1 |
wing |
kanat (kuş/uçak/bina/ordu/futbol veya siyasi partiye ait) |
n. |
|
- Birds spread their wings and fly.
- Kuşlar kanatlarını açıp uçarlar.
- She ordered chicken wings.
- Tavuk kanadı sipariş etti.
- Wings hold planes in the air.
- Kanatlar uçakları havada tutar.
- Tourists visited the south wing of the mansion.
- Turistler malikanenin güney kanadını ziyaret etti.
- The moderate wing of the party opposed some of the politicians' ideas.
- Partinin ılımlı kanadı politikacıların bazı fikirlerine karşı çıktı.
- He ran towards the east wing to catch the ball.
- Topu yakalamak için doğu kanadına doğru koştu.
- Well, I have your cheque for the new hospital wing.
- Yeni hastane kanadı için çekiniz benim elimde.
- Well, I have your cheque for the new hospital wing.
- Yeni hastane kanadı için çekiniz elimde.
- Tom took me under his wing.
- Tom bana kol kanat gerdi.
- She took me under her wing and taught me everything she knew.
- Beni kanatları altına aldı ve bildiği her şeyi bana öğretti.
- She took me under her wing and taught me everything she knows.
- O beni kanatlarının altına aldı ve bildiği her şeyi bana öğretti.
- She took me under her wing.
- O beni kanadı altına aldı.
- A butterfly's wing contains many details.
- Bir kelebeğin kanadı birçok ayrıntı içerir.
- I found a bird whose wing was severely damaged.
- Kanadı ciddi biçimde hasar görmüş bir kuş buldum.
- The bird's wing was broken.
- Kuşun kanadı kırılmıştı.
- A butterfly's wing contains many details.
- Bir kelebeğin kanadı bir sürü detay içerir.
- She took me under her wing.
- Beni kanatları altına aldı.
- Tom took me under his wing.
- Tom beni kanatları altına aldı.
- She took me under her wing and taught me everything she knows.
- Beni kanatları altına aldı ve bildiği her şeyi bana öğretti.
- Was it really necessary to change the front wing?
- Ön kanadı değiştirmek gerçekten gerekli miydi?
- The bird's wing was broken.
- Kuşun kanadı kırıktı.
- Sami took Layla's daughter under his wing.
- Sami, Layla'nın kızını kanatları altına aldı.
- Then he felt quite ashamed, and hid his head under his wing; for he did not know what to do.
- Sonra çok utandı ve başını kanadının altına sakladı; çünkü ne yapacağını bilmiyordu.
- She took me under her wing and taught me everything she knew.
- O bana kol kanat gerdi ve bildiği her şeyi bana öğretti.
- Tom took me under his wing.
- Tom beni kanadının altına aldı.
- I found a bird whose wing was severely damaged.
- Kanadı ciddi şekilde yaralanmış bir kuş buldum.
Show More (23)
|
2 |
wing |
uçmak |
v. |
|
- Jessica will wing her way to Bali soon.
- Jessica yakında Bali'ye uçacak.
Show More (-2)
|
3 |
wing |
(arabada) gövde |
n. |
|
- The wing of the new car has a unique design.
- Yeni arabanın gövdesi benzersiz bir tasarıma sahip.
Show More (-2)
|
4 |
wing |
ek bina |
n. |
|
- The hospital has three wings.
- Hastanenin üç ek binası var.
Show More (-2)
|
5 |
wing |
kanatlandırmak |
v. |
|
- This sound of danger lent me wings.
- Bu tehlike sesi beni kanatlandırdı.
Show More (-2)
|