|
- Why can we not manage to make ugly things beautiful too?
- Neden çirkin şeyleri de güzelleştirmeyi başaramıyoruz?
- That, I can promise you, is when things will turn ugly!
- Size söz veriyorum, işler o zaman çirkinleşecek!
- That, I can promise you, is when things will turn ugly.
- İşte o zaman, size söz veriyorum ki, işler çirkinleşecek.
- This directive makes Europe look ugly, so I will not be supporting it.
- Bu direktif Avrupa'yı çirkin gösteriyor, bu yüzden desteklemeyeceğim.
- When I say, you get over there and stand and wait for that ugly mother.
- Söylediğimde, oraya git ve dikilip o çirkin anayı bekle.
- I don't want to die in some ugly hospital pajamas.
- Çirkin bir hastane pijamasıyla ölmek istemiyorum.
- I don't want to die in some ugly hospital pajamas.
- Üstümde çirkin hastane pijamalarıyla ölmeyi istemem.
- I don't want to die in some ugly hospital pajamas.
- Çirkin hastane pijamalarıyla ölmek istemiyorum.
- It's extremely ugly.
- Bu aşırı derecede çirkin.
- It was very ugly.
- O çok çirkindi.
- Tom is ugly, but he's really nice.
- Tom çirkin ama gerçekten iyi biri.
- She is not ugly.
- O çirkin değil.
- Do you believe you're really ugly?
- Gerçekten çirkin olduğuna inanıyor musun?
- This is an ugly one.
- Bu çirkin bir tane.
- Would you rather be fat and ugly or thin and sexy?
- Şişman ve çirkin mi yoksa zayıf ve seksi mi olmayı tercih edersin?
- She's old, ugly and fat.
- O yaşlı, çirkin ve şişman.
- This is an ugly language.
- Bu çirkin bir dil.
- This is ugly.
- Bu çok çirkin.
- You're not ugly.
- Çirkin değilsin.
- This chair is ugly.
- Bu sandalye çok çirkin.
- I am very ugly.
- Ben çok çirkinim.
- You're very ugly.
- Çok çirkinsin.
- That was really ugly.
- O gerçekten çirkindi.
- I'm the only one other than Tom who thinks Mary isn't ugly.
- Tom'un haricinde Mary'nin çirkin olmadığını düşünen tek kişi benim.
- Tom said I was ugly.
- Tom çirkin olduğumu söyledi.
- Do you think you're ugly?
- Çirkin olduğunu mu düşünüyorsun?
- Despite being a model, she looks rather ugly.
- Bir model olmasına rağmen oldukça çirkin görünüyor.
- Tom is quite ugly, isn't he?
- Tom oldukça çirkin, değil mi?
- She is not ugly.
- O çirkin değildir.
- Tom is quite ugly.
- Tom oldukça çirkin.
- Tom is pretty ugly, isn't he?
- Tom çok çirkin, değil mi?
- Do you think Tom is ugly?
- Sizce Tom çirkin mi?
- It's a disadvantage to be ugly.
- Çirkin olmak bir handikap.
- Do you think I'm ugly?
- Sizce ben çirkin miyim?
- Tom used to be ugly.
- Tom eskiden çirkindi.
- I used to be ugly.
- Eskiden çirkindim.
- My house is old and ugly.
- Evim eski ve çirkin.
- It's too ugly.
- Çok çirkin.
- Tom is ugly, but he's really nice.
- Tom çirkin ama gerçekten kibardır.
- Is it true that there are beautiful and ugly languages?
- Güzel ve çirkin diller olduğu doğru mu?
- That dog is really ugly.
- Bu köpek gerçekten çirkin.
- I think Tom is ugly.
- Tom'un çirkin olduğunu düşünüyorum.
- That girl's face is incredibly ugly.
- O kızın yüzü inanılmaz derecede çirkin.
- Are you trying to make yourself look ugly?
- Kendini çirkin göstermeye mi çalışıyorsun?
- How dare you call me skinny and ugly?
