|
- Allow me to add that Swedish mountain regions too have been presented in Parliament in recent times.
- İsveç'in dağlık bölgelerinin de son zamanlarda Parlamento'ya sunulduğunu eklememe izin verin.
- One of the foremost aims of the Swedish Presidency is enlargement.
- İsveç Dönem Başkanlığının en önemli amaçlarından biri genişlemedir.
- The Swedish Presidency raised the important issue for Europe of our demography.
- İsveç Dönem Başkanlığı, Avrupa için önemli bir konu olan demografimizi gündeme getirdi.
- Swedish alcohol policy differs from that of many other EU Member States.
- İsveç'in alkol politikası diğer pek çok AB Üye Devletinden farklıdır.
- If Swedish opinion polls are to be believed, there is an incredible amount of support regarding this issue.
- İsveç kamuoyu yoklamalarına inanılacak olursa bu konuda inanılmaz bir destek var.
- There has been a very important Swedish initiative on synthetic drugs.
- Sentetik uyuşturucular konusunda İsveç'te çok önemli bir girişim başlatılmıştır.
- Secondly, I am referring to the Gothenburg Summit, which brought the Swedish Presidency to a close.
- İkinci olarak İsveç Dönem Başkanlığını sona erdiren Göteborg Zirvesi'ne atıfta bulunuyorum.
- The Swedish Government recently held a seminar for all its ministers.
- İsveç Hükümeti kısa bir süre önce tüm bakanları için bir seminer düzenledi.
- The Swedish Presidency submitted a draft resolution on behalf of the European Union at this session.
- İsveç Dönem Başkanlığı bu oturumda Avrupa Birliği adına bir karar tasarısı sunmuştur.
- Allow me to explain my approach and that of the Swedish Social Democrats.
- Benim ve İsveç Sosyal Demokratlarının yaklaşımını açıklamama izin verin.
- The issue will be taken up again under the Swedish Presidency.
- Bu konu İsveç Dönem Başkanlığı sırasında tekrar ele alınacaktır.
- We Swedish Social Democrats present the following explanation of vote.
- Biz İsveç Sosyal Demokratları aşağıdaki oy açıklamasını sunuyoruz.
- The Swedish Presidency has called for democracy and transparency in this area.
- İsveç Dönem Başkanlığı bu alanda demokrasi ve şeffaflık çağrısında bulunmuştur.
- There has also been a price study carried out by the Swedish and the UK governments.
- İsveç ve Birleşik Krallık hükûmetleri tarafından da bir fiyat çalışması yürütülmüştür.
- Mr Mayer may have in mind the studies carried out by the UK and Swedish Governments two years ago.
- Sayın Mayer'in aklında iki yıl önce İngiltere ve İsveç Hükümetleri tarafından yürütülen çalışmalar olabilir.
- I wish to begin by congratulating the Swedish presidency on being very successful.
- İsveç dönem başkanlığını çok başarılı olduğu için tebrik ederek başlamak istiyorum.
- Thank you for such excellent cooperation during the Swedish presidency.
- İsveç dönem başkanlığı sırasındaki mükemmel işbirliğiniz için teşekkür ederiz.
- Mr Wijkman regrets the lack of debate on the future of Europe during the Swedish presidency.
- Bay Wijkman İsveç'in dönem başkanlığı sırasında Avrupa'nın geleceği konusunda tartışma yapılmamasından üzüntü duyuyor.
- Secondly, the Göteborg Summit, which brought the Swedish Presidency to a close.
- İkincisi, İsveç Dönem Başkanlığını sona erdiren Göteborg Zirvesi.
- The Swedish presidency ought instead to be remembered for the efforts made regarding enlargement.
- İsveç dönem başkanlığı bunun yerine genişleme konusunda gösterdiği çabalarla hatırlanmalıdır.
- It is in complete contrast to the Swedish approach, which I find utterly appalling.
- İsveç'in yaklaşımıyla tam bir tezat oluşturuyor ki ben bunu son derece dehşet verici buluyorum.
- The Swedish alcohol monopoly now opens on Saturdays and at more locations.
