam.
- Tom trafik sıkışıklığına takıldı.
- I got stuck in a traffic jam.
- Trafik sıkışıklığına takıldım.
- I have a fish bone stuck in my throat.
- Boğazıma bir balık kılçığı takıldı.
- She got a piece of bread stuck in her throat.
- Boğazına bir parça ekmek takıldı.
- I got stuck in heavy traffic on the expressway.
- Otobanda yoğun trafiğe takıldım.
- His eyes got stuck on the canvas on the wall.
- Gözleri duvardaki tuvale takıldı.
- I think we'll make it in time if we don't get stuck in a traffic jam.
- Eğer trafik sıkışıklığına takılmazsak zamanında varacağımızı düşünüyorum.
- I want to try and get a fish bone stuck in my throat.
- Boğazımda takılmış bir balık kılçığını çıkarmayı denemek istiyorum.
- I've had this stuck in my head all day.
- Bu bütün gün kafama takıldı.
- A bone stuck in my throat.
- Boğazıma bir kemik takıldı.
- They were stuck for hours in a traffic jam.
- Bir trafik sıkışıklığında saatlerce takıldılar.
- The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours.
- Tamircinin öğlen on ikide gelmesi gerekiyordu, ancak birkaç saat trafik sıkışıklığına takıldı.
- The camera drone I ordered from China got stuck in customs.
- Çin'den sipariş ettiğim kameralı drone gümrükte takıldı.
- The camera drone I ordered from China got stuck in customs.
- Çin'den sipariş ettiğim kameralı dron gümrüğe takıldı.
- Bill seems to be stuck on Mary.
- Bill Mary'ye takılmış gibi görünüyor.
Show More (18)
|
2 |
stuck |
mahsur |
adj. |
|
- We were stuck on the island because of the storm.
- Fırtına yüzünden adada mahsur kaldık.
- Tom called the fire brigade when his kitten got stuck up a tree.
- Tom, yavru kedisi ağaçta mahsur kalınca itfaiyeyi aradı.
- My cat got stuck up a tree.
- Kedim ağaçta mahsur kaldı.
- I'm stuck here in Boston because of the storm.
- Fırtına yüzünden Boston'da mahsur kaldım.
- I'm stuck here in Boston because of the storm.
- Fırtınadan dolayı Boston'da burada mahsur kaldım.
Show More (2)
|
3 |
stuck |
çıkmazda |
adj. |
|
- Now I'm stuck with a kid.
- Şimdi bir de çocuk çıktı başıma.
- Are you telling me I'm stuck here with you?
- Burada seninle çıkmazda olduğumu mu söylüyorsun?
Show More (-1)
|
4 |
stuck |
sıkışma |
adj. |
|
- The cassette was stuck in the old VCR.
- Kaset eski VCR'da sıkışmıştı.
Show More (-2)
|