- Bana cılız ve çirkin demeye nasıl cesaret edersin?
- It was very ugly.
- Çok çirkindi.
- I feel ugly.
- Kendimi çirkin hissediyorum.
- What an ugly outfit!
- Ne çirkin bir kıyafet!
- That scarf is ugly.
- Bu eşarp çok çirkin.
- Mary's not pretty, but she isn't ugly, either.
- Mary güzel değil ama çirkin de değil.
- You look ugly.
- Çirkin görünüyorsun.
- I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum, çünkü iğrenç ve çirkinler.
- Fire Eater (this was really his name) was very ugly.
- Ateş Yiyen (gerçekten adı buydu) çok çirkindi.
- It's an ugly language.
- Çirkin bir dil.
- Tom told me that he thought Mary was ugly.
- Tom bana Mary'nin çirkin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- You're ugly, but I love you anyway.
- Çirkinsin ama yine de seni seviyorum.
- Why did God make me so ugly?
- Tanrı beni neden bu kadar çirkin yarattı?
- It's not ugly.
- O çirkin değil.
- There will be ugly consequences.
- Çirkin sonuçlar olacak.
- You're not ugly.
- Sen çirkin değilsin.
- Tom told me that he thought Mary was ugly.
- Tom, Mary'nin çirkin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Warts are ugly but harmless.
- Siğiller çirkin ama zararsızdır.
- Why did you tell Tom Mary was ugly?
- Neden Tom'a Mary'nin çirkin olduğunu söyledin?
- These letters look ugly.
- Bu mektuplar çirkin görünüyor.
- Tom used to be ugly.
- Tom çirkindi.
- The basement is ugly, dark, and smelly.
- Bodrum çirkin, karanlık ve kokuyor.
- It's extremely ugly.
- Bu son derece çirkin.
- That's a really ugly dog.
- Bu gerçekten çirkin bir köpek.
- I think it's really ugly.
- Bence gerçekten çirkin.
- She was a real ugly duckling as a kid.
- Çocukken gerçekten çirkin bir ördek yavrusuydu.
- I know Tom is ugly.
- Tom'un çirkin olduğunu biliyorum.
- Mary is ugly.
- Mary çirkin.
- You like ugly people.
- Çirkin insanları seviyorsun.
- Layla said she was ugly.
- Layla çirkin biri olduğunu söyledi.
- Tom thinks Mary is ugly.
- Tom Mary'nin çirkin olduğunu düşünüyor.
- Who had this ugly house built?
- Bu çirkin evi kim yaptırdı?
- The big ugly tree destroys the beauty of the house.
- Büyük, çirkin ağaç, evin güzelliğini yok ediyor.
- How dare you call me skinny and ugly?
- Ne cüretle bana sıska ve çirkin dersin?
- It was really ugly.
- O gerçekten çirkindi.
- A man with a big bank account can't be ugly at all.
- Büyük bir banka hesabı olan bir adam hiç de çirkin olamaz.
- Tom is a bit old, but not too ugly.
- Tom biraz yaşlı ama çok çirkin değil.
- It's an ugly flag.
- O çirkin bir bayrak.
- This ugly yellow reminds me of the color of your bedsheets.
- Bu çirkin sarı bana senin çarşaflarının rengini hatırlatıyor.
- Tom is a bit old, but not too ugly.
- Tom biraz yaşlı ama fazla çirkin değil.
- That's an ugly thought.
- Bu çirkin bir düşünce.
- Who had this ugly house built?
- Bu çirkin evi kim inşa etmişti?
- Have you ever seen an ugly cat?
- Hiç çirkin bir kedi gördün mü?
- The situation turned very ugly.
- Durum çok çirkinleşti.
- His ugly business finally leaked to the public.
- Çirkin işi sonunda halka sızdı.
- Tom didn't think Mary was ugly.
- Tom, Mary'nin çirkin olduğunu düşünmüyordu.
- This language sounds ugly.
- Bu dil kulağa çirkin geliyor.
- He hid his ugly face.
