|
- If my schoolboy maths serves me well, that was twelve years ago.
- Eğer okuldaki matematiğim beni yanıltmıyorsa, bu on iki yıl önceydi.
- It would be gratifying if that were to happen in less than twelve months.
- Bunun on iki aydan kısa bir süre içinde gerçekleşmesi memnuniyet verici olacaktır.
- My second point is that we are negotiating with twelve countries.
- İkinci husus ise on iki ülke ile müzakere ediyor olmamızdır.
- Twelve years ago six of the ten candidate countries did not even exist as sovereign nation states.
- On iki yıl önce on aday ülkeden altısı egemen ulus devlet olarak bile mevcut değildi.
- If my schoolboy maths serves me well, that was twelve years ago.
- Eğer okul matematiğim beni yanıltmıyorsa, bu on iki yıl önceydi.
- My second point is that we are negotiating with twelve countries.
- Değineceğim ikinci husus ise on iki ülke ile müzakere ediyor olmamızdır.
- Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
- On iki kişi tatile gitti ve sonunda hapse girdi.
- Twelve people lost their lives in this tragic accident.
- Bu trajik kazada on iki kişi hayatını kaybetti.
- Twelve years later, ladies and gentlemen, we have still not put that recommendation into practice.
- On iki yıl sonra, bayanlar ve baylar, bu tavsiyeyi hala uygulamaya koyamadık.
- Are there twelve Members against putting this oral amendment to the vote?
- Bu sözlü değişikliğin oylanmasına karşı çıkan on iki Üye var mı?
- Twelve new countries are going to join; we also have Turkey and others will join in the future.
- On iki yeni ülke katılacak; Türkiye de var ve gelecekte başkaları da katılacak.
- Once again, this brings us back to the non-optimal nature of the monetary zone of the Twelve.
- Bu bizi bir kez daha On İki'nin parasal bölgesinin optimal olmayan doğasına geri götürmektedir.
- There are over 290 million people who live within the twelve new euro zone countries alone.
- Sadece on iki yeni Avro bölgesi ülkesinde yaşayan 290 milyondan fazla insan var.
- Eight out of twelve Member States in the euro zone have already managed to balance their budgets.
- Avro bölgesindeki on iki Üye Devletten sekizi halihazırda bütçelerini dengelemeyi başarmıştır.
- Twelve people went on holiday and have ended up in jail.
- On iki kişi tatile gitti ve hapse girdi.
- It has been a very long time and this is one of the most difficult reports I have seen in twelve years in Parliament.
- Çok uzun zaman oldu ve bu, Parlamentoda geçirdiğim on iki yıl içinde gördüğüm en zor raporlardan biri.
- This mercilessly cruel burden was imposed twelve years ago on the population.
- Bu acımasız yük on iki yıl önce halka dayatıldı.
- There must be a team of twelve that works together and that is the way to make progress.
- Birlikte çalışan on iki kişilik bir ekip olmalıdır ve ilerleme sağlamanın yolu da budur.
- The Europe of the Euro is founded on a framework of a single monetary policy and twelve separate budget policies.
- Avro Avrupası, tek bir para politikası ve on iki ayrı bütçe politikası çerçevesi üzerine kurulmuştur.
- I hope that after twelve years of discussions these proposals can now find their way to the statute book.
- On iki yıl süren tartışmaların ardından bu önerilerin artık kanun kitabına girebileceğini umuyorum.
- Twelve years ago we stopped at the gates of Baghdad.
- On iki yıl önce Bağdat'ın kapılarında durduk.
- The directive has taken twelve years to draw up.
- Direktifin hazırlanması on iki yıl sürmüştür.
- We will have Member States which will find it difficult to get the requisite twelve Members together.
- Gerekli on iki Üyeyi bir araya getirmekte zorlanacak Üye Devletlerimiz olacaktır.
- During the twelve years of transition, the EBRD has had to take up many challenges.
- On iki yıllık geçiş süreci boyunca EBRD pek çok zorluğun üstesinden gelmek zorunda kalmıştır.
- Twelve Members or more can object to voting on this oral amendment.
