|
- The education system had collapsed utterly.
- Eğitim sistemi tamamen çökmüştür.
- The first decision was utterly deplorable.
- İlk karar tamamen içler acısıydı.
- Thus, Belarus' isolation is increasing, and so the situation remains utterly unchanged.
- Böylece Belarus'un izolasyonu artmakta ve durum tamamen değişmeden kalmaktadır.
- This certainly shows that the President of this sitting is utterly impartial.
- Bu durum, bu oturumun Başkanının tamamen tarafsız olduğunu kesinlikle göstermektedir.
- This argument is utterly false.
- Bu argüman tamamen yanlıştır.
- To combine, as one sees fit, martial law with something alleged to be criminal law is utterly intolerable.
- Birinin uygun gördüğü gibi, sıkıyönetimi ceza hukuku olduğu iddia edilen bir şeyle birleştirmek tamamen kabul edilemez.
- They were victims of a terrible crime which, on behalf of this Parliament, I condemn utterly.
- Onlar, bu Parlamento adına tamamen kınadığım korkunç bir suçun kurbanlarıydı.
- This is utterly irresponsible and unacceptable.
- Bu tamamen sorumsuzca ve kabul edilemez bir tutumdur.
- We are dealing, then, with a system that is utterly lacking in transparency and is also to some degree undemocratic.
- O halde şeffaflıktan tamamen yoksun ve bir dereceye kadar da demokratik olmayan bir sistemle karşı karşıyayız.
- Here, the procedures in the Member States are utterly different.
- Burada, Üye Devletlerdeki prosedürler tamamen farklıdır.
- Moreover, the reference to religion is utterly superfluous.
- Ayrıca dine yapılan atıf tamamen gereksizdir.
- You have been utterly deaf to their requests.
- Onların taleplerine tamamen sağır kaldınız.
- We feel that the two parallel decisions are utterly disproportionate.
- İki paralel kararın tamamen orantısız olduğunu düşünüyoruz.
- The relation of cause and effect must be utterly unknown to mankind.
- Sebep-sonuç ilişkisi insanlık tarafından tamamen bilinmiyor olmalıdır.
- The relation of cause and effect must be utterly unknown to mankind.
- Sebep ve sonuç ilişkisi insanoğlu tarafından tamamen bilinmiyor olmalıdır.
- This utterly discredits him as a scientist.
- Bu onu bir bilim adamı olarak tamamen gözden düşürüyor.
- I felt utterly overwhelmed.
- Kendimi tamamen bunalmış hissediyordum.
- He felt utterly humiliated.
- O, tamamen aşağılanmış hissetti.
- I felt utterly humiliated.
- Kendimi tamamen aşağılanmış hissettim.
- I felt utterly overwhelmed.
- Kendimi tamamen bunalmış hissettim.
- This is utterly ridiculous.
- Bu tamamen saçmalık.
- Tom was utterly humiliated.
- Tom tamamen aşağılanmıştı.
- Tom was utterly disappointed.
- Tom tamamen hayal kırıklığına uğramıştı.
- This is utterly insane.
- Bu tamamen delilik.
- Tom felt utterly humiliated.
- Tom kendini tamamen aşağılanmış hissetti.
- Tom was utterly confused.
- Tom'un kafası tamamen karışmıştı.
- Tom is utterly disorientated.
- Tom'un kafası tamamen karışmış durumda.
- This is utterly balderdash.
- Bu tamamen saçmalık.
- The report is utterly false.
- Rapor tamamen yanlış.
- He was utterly perplexed.
- Tamamen şaşkındı.
- Tom looked utterly disappointed.
- Tom tamamen hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
- Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- He is utterly insane.
- O tamamen deli.
- Tom was utterly confused.
- Tom'un tamamen kafası karışıktı.
- Tom looks utterly confused.
- Tom'un kafası tamamen karışmış görünüyor.
- I felt utterly out of place among those sophisticated people.
- O sofistike insanların arasında kendimi tamamen yabancı hissettim.
- This is utterly ingenious.
- Bu tamamen dahice.
- Tom felt utterly overwhelmed.
- Tom kendini tamamen bunalmış hissetti.
- He felt utterly humiliated.
- Kendini tamamen aşağılanmış hissetti.
- This utterly discredits him as a scientist.
- Bu onun bir bilim adamı olarak itibarını tamamen zedeliyor.
- Tom said he was utterly exhausted.
- Tom tamamen bitkin olduğunu söyledi.
- Some believe that spirituality is utterly different from religiosity.
- Bazıları ise maneviyatın dindarlıktan tamamen farklı olduğuna inanır.
- Tom felt utterly overwhelmed.
- Tom tamamen bunalmış hissetti.
Show More (40)
|