- Çirkin yüzünü sakladı.
- He is neither handsome nor ugly.
- O ne yakışıklıdır ne de çirkin.
- They're really ugly.
- Gerçekten çirkinler.
- An ugly wife is a good fence around the garden.
- Çirkin bir eş, bahçenin etrafında iyi bir çittir.
- You are ugly.
- Sen çirkinsin.
- That dog is really ugly.
- O köpek gerçekten çirkin.
- Tom isn't ugly.
- Tom çirkin değildir.
- Mary is ugly.
- Mary çirkindir.
- I'd rather wear ugly clothes than wear no clothes at all.
- Hiç kıyafet giymemektense çirkin kıyafetler giymeyi tercih ederim.
- That's an ugly tie.
- Bu çirkin bir kravattır.
- My hair is very ugly.
- Saçım çok çirkin.
- They didn't hire the ugly candidate.
- Çirkin adayı işe almadılar.
- Eva is not such an ugly girl.
- Eva o kadar da çirkin bir kız değil.
- It's an ugly flag.
- Bu çirkin bir bayrak.
- They're ugly.
- Onlar çirkin.
- This place is ugly.
- Bu yer çirkin.
- His wife doesn't seem ugly to me.
- Karısı bana çirkin görünmüyor.
- You are ugly.
- Siz çirkinsiniz.
- The ugly crocodile is sleeping in the pond.
- Çirkin timsah gölette uyuyor.
- What an ugly dress!
- Ne çirkin bir elbise!
- You look ugly.
- Sen çirkin görünüyorsun.
- What an ugly cat.
- Ne çirkin bir kedi.
- It isn't ugly.
- Çirkin değil.
- This statue is ugly.
- Bu heykel çirkin.
- It's an ugly situation.
- Çirkin bir durum.
- These letters look ugly.
- Bu harfler çirkin görünüyor.
- I hate myself because I'm ugly.
- Çirkin olduğum için kendimden nefret ediyorum.
- Am I pretty or ugly?
- Güzel miyim yoksa çirkin mi?
- She's stupid and ugly.
- O aptal ve çirkin.
- That's a really ugly dog.
- O gerçekten çirkin bir köpek.
- Tom told Mary that he loved her shoes even though he thought they were ugly.
- Tom, Mary'ye ayakkabılarının çirkin olduğunu düşünmesine rağmen onları sevdiğini söyledi.
- It's extremely ugly.
- Çok çirkin.
- You aren't ugly.
- Çirkin değilsin.
- This tree bears ugly fruits.
- Bu ağaç çirkin meyveler veriyor.
- How dare you call me skinny and ugly!
- Bana sıska ve çirkin demeye nasıl cesaret edersin!
- That's an ugly building, in my opinion.
- Bence bu çirkin bir bina.
- They're really ugly.
- Onlar gerçekten çirkin.
- I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
- Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
- They hired the ugly candidate.
- Onlar çirkin adayı işe aldılar.
- Sami is ugly.
- Sami çirkin.
- Do you really think Tom is ugly?
- Gerçekten Tom'un çirkin olduğunu mu düşünüyorsun?
- She's stupid and ugly.
- O salak ve çirkin.
- He is neither handsome nor ugly.
- Ne yakışıklı ne de çirkin.
- One was beautiful, intelligent and funny, and the other ugly, stupid and depressing.
- Biri güzel, zeki ve komikti, diğeri ise çirkin, aptal ve iç karartıcıydı.
- I am very ugly.
- Çok çirkinim.
- Tom is ugly, isn't he?
- Tom çirkin, değil mi?
- It's unusually ugly.
- O çok çirkin.
- This is an ugly font.
- Bu çirkin bir yazı tipi.
- What an ugly dress!
- Ne çirkin bir elbise.
- That is ugly.
- Çok çirkin.
- That's an ugly tie.
- Bu çirkin bir kravat.
- It's going to be ugly.
- Çirkin olacak.
- Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet.
- Aramızda kalsın, şişko çirkin cadı diyette.
- It's extremely ugly.
