| 1 |
toss |
atmak |
v. |
|
- The children were tossing flowers towards the bride.
- Çocuklar geline çiçekler atıyorlardı.
- I tossed the ball to Tom.
- Topu Tom'a attım.
- Toss your gun on the ground.
- Silahını yere at.
- Toss your gun over here.
- Silahını buraya at.
- Toss me the ball.
- Topu bana at.
- Tom tossed his backpack on the table.
- Tom sırt çantasını masanın üzerine attı.
- Toss her the ball.
- Topu ona at.
- Toss the ball to them.
- Topu onlara at.
- Sami's body was tossed in the trunk.
- Sami'nin cesedi bagaja atılmıştı.
- Tom tossed Mary the ball.
- Tom topu Mary'e attı.
- Tom tossed the ball into the air.
- Tom topu havaya attı.
- Toss the ball to him.
- Topu ona at.
- Toss the ball to her.
- Topu ona at.
- Toss it there!
- Şuraya at!
- Tom tossed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'ye attı.
- He tossed the paper into a shredder.
- Kağıdı öğütücüye attı.
- Mary tossed her hair over her shoulder.
- Mary saçını omzunun üzerinden attı.
- Tom tossed his dog some bread.
- Tom köpeğine biraz ekmek attı.
- Tom tossed his sleeping bag into the tent.
- Tom uyku tulumunu çadırın içine attı.
- Tom tossed the flowers into the garbage can.
- Tom çiçekleri çöp kutusuna attı.
- Mary tossed her hair over her shoulder.
- Mary saçını omzunun üzerine attı.
- Tom tossed the flowers into the garbage can.
- Tom çiçekleri çöp tenekesine attı.
- He tossed the paper into a shredder.
- Kağıdı parçalayıcıya attı.
- He tossed another log on the fire.
- Ateşe bir odun daha attı.
- Toss the ball to Tom.
- Topu Tom'a at.
- Tom tossed the ball.
- Tom topu attı.
- Toss him the ball.
- Topu ona at.
- Tom and Mary tossed a ball back and forth.
- Tom ve Mary bir topu ileri geri attılar.
- Tom tossed the letter away.
- Tom mektubu fırlatıp attı.
- Toss it there!
- Onu oraya at!
- Tom tossed his backpack on the counter.
- Tom sırt çantasını tezgahın üzerine attı.
- Tom tossed the documents on Mary's desk.
- Tom belgeleri Mary'nin masasına attı.
- Tom tossed another log on the fire.
- Tom ateşin üzerine bir kütük daha attı.
- Toss the ball to me.
- Topu bana at.
- Tom tossed Mary his keys.
- Tom, Mary'e anahtarlarını attı.
- He tossed another log on the fire.
- Ateşe bir kütük daha attı.
- Sami's body was tossed in the trunk.
- Sami'nin cesedi bagaja atıldı.
- They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
- Köpekbalığının yüzgeçlerini kesip geri kalanını okyanusa geri attılar.
- Tom tossed the keys on the table.
- Tom, anahtarları masanın üzerine attı.
- Tom tossed another log on the fire.
- Tom ateşe bir kütük daha attı.
- She tossed me grapes and I tried to catch them with my mouth.
- Bana üzüm attı ve ben de ağzımla yakalamaya çalıştım.
- Sami tossed the screwdriver in the garbage can.
- Sami tornavidayı çöp kutusuna attı.
- Tom tossed the book on the couch.
- Tom kitabı kanepeye attı.
- Tom tossed the keys to Mary.
- Tom anahtarları Mary'ye attı.
- Tom tossed his backpack on the table.
- Tom sırt çantasını masaya attı.
- Tom unbuttoned his shirt and tossed it aside.
- Tom gömleğin düğmelerini açtı ve onu bir kenara attı.
- Tom tossed the rotten apple into the garbage can.
- Tom çürük elmayı çöp kutusuna attı.
- Tom tossed some bread to his dog.
- Tom köpeğine biraz ekmek attı.