- On iki ya da daha fazla üye bu sözlü değişiklik önergesinin oylanmasına itiraz edebilir.
- Twelve years bring a lot of change to an industry.
- On iki yıl bir sektöre çok fazla değişim getiriyor.
- Twelve years bring a lot of change to an industry.
- Bir sektöre on iki sene çok fazla değişiklik getirir.
- Laura and Sarah are sisters of twelve and eight years respectively.
- Laura ve Sarah sırasıyla on iki ve sekiz yaşında iki kız kardeş.
- I invited twelve people to my party, but one of them couldn't come.
- Partime on iki kişiyi davet ettim ama biri gelemedi.
- Ania and Piotr are twelve.
- Ania ve Piotr on iki yaşındadır.
- I started working when I was twelve.
- On iki yaşındayken çalışmaya başladım.
- He was now twelve years old and ready to enter a junior high school.
- Artık on iki yaşındaydı ve ortaokula gitmeye hazırdı.
- We had lunch earlier than usual and went out at twelve thirty.
- Öğlen yemeğini normalden erken yedik ve on iki buçukta dışarı çıktık.
- The committee consists of twelve members.
- Komite, on iki üyeden oluşuyor.
- The students' lunch period is from twelve to one.
- Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- She has no more than twelve puppies.
- On ikiden fazla yavrusu yok.
- Tom began trombone lessons when he was twelve years old.
- Tom on iki yaşında iken trombon derslerine başladı.
- I'll see you today, at around twelve.
- Bugün saat on iki civarında görüşürüz.
- Sami is in grade twelve and is going to graduate this year.
- Sami on ikinci sınıfta ve bu yıl mezun olacak.
- They eat dinner at twelve o'clock.
- Onlar saat on ikide öğle yemeği yer.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- On iki saniyede 100 metre koşabilir.
- I invited twelve people to my party, but one person could not come.
- Partime on iki kişiyi davet ettim ama bir kişi gelemedi.
- I started working when I was twelve.
- Ben on iki yaşındayken çalışmaya başladım.
- He is also twelve years old but he is still younger than her.
- Oğlan da on iki yaşında ama kızdan hâlâ daha genç.
- Four soldiers and twelve civilians were killed.
- Dört asker ve on iki sivil öldürüldü.
- Tom ran a hundred meters in twelve seconds.
- Tom yüz metreyi on iki saniyede koştu.
- Don't worry, I'll be back before twelve.
- Endişelenmeyin, on ikiden önce dönmüş olacağım.
- He won re-election twelve times.
- O, on iki kez yeniden seçimi kazandı.
- I've heard that it's impossible to sound like a native speaker unless one starts speaking the language before the age of twelve.
- Bir dili on iki yaşından önce konuşmaya başlamadıkça o dili anadili gibi konuşmanın imkansız olduğunu duydum.
- He can run a hundred meters in twelve seconds.
- Yüz metreyi on iki saniyede koşabiliyor.
- Don't worry, I'll be back before twelve.
- Endişelenme, on ikiden önce dönmüş olacağım.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- Don't worry, I'll be back before twelve.
- Endişelenmeyiniz, on ikiden önce dönmüş olacağım.
- Tom slept for twelve hours straight.
- Tom on iki saat boyunca uyudu.
- The first airplane flew in 1903 for twelve seconds.
- İlk uçak 1903 yılında on iki saniye uçtu.
- Twelve divided by three is four.
- On iki bölü üç dört eder.
- And finally, twelve points to Estonia!
- Ve son olarak, Estonya'ya on iki puan!
- He came to Tokyo five years ago, that is to say, when he was twelve years old.
- O beş yıl önce Tokyo'ya geldi, yani o on iki yaşındayken.
- I haven't done that since I was twelve.
- Bunu on iki yaşımdan beri yapmadım.
- He's only twelve, but he plays chess with the best of them.
- Sadece on iki yaşında ama en iyilerle satranç oynuyor.
- They have twelve children.
- Onların on iki çocuğu var.
- The writer George Orwell was watched for about twelve years by the British police.
- Yazar George Orwell, İngiliz polisi tarafından yaklaşık on iki yıl boyunca izlendi.
- My kid brother is twelve.
- Benim küçük erkek kardeşim on iki yaşında.
- There was once upon a time a king who had twelve daughters.
- Bir zamanlar on iki kızı olan bir kral varmış.
- I slept twelve hours yesterday.
- Dün on iki saat uyudum.
- Twelve divided by three is four.
- On iki üçle bölünürse sonuç dörttür.
- Sami and Layla had six children all under the age of twelve.
- Sami ve Layla'nın on iki yaşın altında altı çocuğu vardı.
- We have an hour's recess for lunch from twelve to one.
- Bizim on ikiden bire kadar öğle yemeği için bir saatlik bir molamız var.
- Tom was twelve when the Berlin Wall fell.
- Berlin Duvarı yıkıldığında Tom on iki yaşındaydı.
- He can run a hundred meters in twelve seconds.
- O on iki saniyede yüz metre koşabilir.
- I'm twelve years old.
- On iki yaşındayım.
- My kid brother is twelve.
- Küçük kardeşim on iki yaşında.
- The first airplane flew in 1903 for twelve seconds.
- 1903'te ilk uçak on iki saniye uçtu.
- Tom began trombone lessons when he was twelve years old.
- Tom on iki yaşındayken trombon derslerine başladı.
- Twelve years old is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.
- I could swim across the river when I was twelve.
- On iki yaşındayken nehri yüzerek geçebiliyordum.
- The brothers were born twelve years apart.
- Kardeşler on iki yıl arayla doğmuşlar.
- I have four thousand one hundred and twelve pesos.
- Dört bin yüz on iki pesom var.
- And all the days of Seth were nine hundred and twelve years, and he died.
- Şit'in bütün günleri dokuz yüz on iki yıl sürdü ve öldü.
- I haven't done that since I was twelve.
- On iki yaşımdan beri yapmadım.
- I'll see you today, at around twelve.
- Bugün on iki gibi görüşürüz.
- I'm here for twelve hours today.
- Bugün on iki saat boyunca buradayım.
- Children under the age of twelve will be admitted free.
- On iki yaşın altındaki çocuklar ücretsiz kabul edilecek.
- He came to Tokyo five years ago, that is to say, when he was twelve years old.
- Tokyo'ya beş yıl önce, yani on iki yaşındayken gelmiş.
- Sami has been married twelve times.
- Sami on iki kere evlendi.
- He served in the House for twelve years.
- Meclis'te on iki yıl görev yaptı.
- We have an hour's recess for lunch from twelve to one.
- Öğle yemeği için on ikiden bire kadar bir saat aramız var.
- I was kidnapped when I was twelve years old.
- Ben on iki yaşındayken kaçırıldım.
- This room is twelve feet by twenty-four feet.
- Bu oda on iki metreye yirmi dört metredir.
- They usually have breakfast at half past seven o'clock and eat their lunch at twelve.
- Genellikle saat yedi buçukta kahvaltı ederler ve öğle yemeklerini on ikide yerler.
- Twelve people were injured in the accident.
- Kazada on iki kişi yaralandı.
- It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.
- Tom'un az uyumasına şaşmamalı; günde bazen on iki fincan kahve içiyor.
- Twelve people have walked on the moon.
- Ay üzerinde on iki kişi yürüdü.
- I will turn in the report at twelve thirty.
- On iki otuzda raporu teslim edeceğim.
- My twelve year old boy doesn't like to play baseball.
- Benim on iki yaşındaki oğlum beyzbol oynamaktan hoşlanmaz.
- They have twelve children.
- On iki çocukları var.
- I spent twelve hours on the train.
- Trende on iki saat geçirdim.
- She has no more than twelve cubs.
- On ikiden fazla yavrusu yok.
- Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam on iki dakika geç kalmıştı.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
- Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
- I had a crush on you when I was twelve.
- On iki yaşımdayken sana aşıktım.
- The twelve signs of the zodiac correspond to twelve constellations.
- Zodyak'ın on iki burcu on iki takımyıldızına karşılık gelir.
- I bought it for about twelve dollars.
- Yaklaşık on iki dolara almıştım.
- Twelve musicians constitute the society.
