|
- Because I know that, I tried so hard to understand you.
- Çünkü biliyorum ki, sizi anlamak için çok uğraştım.
- I was trying so hard to live a life of love.
- Aşk dolu bir hayat yaşamak için çok uğraştım.
- Perhaps you are trying so hard to make others like you.
- Belki de başkalarına kendinizi sevdirmek için çok uğraşıyorsunuz.
- Partners sometimes try so hard to protect each other's tender feelings.
- Ortaklar bazen birbirlerinin hassas duygularını korumak için çok uğraşırlar.
- You've tried so hard to put me to shame, haven't you?
- Beni utandırmak için çok uğraştın, değil mi?
- You don't have to try so hard to impress me.
- Beni etkilemek için bu kadar çok uğraşmak zorunda değilsin.
Show More (3)
|