- Son derece çirkin.
- Layla said she was ugly.
- Leyla kendisinin çirkin olduğunu söyledi.
- This is an ugly design.
- Bu çirkin bir tasarım.
- Tom thinks Mary is ugly.
- Tom, Mary'nin çirkin olduğunu düşünüyor.
- An ugly man knocked on my door.
- Çirkin bir adam benim kapımı çaldı.
- That was really ugly.
- Bu gerçekten çirkindi.
- She was wearing an ugly dress.
- Çirkin bir elbise giymekteydi.
- They didn't hire the ugly candidate.
- Onlar çirkin adayı işe almadılar.
- It's too ugly.
- Bu çok çirkin.
- This ugly yellow reminds me of the color of your bedsheets.
- Bu çirkin sarı bana senin yatak çarşafı rengini hatırlatıyor.
- Tom has an ugly face.
- Tom'un çirkin bir yüzü var.
- I can truly say that baby is ugly.
- Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.
- The situation is ugly.
- Durum çirkin.
- Why did God make me so ugly?
- Neden Tanrı beni bu kadar çirkin yarattı?
- Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet.
- Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.
- You are ugly.
- Çirkin birisin.
- This statue is ugly.
- Bu heykel çok çirkin.
- Men are like bears - the uglier they are, the more attractive they are.
- Erkekler ayılar gibidir. Ne kadar çirkinlerse, o kadar çekicidirler.
- It's a disadvantage to be ugly.
- Çirkinlik bir dezavantajdır.
- An ugly man knocked on my door.
- Çirkin bir adam kapımı çaldı.
- Fire Eater (this was really his name) was very ugly.
- Ateş Yiyen (bu gerçekten onun adıydı) çok çirkindi.
- Where did you find such an ugly hat?
- Bu kadar çirkin bir şapkayı nereden buldun?
- Tom insisted that he didn't mean to say that Mary was ugly.
- Tom Mary'nin çirkin olduğunu söylemek istemediğinde ısrar etti.
- It's not ugly.
- Çirkin değil.
- He hid his ugly face.
- O, çirkin yüzünü gizledi.
- Tom told Mary she was fat and ugly.
- Tom Mary'ye şişman ve çirkin olduğunu söyledi.
- The flower you picked from the garden is very ugly.
- Bahçeden topladığın çiçek çok çirkin.
- Sami is ugly.
- Sami çirkindir.
- It's unusually ugly.
- Alışılmadık derecede çirkin.
- What ugly hair.
- Ne çirkin saç.
- When I was young, people always told me I was ugly.
- Ben gençken, insanlar her zaman bana çirkin olduğumu söylerdi.
- I'm the only one other than Tom who thinks Mary isn't ugly.
- Tom'dan başka Mary'nin çirkin olmadığını düşünen tek kişi benim.
- Would you rather be fat and ugly or thin and sexy?
- Şişman ve çirkin olmayı mı yoksa zayıf ve seksi olmayı mı tercih edersiniz?
- Saying someone is ugly doesn’t make you any prettier.
- Birinin çirkin olduğunu söylemek sizi daha güzel yapmaz.
- That girl's face is incredibly ugly.
- Şu kızın yüzü inanılmaz çirkin.
- They hired the ugly candidate.
- Çirkin adayı işe aldılar.
- It was really ugly.
- Gerçekten çirkindi.
- Why are you so ugly?
- Neden bu kadar çirkinsin?
- What ugly hair.
- Ne çirkin saçlar.
- She hid her ugly face.
- Çirkin yüzünü sakladı.
- It's a disadvantage to be ugly.
- Çirkin olmak dezavantajdır.
- Tom said that Mary was ugly.
- Tom, Mary'nin çirkin olduğunu söyledi.
- That's ugly.
- Bu çok çirkin.
- One was beautiful, intelligent and funny, and the other ugly, stupid and depressing.
- Biri güzel, akıllı ve komikti, diğeri çirkin, aptal ve iç karartıcıydı.
- Some parts of this city are very ugly.
- Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.