- She tossed me grapes and I tried to catch them with my mouth.
- O bana üzümleri attı ve ben ağzım ile onları yakalamaya çalıştım.
- Tom tossed Mary a rifle.
- Tom, Mary'ye bir tüfek attı.
Show More (48)
|
| 2 |
toss |
fırlatmak |
v. |
|
- The old man tossed his hat onto the desk.
- Yaşlı adam şapkasını masanın üzerine fırlattı.
- Tom tossed the ball.
- Tom topu fırlattı.
- Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.
- Tom tossed Mary the keys.
- Tom, Mary'ye anahtarları fırlattı.
- Tom tossed the keys on the table.
- Tom anahtarları masanın üzerine fırlattı.
- He tossed the ball towards the wall.
- Topu duvara doğru fırlattı.
- Tom tossed the keys to Mary.
- Tom anahtarları Mary'ye fırlattı.
- Indeed, dwarf tossing is an Olympic sport!
- Gerçekten de, cüce fırlatma olimpik bir spordur!
- Tom tossed Mary the keys.
- Tom anahtarları Mary'ye fırlattı.
- Tom tossed the book on the couch.
- Tom kitabı kanepeye fırlattı.
- Tom unbuttoned his shirt and tossed it aside.
- Tom gömleğinin düğmelerini açtı ve bir kenara fırlattı.
- Tom tossed the documents on Mary's desk.
- Tom belgeleri Mary'nin masasına fırlattı.
- I tossed the ball to Tom.
- Topu Tom'a fırlattım.
- Tom tossed Mary a rifle.
- Tom, Mary'ye bir tüfek fırlattı.
- Tom tossed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'e fırlattı.
Show More (12)
|
| 3 |
toss |
yazı tura |
n. |
|
- Let's toss a coin to decide the winner.
- Kazananı belirlemek için yazı tura atalım.
- The game begins with a coin toss.
- Oyun yazı tura ile başlar.
- Let's decide by coin toss.
- Yazı tura ile karar verelim.
- The game begins with a coin toss.
- Maç yazı tura ile başlar.
- Let's decide by coin toss.
- Yazı tura atarak karar verelim.
- Let's decide with a coin toss.
- Haydi yazı tura ile karar verelim.
- Tom won the toss.
- Tom yazı tura atışını kazandı.
- Let's decide with a coin toss.
- Yazı tura atarak karar verelim.
Show More (5)
|
| 4 |
toss |
savurmak |
v. |
|
- The European textiles and clothing sector has been tossed on many threatening and stormy seas.
- Avrupa tekstil ve giyim sektörü birçok tehdit edici ve fırtınalı denizde savrulmuştur.
- The waves were tossing me viciously to and fro as I struggled to hold my breath.
- Nefesimi tutmaya çalışırken dalgalar beni acımasızca sağa sola savuruyordu.
Show More (-1)
|
| 5 |
toss |
savrulmak |
v. |
|
- We saw the boat tossing on the stormy sea.
- Biz fırtınalı denizde teknenin savrulduğunu gördük.
- We saw the boat tossing on the stormy sea.
- Teknenin fırtınalı denizde savrulduğunu gördük.
Show More (-1)
|
| 6 |
toss |
atma (yazı tura) |
n. |
|
- The play will be ended with the hat toss of the characters.
- Oyun, karakterlerin şapkalarını atması ile sona erecek.
Show More (-2)
|
| 7 |
toss |
yazı tura için atmak |
v. |
|
- They tossed a coin to decide the winner.
- Kazananı belirlemek için bozuk parayla yazı tura attılar.
Show More (-2)
|
| 8 |
toss |
bir yandan öbür yana sallamak |
n. |
|
- The student dismissed the teacher's question by tossing her head.
- Öğrenci, öğretmenin sorusunu başını sallayarak geçiştirdi.
Show More (-2)
|
| 9 |
toss |
havaya fırlatmak |
v. |
|
- Tom tossed the ball into the air.
- Tom topu havaya fırlattı.
Show More (-2)
|