- İsveç alkol tekeli artık Cumartesi günleri ve daha fazla yerde açılıyor.
- The Swedish model provides us with experience but is presumably too distinctive and not applicable everywhere.
- İsveç modeli bize deneyim kazandırıyor ancak muhtemelen çok farklı ve her yerde uygulanabilir değil.
- I would like to extend thanks to everyone who has worked hard and enthusiastically for the Swedish presidency.
- İsveç dönem başkanlığı için yoğun ve hevesli bir şekilde çalışan herkese teşekkür etmek istiyorum.
- During the Swedish Presidency, the Social Democratic Government spoke proudly of its timetable for enlargement.
- İsveç Dönem Başkanlığı sırasında Sosyal Demokrat Hükümet genişleme takviminden gururla bahsetti.
- What is the Commission's position on the Swedish derogation concerning these imports?
- Komisyon'un İsveç derogasyonuna ilişkin tutumu nedir?
- Secondly, the Göteborg Summit, which brought the Swedish Presidency to a close.
- İkinci olarak, İsveç Dönem Başkanlığını sona erdiren Göteborg Zirvesi.
- I have also received information to suggest that the Swedish Government is preparing to introduce trade sanctions.
- İsveç Hükümeti'nin ticari yaptırımlar uygulamaya hazırlandığına dair bilgiler de aldım.
- Should not the Swedish parliament or the other parliaments be allowed to discuss the Treaty of Nice?
- İsveç parlamentosunun veya diğer parlamentoların Nice Antlaşması'nı tartışmasına izin verilmemeli mi?
- The Swedish economy is in good shape and can meet the necessary requirements.
- İsveç ekonomisi iyi durumda ve gerekli ihtiyaçları karşılayabilir.
- I was in Pyongyang with the High Representative and the Swedish Prime Minister almost two years ago.
- Yaklaşık iki yıl önce Yüksek Temsilci ve İsveç Başbakanı ile birlikte Pyongyang'daydım.
- So we are keen to see if a result will be forthcoming at least two weeks after the Swedish presidency.
- Bu nedenle İsveç dönem başkanlığından en az iki hafta sonra bir sonuç çıkıp çıkmayacağını görmek istiyoruz.
- It is embarrassing for a Swedish presidency to stand accused of a Treaty violation in connection with transparency.
- İsveç Cumhurbaşkanlığı'nın şeffaflıkla bağlantılı bir Antlaşma ihlali ile suçlanması utanç vericidir.
- The Swedish presidency had three important and major ambitions.
- İsveç başkanlığının üç önemli ve büyük hedefi vardı.
- The Swedish Presidency could give the signal for this to happen.
- İsveç Dönem Başkanlığı bunun gerçekleşmesi için bir sinyal verebilir.
- The Swedish presidency will be marked mainly by the provocative police actions that punctuated the Gothenburg summit.
- İsveç'in dönem başkanlığı, özellikle Göteborg zirvesine damgasını vuran provokatif polis eylemleriyle anılacak.
- Allow me to say that the Swedish presidency somewhat disappointed us on this point.
- İsveç başkanlığının bu noktada bizi biraz hayal kırıklığına uğrattığını söylememe izin verin.
- However, when meat preparations are imported from a country outside the EU, the Swedish guarantee applies.
- Bununla birlikte, et müstahzarları AB dışındaki bir ülkeden ithal edildiğinde, İsveç garantisi geçerlidir.
- This check must be carried out in accordance with Swedish law.
- Bu kontrol İsveç yasalarına uygun olarak yapılmalıdır.
- The Belgian Presidency is proceeding with the same robust and regular rhythm as its Swedish forerunner.
- Belçika Dönem Başkanlığı, kendinden önceki İsveç Dönem Başkanlığı ile aynı sağlam ve düzenli ritimle ilerliyor.
- The Swedish Presidency has made conflict prevention one of its core issues.
- İsveç Dönem Başkanlığı çatışmaların önlenmesini temel konularından biri haline getirmiştir.
- There surely was a message for all of us in the Swedish referendum vote.
- İsveç referandumunda hepimiz için bir mesaj olduğu muhakkak.
