The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Inglés	Turco
1	wit	zeka	n.
	A leader with quick wit can increase the team's morale. Kıvrak zekaya sahip bir lider ekibin moralini yükseltebilir. The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he? Bu kitabı yazan kişi hem mizah hem de zeka sahibi, değil mi? Nature endowed her with wit and beauty. Doğa ona zekâ ve güzellik bahşetmiş. Wit gives zest to conversation. Zekâ sohbete lezzet verir. I admire his wit. Onun zekasına hayranım. I don't have your wit. Senin zekana sahip değilim. I would challenge you to a battle of wits, but I see you are unarmed. Sana zeka savaşında meydan okurdum ama görüyorum ki silahsızsın. Nature endowed her with wit and beauty. Doğa ona zeka ve güzellik vermiş. I enjoyed Tom's wit. