1 |
trick (one) into (doing something) |
(birini bir şey yapması) için kandırmak |
v. |
|
- George was tricked into buying the land.
- George araziyi satın alması için kandırıldı.
- Tom was tricked into doing that.
- Tom bunu yapması için kandırıldı.
- I was tricked into doing it.
- Bunu yapmam için kandırıldım.
- Tom was tricked into doing that.
- Tom bunu yapmak için kandırıldı.
- She felt she had been tricked into marriage.
- Mary evlenmek için kandırıldığını düşünüyordu.
Show More (2)
|
2 |
trick (one) into (doing something) |
(birini bir şey yapması) için oyuna getirmek |
v. |
|
- She felt she had been tricked into marriage.
- Evlilik için oyuna getirilmiş olduğunu hissetti.
Show More (-2)
|