- Nor in my view does the presence of the former Swedish Prime Minister on its board of directors affect the problem.
- Bana göre eski İsveç Başbakanı'nın yönetim kurulunda yer alması da sorunu etkilemez.
- This has to do with the independence of the Swedish Central Bank.
- Bu konu İsveç Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ile ilgilidir.
- In that case, it is a substantial infringement of the Swedish constitution.
- Bu durumda, İsveç anayasasının esaslı bir ihlali söz konusudur.
- One of the cornerstones of the Swedish Presidency is environmental issues.
- İsveç Dönem Başkanlığının temel taşlarından biri de çevre konularıdır.
- Parliament has had what you might call a Swedish experience, and I think that it has been a good experience.
- Parlamento İsveç deneyimi olarak adlandırılabilecek bir deneyim yaşadı ve bence bu iyi bir deneyim oldu.
- Nor has the Swedish Presidency submitted the rules to the European Parliament.
- İsveç Dönem Başkanlığı da kuralları Avrupa Parlamentosuna sunmamıştır.
- It means that it will be some years before Swedish ratification is possible.
- İsveç'in onayının mümkün olması için birkaç yıl geçmesi gerekecek demektir.
- Finally, I would like to say something about the members of the Swedish Moderate Party who will soon be speaking here.
- Son olarak, birazdan burada konuşacak olan İsveç Ilımlı Parti üyeleri hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
- A Swedish proverb says that 'if you are too greedy, you easily lose the lot'.
- Bir İsveç atasözü 'çok açgözlü olursanız, çok şeyi kolayca kaybedersiniz' der.
- Matters have proceeded more quickly for Norway and Finland, which have been able to copy the Swedish model.
- İsveç modelini taklit edebilen Norveç ve Finlandiya için işler daha hızlı ilerlemiştir.
- The Swedish programme talks enthusiastically about competitiveness, competition and free trade.
- İsveç programı rekabetçilik, rekabet ve serbest ticaretten heyecanla bahsetmektedir.
- I have also received information to suggest that the Swedish Government is preparing to introduce trade sanctions.
- Ayrıca İsveç Hükümeti'nin ticari yaptırımlar getirmeye hazırlandığına dair bilgiler de aldım.
- The Council, under the Swedish Presidency, even addressed its concerns to Korea.
- İsveç Dönem Başkanlığı'ndaki Konsey, endişelerini Kore'ye bile iletmiştir.
- With regard to the question of the Swedish example, I am not going to insist on the issue of joint storage.
- İsveç örneği ile ilgili olarak, ortak depolama konusunda ısrarcı olmayacağım.
- This is not just some kind of Swedish project, we are discussing the future of Europe.
- Bu sadece bir tür İsveç projesi değil, Avrupa'nın geleceğini tartışıyoruz.
- It means that it will be some years before Swedish ratification is possible.
- Bu da İsveç'in onayının mümkün olmasının birkaç yıl alacağı anlamına gelmektedir.
- This survey shows that 92 out of every 100 pupils in Swedish schools have not even tried drugs.
- Bu araştırma İsveç okullarındaki her 100 öğrenciden 92'sinin uyuşturucuyu hiç denemediğini gösteriyor.
- Swedish industry traditionally asserts that the euro community is at all events good for trade.
- İsveç endüstrisi geleneksel olarak Avro topluluğunun ticaret için her halükarda iyi olduğunu savunmaktadır.
- None of this is of course the fault of the Swedish presidency.
- Bunların hiçbiri elbette İsveç Cumhurbaşkanlığı'nın suçu değildir.
- They have now been replaced by robust Danish, Finnish and Swedish troops.
- Şimdi onların yerini güçlü Danimarka, Finlandiya ve İsveç birlikleri almıştır.
- Thank you for your kind words regarding the election of a Swedish Vice-President.
- İsveç Başkan Yardımcısının seçilmesine ilişkin nazik sözleriniz için teşekkür ederim.
- My colleague Gunilla Carlsson, the chair of the Swedish delegation in our group, has already said something about this.
- Grubumuzdaki İsveç delegasyonunun başkanı olan meslektaşım Gunilla Carlsson bu konuda zaten bir şeyler söyledi.
- The Swedish constitution provides robust protection for fundamental freedoms and rights.
- İsveç anayasası temel özgürlükler ve haklar için güçlü bir koruma sağlamaktadır.
- The Council, under the Swedish Presidency, even addressed its concerns to Korea.
- İsveç Dönem Başkanlığı'ndaki Konsey, Kore'ye yönelik endişelerini de dile getirmiştir.
- Nevertheless, I should like to ask the Swedish Presidency two questions.
- Bununla birlikte, İsveç Dönem Başkanlığına iki soru sormak istiyorum.
- Finally, the energy policy was a minor failure on the part of the Swedish presidency.
- Son olarak enerji politikası İsveç dönem başkanlığı açısından küçük bir başarısızlık olmuştur.
- It is a year where the emphasis and the élan which was brought to this task by the Swedish Presidency has borne fruit.
- İsveç Dönem Başkanlığı tarafından bu göreve verilen önemin ve heyecanın meyvelerini verdiği bir yıl oldu.
- Signing up to the convention requires adjustments to Swedish law, however.
- Ancak sözleşmeye taraf olmak İsveç yasalarında değişiklik yapılmasını gerektiriyor.
- What exactly have we been doing during the Swedish presidency?
- İsveç dönem başkanlığı sırasında bizler tam olarak ne yaptık?
- A Swedish report last week pointed out that these problems are extremely serious.
- Geçen hafta İsveç'te yayınlanan bir rapor bu sorunların son derece ciddi olduğuna işaret etmektedir.
- There is an error in Amendment No 1 in the Swedish text.
- İsveç metnindeki 1 No'lu Değişiklikte bir hata vardır.
- Signing up to the convention requires adjustments to Swedish law, however.
- Ancak sözleşmeye taraf olunması İsveç yasalarında değişiklik yapılmasını gerektirmektedir.
- Matters have proceeded more quickly for Norway and Finland, which have been able to copy the Swedish model.
- İsveç modelini taklit edebilen Norveç ve Finlandiya için işler daha hızlı ilerledi.
- This area is a real blot on the Swedish presidency's copybook.
- Bu alan İsveç dönem başkanlığının defterinde gerçek bir lekedir.
- None of this is, of course, the fault of the Swedish presidency.
- Elbette bunların hiçbiri İsveç Dönem Başkanlığının suçu değildir.
- Another fundamental issue, that of enlargement, was also an area the Swedish presidency focussed on.
- Bir diğer temel konu olan genişleme konusu da İsveç dönem başkanlığının odaklandığı alanlardan biriydi.
- How many times are we to see the Presidency, for example the Swedish Presidency, seeking results?
- Başkanlığın, örneğin İsveç Başkanlığının, sonuç arayışında olduğunu daha kaç kez göreceğiz?
- This has to do with the independence of the Swedish Central Bank.
- Bunun İsveç Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ile ilgisi var.
- Like the Swedish Parliament, the Moderate Party opposes a permanent Presidency of the Council.
- İsveç Parlamentosu gibi Ilımlı Birlik Partisi de daimi bir Konsey Başkanlığına karşı çıkmaktadır.
- The Swedish Presidency has begun discussions on the way the Council works.
- İsveç Dönem Başkanlığı Konsey'in çalışma şekline ilişkin tartışmalara başlamıştır.
- The Swedish Presidency raised the important issue for Europe of our demography.
- İsveç Dönem Başkanlığı, Avrupa için önemli bir konu olan demografimizi gündeme getirmiştir.
- I wonder if four questions could be transmitted to the Swedish Presidency.
- Acaba dört soru İsveç Başkanlığına iletilebilir mi?
- I, too, would like to congratulate the Swedish presidency on a very successful first presidency of the Union.
- Ben de Birliğin ilk dönem başkanlığını çok başarılı bir şekilde yürüten İsveç dönem başkanlığını tebrik ediyorum.
- The Swedish presidency in particular has made great efforts in this direction.
- Özellikle İsveç dönem başkanlığı bu yönde büyük çaba sarf etmiştir.
