| 1 |
supposedly |
sözde |
adv. |
|
- It is completely unacceptable to torture animals in order to, supposedly, improve ourselves.
- Sözde kendimizi geliştirmek için hayvanlara işkence etmek tamamen kabul edilemez.
- Everyone was supposedly pleased about it but, in reality, we have made little progress.
- Sözde herkes bu durumdan memnundu ama gerçekte çok az ilerleme kaydettik.
- That was corrected, because supposedly it was just a typing mistake.
- Bu düzeltildi, çünkü sözde sadece bir yazım hatasıydı.
- There is no sense in Parliament presenting a report on supposedly well-founded statistical data.
- Parlamentonun sözde sağlam temellere dayanan istatistiki verilere dayanan bir rapor sunmasının hiçbir anlamı yoktur.
- Hardly the real reform everyone supposedly wanted.
- Herkesin sözde istediği gerçek reform bu değil.
- Mary was supposedly on business in Boston, but Tom claimed to have seen her in New York last night.
- Mary sözde Boston'da işteydi ama Tom onu dün gece New York'ta gördüğünü iddia etti.
- Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday.
- Sözde durgunluk içinde olmamıza rağmen, insanlar bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda yurtdışına seyahat ediyor.
- This is supposedly research which my secretary did.
- Bu, sekreterimin yaptığı sözde bir araştırma.
- Tom is supposedly very wealthy.
- Tom sözde çok zengin.
- Tom is supposedly healthy.
- Tom sözde sağlıklı.
- According to the fortune teller, I was supposedly a prince in another life.
- Falcıya göre, sözde başka bir hayatta bir prensmişim.
- This is supposedly research which my secretary did.
- Bu sözde araştırmayı sekreterim yapmıştır.
- Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday.
- Sözde bir durgunluk içinde olmamıza rağmen bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda insan yurt dışında seyahat ediyor.
- Tom is supposedly cleaning his bedroom.
- Tom sözde yatak odasını temizliyor.
Show More (11)
|
| 2 |
supposedly |
güya |
adv. |
|
- They supposedly have reached a deal.
- Güya bir anlaşmaya varmışlar.
- Supposedly, his father once betrayed China.
- Güya babası bir keresinde Çin'e ihanet etmiş.
Show More (-1)
|
| 3 |
supposedly |
sözüm ona |
adv. |
|
- This is supposedly the last summit of the year on enlargement.
- Bu, sözüm ona genişleme konusunda yılın son zirvesi.
Show More (-2)
|
| 4 |
supposedly |
iddia edildiğine göre |
adv. |
|
- Supposedly, his father once betrayed China.
- İddia edildiğine göre, bir zamanlar babası Çin'e ihanet etti.
Show More (-2)
|
| 5 |
supposedly |
söylendiğine göre |
adv. |
|
- Supposedly, one in ten Europeans are conceived in an IKEA bed.
- Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır.
Show More (-2)
|