- Topluluk, on iki müzisyenden oluşuyor.
- Tom certainly looks older than twelve.
- Tom kesinlikle on ikiden daha büyük gösteriyor.
- In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours.
- Dünyanın sonunun geldiğini anlatan filmde on iki saat içinde ölüm kesindi.
- A ruler can measure something up to twelve inches in length.
- Bir cetvel bir şeyi on iki inç uzunluğa kadar ölçebilir.
- A lot of people ask why the cat does not appear among the twelve animals of the Chinese zodiac.
- Birçok insan kedilerin neden Çin burcundaki on iki hayvan arasında görünmediğini soruyor.
- Twelve is an even number.
- On iki çift sayıdır.
- She has just turned twelve.
- On iki yaşına yeni girdi.
- He was now twelve years old and ready to enter a junior high school.
- O artık on iki yaşındaydı ve ortaokul girmeye hazırdı.
- Mary started plucking her eyebrows when she was twelve years old.
- Mary on iki yaşındayken kaşlarını yolmaya başladı.
- Sami was only twelve years old.
- Sami sadece on iki yaşındaydı.
- A lot of people ask why the cat does not appear among the twelve animals of the Chinese zodiac.
- Birçok insan Çin Zodyak'ının on iki hayvanı arasında kedinin neden yer almadığını soruyor.
- They dug down up to twelve meters under sea level.
- Onlar deniz seviyesinin on iki metre altına kadar kazdı.
- Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
- The brothers were born twelve years apart.
- Erkek kardeşler on iki yıl arayla doğmuş.
- Twelve are present at the meeting.
- Toplantıda on iki kişi var.
- I was kidnapped when I was twelve years old.
- On iki yaşındayken kaçırıldım.
- Tom slept more than twelve hours yesterday.
- Tom dün on iki saatten fazla uyudu.
- Tom hasn't seen Mary more than five or six time in the past twelve years.
- Tom son on iki yıldır Mary'yi beş ya da altı kereden fazla görmedi.
- He is also twelve years old but he is still younger than her.
- O da on iki yaşında ama hala ondan daha genç.
- It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.
- Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.
- Tom started taking boxing lessons when he turned twelve.
- Tom on iki yaşına girdiğinde boks dersleri almaya başladı.
- The square root of one hundred forty-four is twelve.
- Yüz kırk dördün karekökü on ikidir.
- The twelve signs of the zodiac correspond to twelve constellations.
- Burçların on iki işareti on iki takımyıldızına karşılık gelir.
- Tom became interested in snowboarding when he was about twelve.
- Tom on iki yaşındayken snowboard yapmaya başladı.
- Twelve years old is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için büyük bir yaş.
- Tom hasn't seen Mary more than five or six time in the past twelve years.
- Tom Mary'yi son on iki yıl içerisinde beş ya da altı kezden daha fazla görmedi.
- Twelve million people are unemployed.
- On iki milyon insan işsiz.
- Three times four is twelve.
- Üç kere dört, on iki eder.
- Tom certainly looks older than twelve.
- Tom kesinlikle on iki yaşından büyük görünüyor.
- I went to bed at twelve last night.
- Dün gece on ikide yattım.
- He can run 100 meters in less than twelve seconds.
- On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.
- I have lived in Kamakura for twelve years.
- On iki yıldır Kamakura'da yaşıyorum.
- I'm here for twelve hours today.
- Bugün on iki saat buradayım.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
- İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl yıllandırılmamışsa, viski değildir.
- She began writing a report at eight, finishing it at twelve.
- Saat sekizde bir rapor yazmaya başladı, saat on ikide onu bitirdi.
- Tom usually eats lunch at twelve o'clock.
- Tom öğle yemeğini genellikle saat on ikide yiyor.
- Our plane took off at exactly twelve o'clock.
- Uçağımız saat tam on ikide kalktı.
- I had a crush on you when I was twelve.
- On iki yaşındayken sana aşık oldum.
- The committee consists of twelve members.
- Komite on iki üyeden oluşuyor.
- I was in the train for twelve hours.
- On iki saat boyunca trendeydim.
- There were once on a time a king and a queen who lived happily together and had twelve children, but they were all boys.