- I would like to thank in particular the Swedish Presidency, which went out of its way to be helpful.
- Yardımcı olmak için elinden geleni yapan İsveç Dönem Başkanlığına özellikle teşekkür etmek istiyorum.
- He watched the Swedish film.
- İsveç filmini izledi.
- He watched the Swedish film.
- İsveç filmi izledi.
- I am very fond of Swedish food because I grew up with them.
- İsveç yemeklerini çok severim çünkü onlarla büyüdüm.
- I watched a Swedish movie last night.
- Dün gece bir İsveç filmi izledim.
- He watched a Swedish movie.
- Bir İsveç filmi izledi.
- I am very fond of Swedish food because I grew up with them.
- Onlarla büyüdüğüm için İsveç yemeklerine çok düşkünüm.
- Where is the Swedish embassy?
- İsveç elçiliği nerede?
- Where is the Swedish embassy?
- İsveç Büyükelçiliği nerede?
Show More (92)
|
|
- Allow me to adopt a rather Swedish and personal tone.
- İsveççe ve kişisel bir üslup benimsememe izin verin.
- I think there is a mistranslation in the Swedish text.
- Sanırım İsveççe metinde hatalı bir tercüme var.
- I will now speak Swedish for a little while.
- Şimdi kısa bir süre İsveççe konuşacağım.
- There is a mistake in the Swedish text.
- İsveççe metinde bir hata var.
- I am Finnish, but I speak also Swedish.
- Ben Finim ama İsveççe de konuşuyorum.
- Did Marika speak Swedish?
- Marika İsveççe konuşuyor muydu?
- You can understand Swedish.
- İsveççe anlayabilirsin.
- I write short sentences in Swedish.
- İsveççe kısa cümleler yazıyorum.
- I speak Danish, Swedish and English.
- Ben Danca, İsveççe ve İngilizce konuşuyorum.
- After studying Swedish for several months, I still can't speak it very well.
- Birkaç ay İsveççe çalıştıktan sonra hâlâ çok iyi konuşamıyorum.
- You can understand Swedish.
- İsveççe anlayabiliyorsun.
- I am learning Swedish and German.
- Ben İsveççe ve Almanca öğreniyorum.
- Helga is a Swedish name.
- Helga İsveççe bir isimdir.
- I speak Danish, Swedish and English.
- Danca, İsveççe ve İngilizce konuşabiliyorum.
- I'm learning Swedish.
- İsveççe öğreniyorum.
- I want a book in Swedish.
- İsveççe bir kitap istiyorum.
- I can understand Swedish, but I can't speak it.
- İsveççe anlayabiliyorum ama onu konuşamıyorum.
- I speak Swedish.
- İsveççe konuşuyorum.
- Swedish is easy.
- İsveççe kolaydır.
- I want to master Swedish.
- İsveççe öğrenmek istiyorum.
- Do you speak Swedish?
- İsveççe biliyor musun?
- I am Finnish, but I speak also Swedish.
- Ben Finlandiyalıyım ama İsveççe de konuşabiliyorum.
- I speak Swedish.
- İsveççe konuşurum.
- I don't speak Swedish.
- İsveççe bilmiyorum.
- I can understand Swedish, but I can't speak it.
- İsveççe anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- I speak Swedish.
- İsveççe biliyorum.
- I write short sentences in Swedish.
- Ben İsveççe kısa cümleler yazarım.
- I want to learn Swedish.
- İsveççe öğrenmek istiyorum.
- With Marika, I found Swedish easier to learn than Finnish.
- Marika ile İsveççeyi Fince'den daha kolay öğrendim.
- Swedish verbs are generally divided into four conjugations.
- İsveççe fiiller genellikle dört çekime ayrılır.
- While in Sweden, he had a Swedish girlfriend who taught him Swedish, then he married her.
- İsveç'teyken İsveçli bir kız arkadaşı olmuş ve ona İsveççe öğretmiş, sonra da onunla evlenmiş.
- I have basic reading knowledge of Italian and Swedish.
- İtalyanca ve İsveççe temel okuma bilgisine sahibim.
- I am learning Swedish and German.
