1 |
stunning |
çarpıcı |
adj. |
|
- This is a stunning rebuff to the Commission.
- Bu Komisyon'a karşı çarpıcı bir cevaptır.
- This is a stunning rebuff to the Commission.
- Bu Komisyona verilen çarpıcı bir cevaptır.
- The results were stunning.
- Sonuçlar çarpıcıydı.
- Alice has stunning legs.
- Alice'in çarpıcı bacakları var.
- He made a stunning revelation.
- Çarpıcı bir açıklamada bulundu.
- This is stunning news.
- Bu, çarpıcı bir haber.
- The building is absolutely stunning.
- Bina kesinlikle çarpıcı.
- Isn't it stunning?
- Çarpıcı değil mi?
- The choreographer created a stunning dance routine.
- Koreograf çarpıcı bir dans rutini yarattı.
Show More (6)
|
2 |
stunning |
büyüleyici |
adj. |
|
- You really do look stunning.
- Gerçekten büyüleyici görünüyorsun.
- Mary looks stunning.
- Mary büyüleyici görünüyor.
- You look stunning.
- Büyüleyici görünüyorsun.
- Mary looks absolutely stunning.
- Mary kesinlikle büyüleyici görünüyor.
Show More (1)
|
3 |
stunning |
baş döndürücü |
adj. |
|
- She looked so stunning that I fell for her at first sight.
- O kadar baş döndürücü görünüyordu ki ilk görüşte ona aşık oldum.
Show More (-2)
|
4 |
stunning |
hayret verici |
adj. |
|
- I have stunning news for you; he resigned!
- Size hayret verici haberlerim var; adam istifa etti!
Show More (-2)
|
5 |
stunning |
çekici |
adj. |
|
- You really do look stunning.
- Gerçekten çekici görünüyorsun.
Show More (-2)
|