|
- He's honest, so he doesn't tell lies.
- Dürüst biri, yani yalan söylemez.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
- Homeros diğer tüm şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Fred is always telling lies.
- Fred her zaman yalan söyler.
- You've been telling lies.
- Yalanlar söylüyorsun.
- The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalanlar söyledi.
- He knows how to tell lies.
- Nasıl yalan söyleneceğini biliyor.
- Tom kept on telling lies.
- Tom yalanlar söylemeye devam etti.
- Tom is an honest boy, so he doesn't tell lies.
- Tom dürüst bir çocuk, bu yüzden yalan söylemez.
- Don't tell lies.
- Yalan söylemeyin.
- Tom has been telling lies.
- Tom yalan söylüyordu.
- I don't think she usually tells lies.
- Ben onun genellikle yalan söylediğini sanmıyorum.
- Don't tell lies!
- Yalan söyleme!
- It is wrong to tell lies.
- Yalan söylemek yanlıştır.
- He tends to tell lies.
- Yalan söylemeye meyilli.
- Don't believe her, she tells lies.
- Ona inanmayın, o yalan söyler.
- Don't tell lies to people.
- İnsanlara yalan söyleme.
- I don't think she usually tells lies.
- Genelde yalan söylediğini sanmıyorum.
- He tends to tell lies.
- O yalan söyleme eğilimindedir.
- Tom kept on telling lies.
- Tom yalan söylemeye devam etti.
- The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalan söyledi.
- I just loathe people who tell lies.
- Yalan söyleyen insanlardan nefret ediyorum.
- I detest people who tell lies.
- Yalan söyleyen insanlardan nefret ederim.
- You're telling lies again.
- Yine yalan söylüyorsun.
- Tom is an honest boy, so he doesn't tell lies.
- Tom dürüst bir çocuktur, bu yüzden yalan söylemez.
- He doesn't tell lies.
- Yalan söylemez.
- I do not know how she manages to live telling lies.
- Yalan söyleyerek yaşamayı nasıl başarıyor bilmiyorum.
- We can't trust him because he often tells lies.
- O sık sık yalan söylediği için ona güvenemeyiz.
- Children should be taught not to tell lies.
- Çocuklara yalan söylememek öğretilmelidir.
- He has been telling lies about himself.
- Kendi hakkında yalanlar söylüyor.
- She has tried to correct the child’s habit of telling lies.
- O, çocuğun yalanlar söyleme alışkanlığını düzeltmeye çalıştı.
- She is an expert at telling lies.
- O yalan söylemede uzmandır.
- Never tell lies.
- Asla yalan söyleme.
- He told me not to tell lies.
- Bana yalan söylemememi söyledi.
- He never tells lies.
- Asla yalan söylemez.
- When is it OK to tell lies?
- Ne zaman yalan söyleyebiliriz?
- I detest people who tell lies.
- Yalan söyleyen insanlardan iğrenirim.
- He is ashamed of telling lies.
- O yalan söylemekten utanıyor.
- We can't trust him because he often tells lies.
- Ona güvenemeyiz çünkü sık sık yalan söyler.
- Since he often tells lies, nobody believes what he says.
- Sık sık yalan söylediği için hiç kimse onun söylediğine inanmıyor.
- He is ashamed of telling lies.
- Yalan söylemekten utanıyor.
- Don't believe her, she tells lies.
- Ona inanmayın, yalanlar söylüyor.
- She cannot be relied on because she often tells lies.
- Ona güvenilemez çünkü sık sık yalan söylüyor.
- The main reason kids tell lies is to avoid getting into trouble.
- Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni başlarını belaya sokmamaktır.
- He has a habit of telling lies.
- Yalan söylemek gibi bir alışkanlığı var.
- Children should be taught not to tell lies.
- Çocuklara yalan söylememeleri öğretilmelidir.
- Telling lies is a very bad habit.
- Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.
- I do not know how she manages to live telling lies.
- Yalanlar söyleyerek yaşamayı nasıl başardığını bilmiyorum.
- He has a habit of telling lies.
- Onun yalan söyleme alışkanlığı var.
- As he often tells lies, he is not to be relied on.
- Sık sık yalan söyler, o güvenilmezdir.
- The man is quite capable of telling lies.
- Adam yalan söylemekte oldukça yetenekli.
- Why do people tell lies?
- İnsanlar neden yalan söyler?
- I think telling lies is wrong.
- Bence yalan söylemek yanlış.
- Never tell lies.
- Asla yalan söylemeyin.
- As he often tells lies, he is not to be relied on.
- Sık sık yalan söylediği için ona güvenilmez.
- He knows how to tell lies.
- O nasıl yalan söyleyeceğini biliyor.
- She is an expert at telling lies.
- Yalan söyleme konusunda uzmandır.
- The man is quite capable of telling lies.
- Bu adam yalan söylemede oldukça yeteneklidir.
- She cannot be relied on because she often tells lies.
- Ona güvenilemez çünkü sık sık yalan söyler.
- Tom doesn't tell lies.
- Tom yalan söylemez.
- He told me not to tell lies.
- O bana yalan söylemememi söyledi.
- Tom never tells lies.
- Tom asla yalan söylemez.
- He never tells lies.
- O asla yalan söylemez.
- Don't tell lies.
- Yalan söyleme.
- Tom told me not to tell lies.
- Tom bana yalan söylemememi söyledi.
- He promised not to tell lies again.
- Bir daha yalan söylemeyeceğine söz verdi.
- He doesn't tell lies.
- O yalan söylemez.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
- Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- He has been telling lies about himself.
- Kendisi hakkında yalanlar söylüyor.
- You're telling lies again.
- Yine yalanlar söylüyorsun.
- I think telling lies is wrong.
- Yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
- Fred is always telling lies.
- Fred, her zaman yalan söylüyor.
- Tom is adept at telling lies.
- Tom yalan söylemekte ustadır.
- When is it OK to tell lies?
- Ne zaman yalan söylemek doğru olur?
- You've been telling lies.
- Yalan söylüyorsun.
- It's wrong to tell lies.
- Yalan söylemek yanlıştır.
- She has tried to correct the child’s habit of telling lies.
- Çocuğun yalan söyleme alışkanlığını düzeltmeye çalıştı.
- A lot of people sure tell lies.
- Birçok insan yalan söyler.
- It's wrong to tell lies.
- Yalan söylemek yanlış.
- Since he often tells lies, nobody believes what he says.
- Sık sık yalan söylediği için kimse dediklerine inanmıyor.
- He kept on telling lies.
- Yalan söylemeye devam etti.
Show More (77)
|