- İsveççe ve Almanca öğreniyorum.
- Did Marika love to speak Swedish more than Finnish?
- Marika İsveççe konuşmayı Fince konuşmaktan daha mı çok seviyordu?
- Did Marika speak Swedish?
- Marika İsveççe konuştu mu?
- I speak Swedish.
- İsveççe konuşabiliyorum.
- Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
- Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
Show More (34)
|
|
- We Swedish Social Democrats chose to vote in favour of the resolution in its entirety and in favour of Amendment No 12.
- Biz İsveçli Sosyal Demokratlar, kararın tamamı ve 12 No'lu Değişiklik lehinde oy kullanmayı tercih ettik.
- In general, we Swedish Christian Democrats share Parliament's negotiating position on the issue of the budget.
- Genel olarak biz İsveçli Hıristiyan Demokratlar, Parlamento'nun bütçe konusundaki müzakere pozisyonunu paylaşıyoruz.
- Swedish diplomats have worked assiduously at cobbling together various compromises.
- İsveçli diplomatlar çeşitli uzlaşmaları bir araya getirmek için titizlikle çalıştılar.
- For example, there was the case of a Swedish Protestant pastor.
- Örneğin, İsveçli bir Protestan papazın davası vardı.
- For example, there was the case of a Swedish Protestant pastor.
- Örneğin, İsveçli bir Protestan papazın durumu söz konusudur.
- As a Swedish Social Democrat, I disagree.
- İsveçli bir Sosyal Demokrat olarak buna katılmıyorum.
- We Danes have a special love-hate relationship with our Swedish neighbours.
- Biz Danimarkalıların İsveçli komşularımızla özel bir aşk-nefret ilişkisi var.
- As a Swedish Christian Democrat I cannot support this.
- İsveçli bir Hristiyan Demokrat olarak bunu destekleyemem.
- We Swedish Social Democrats present this explanation of vote concerning the following points.
- Biz İsveçli Sosyal Demokratlar aşağıdaki hususlarla ilgili olarak bu oy açıklamasını sunuyoruz.
- We Swedish Liberals will vote against the report because it lacks this overall combination.
- Biz İsveçli Liberaller, bu genel kombinasyondan yoksun olduğu için rapora karşı oy kullanacağız.
- We Swedish Social Democrats abstained in the vote on the modified proposal and the legislative resolution.
- Biz İsveçli Sosyal Demokratlar, değiştirilmiş teklif ve yasama kararına ilişkin oylamada çekimser kaldık.
- Swedish tax payers pay tax to the municipality, the county council and the state.
- İsveçli vergi mükellefleri belediyeye, il meclisine ve devlete vergi ödemektedir.
- Candlemass is an influential Swedish doom metal band.
- Candlemass etkileyici bir İsveçli doom metal grubudur.
- You all are Swedish.
- Hepiniz İsveçlisiniz.
- We Danes have a special love-hate relationship with our Swedish neighbors.
- Biz Danimarkalıların İsveçli komşularımızla özel bir sevgi-nefret ilişkisi vardır.
- Greta Garbo was a Swedish actress.
- Greta Garbo İsveçli bir oyuncuydu.
- My wife is Swedish.
- Karım İsveçli.
- Candlemass is an influential Swedish doom metal band.
- Candlemass, İsveçli etkili bir doom metal grubu.
- His wife is Swedish.
- Karısı İsveçli.
- We Danes have a special love-hate relationship with our Swedish neighbors.
- Biz Danimarkalıların İsveçli komşularımızla özel bir aşk-nefret ilişkimiz vardır.
- Who is born in Sweden is Swedish.
- Kim İsveç'te doğduysa İsveçlidir.
- Greta Garbo was a Swedish actress.
- Greta Garbo İsveçli bir aktristi.
- Who is born in Sweden is Swedish.
- İsveç'te doğan İsveçlidir.
- Helga is a Swedish name.
- Helga bir İsveçli adıdır.
- You guys are Swedish.
- Siz İsveçlisiniz.
- Last year I met a pretty Swedish dancer.
- Geçen yıl güzel bir İsveçli dansçıyla tanıştım.
Show More (23)
|