- He hid his ugly face.
- O, çirkin yüzünü sakladı.
- When I saw you, I thought you were the most ugly thing I've ever seen in my life.
- Seni gördüğümde, hayatımda gördüğüm en çirkin şey olduğunu düşündüm.
- Even though Tom is quite ugly, Mary still fell in love with him.
- Tom oldukça çirkin olsa da, Mary hala ona aşık.
- Eva is not such an ugly girl.
- Eva öyle çirkin bir kız değil.
- Your English doesn't sound ugly.
- İngilizceniz hiç de çirkin değil.
- The situation turned very ugly.
- Vaziyet çok çirkinleşti.
- It isn't ugly.
- O çirkin değil.
- You aren't ugly.
- Çirkin değilsiniz.
- Do you think I'm ugly?
- Sence ben çirkin miyim?
- A man with a big bank account can't be ugly at all.
- Büyük bir banka hesabı olan bir adam hiç çirkin olamaz.
- How dare you call me skinny and ugly!
- Ne cüretle bana sıska ve çirkin dersin!
- Tom said I'm ugly and stupid.
- Tom çirkin ve aptal olduğumu söyledi.
- I don't think you're ugly.
- Çirkin olduğunu düşünmüyorum.
- I'm not ugly, but I'm not pretty either.
- Çirkin değilim ama güzel de değilim.
- When I was young, people always told me I was ugly.
- Gençken insanlar bana hep çirkin olduğumu söylerdi.
- You are ugly.
- Çirkinsiniz.
- I'm not ugly.
- Ben çirkin değilim.
- Tom thought the watch Mary had given him was ugly.
- Tom, Mary'nin ona verdiği saatin çirkin olduğunu düşündü.
- She hid her ugly face.
- O çirkin yüzünü sakladı.
- Mary thinks that she is ugly.
- Mary çirkin olduğunu düşünüyor.
- Tom didn't think Mary was ugly.
- Tom Mary'nin çirkin olduğunu düşünmedi.
- Tom is quite ugly, isn't he?
- Tom bayağı çirkin, değil mi?
- Tom is fat and ugly.
- Tom şişman ve çirkin.
- Do you think I'm ugly?
- Çirkin olduğumu mu düşünüyorsun?
- It's a disadvantage to be ugly.
- Çirkin olmak bir dezavantajdır.
- The girl is ugly.
- Kız çirkin.
- Tom is very ugly.
- Tom çok çirkin.
- Even though Tom is quite ugly, Mary still fell in love with him.
- Tom oldukça çirkin olmasına rağmen, Mary yine de ona aşık oldu.
- I can truly say that baby is ugly.
- Gerçekten bu bebeğin çirkin olduğunu söyleyebilirim.
- I'd rather wear ugly clothes than wear no clothes at all.
- Hiç elbise giymemektense çirkin kıyafetler giymeyi tercih ederim.
- Most men find me ugly.
- Çoğu erkek beni çirkin buluyor.
- Tom said I was ugly.
- Tom çirkin olduğunu söyledi.
- I don't think you're ugly.
- Ben senin çirkin olduğunu sanmıyorum.
- You were very ugly last night.
- Dün gece çok çirkindin.
- Tom couldn't believe how ugly Mary became as she got older.
- Tom, Mary'nin yaşlandıkça ne kadar çirkinleştiğine inanamıyordu.
- Tom insisted that he didn't mean to say that Mary was ugly.
- Tom, Mary'nin çirkin olduğunu söylemek istemediği konusunda ısrar etti.
- There will be ugly consequences.
- Çirkin sonuçları olacak.
- This place is ugly.
- Burası çok çirkin.
- Mary's not pretty, but she isn't ugly, either.
- Mary güzel değil, fakat çirkin de değil.
- I think Tom is ugly.
- Bence Tom çirkin.
- I think it's really ugly.
- Onun gerçekten çirkin olduğunu düşünüyorum.
- Am I pretty or ugly?
- Güzel miyim, çirkin miyim?
Show More (241)
|