- Bir zamanlar birlikte mutlu yaşayan bir kral ve bir kraliçe varmış ve on iki çocukları olmuş ama hepsi erkekmiş.
- Tom started taking boxing lessons when he turned twelve.
- Tom on iki yaşına geldiğinde boks dersleri almaya başladı.
- Twelve musicians constitute the society.
- Topluluğu on iki müzisyen oluşturuyor.
- The students' lunch period is from twelve to one.
- Öğrencilerin öğle yemeği süresi on ikiden bire kadardır.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
- On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- A person who drinks sugary drinks on a daily basis will consume up to 23 kilograms of sugar in a twelve month period.
- Günlük bazda şekerli içecekler içen bir kişi, on iki aylık dönemde 23 kilograma kadar şeker tüketmiş olacaktır.
- His voice broke when he was twelve.
- Sesi on iki yaşındayken bozuldu.
- I went to bed at twelve last night.
- Dün gece saat on ikide yatmaya gittim.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- Üç ana renk ve dokuz ikincil renk olmak üzere toplam on iki renk vardır.
- She began writing a report at eight, finishing it at twelve.
- Sekizde rapor yazmaya başladı, on ikide bitirdi.
- In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
- And all the days of Seth were nine hundred and twelve years, and he died.
- Şit toplam dokuz yüz on iki yıl yaşadıktan sonra öldü.
- There are twelve pairs of cranial nerves.
- On iki çift kranial sinir vardır.
- I programed my first computer game when I was twelve years old.
- Ben ilk bilgisayar oyunumu on iki yaşındayken programladım.
- And finally, twelve points to Estonia!
- Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
- I am twelve years old.
- Ben on iki yaşındayım.
- They eat dinner at twelve o'clock.
- Akşam yemeğini saat on ikide yiyorlar.
- A person who drinks sugary drinks on a daily basis will consume up to 23 kilograms of sugar in a twelve month period.
- Her gün şekerli içecekler içen bir kişi on iki aylık bir süre içinde 23 kilograma kadar şeker tüketmiş olur.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
- İskoçya'dan değilse ve en az on iki yıl yıllandırılmamışsa, o zaman viski değildir.
- Twelve million people are unemployed.
- On iki milyon insan işsizdir.
- Ania and Piotr are twelve.
- Ania ve Piotr on iki yaşındalar.
- It's twelve o'clock.
- Saat on iki.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- On iki saniye içinde 100 metre koşabilir.
- The committee consists of twelve members.
- Komite, on iki üyeden oluşmaktadır.
- In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
- Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
- Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, on iki yıl önce girdiğim şirketten nihayet ayrıldım.
- Three times four is twelve.
- Üç kere dört on iki eder.
- Twelve years is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için büyük bir yaş.
- I was in the train for twelve hours.
- Ben on iki saat boyunca trendeydim.
- Twelve are present at the meeting.
- Toplantıda on iki kişi mevcut.
- Sami has been married twelve times.
- Sami on iki kez evlendi.
- He won re-election twelve times.
- On iki kez yeniden seçildi.
- My twelve year old boy doesn't like to play baseball.
- On iki yaşındaki oğlum beyzbol oynamaktan hoşlanmıyor.
- Sami is in grade twelve and is going to graduate this year.
- Sami on ikinci sınıftaydı ve bu yıl mezun olacaktı.
- There are twelve pairs of cranial nerves.
- On iki çift kafatası siniri vardır.
- Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- 100 metreyi on iki saniyede koşabilir.
- I'm twelve years old.
- Ben on iki yaşındayım.
- Tom opened a new restaurant, but it didn't turn a profit in the first twelve months.
- Tom yeni bir restoran açtı ama ilk on iki ayda kâr edemedi.
- She rose to stardom when she was just twelve.
- Henüz on iki yaşındayken yıldızlığa yükseldi.
- I have four thousand one hundred and twelve pesos.
- Benim dört bin yüz on iki pezom var.
- Tom became interested in snowboarding when he was about twelve.
- Tom yaklaşık on iki yaşındayken kar kayağı ile ilgileniyordu.
Show More (182)
|