| 1 |
trance |
trans |
n. |
|
- Tom is an uplifting trance producer and DJ from Boston.
- Tom Bostonlu bir uplifting trance müzik yapımcısı ve DJ'yidir.
- It was like I was in a trance.
- Sanki bir transa girmiş gibiydim.
- Tom was in a trance.
- Tom trans halindeydi.
- He is wandering around in a trance.
- Trans halinde dolaşıyor.
Show More (1)
|
| 2 |
trance |
kendinden geçme |
n. |
|
- Sometimes, if I look at a forest of trees, I get in a trance and don't even realize until minutes later.
- Bazen, bir ormana baktığımda, kendimden geçerim ve hatta bunu dakikalarca fark etmem.
Show More (-2)
|
| 3 |
trance |
transa geçmek |
v. |
|
- Sometimes, if I look at a forest of trees, I get in a trance and don't even realize until minutes later.
- Bazen bir ağaç ormanına baktığımda transa geçerim ve dakikalar geçene kadar farkına bile varmam.
Show More (-2)
|
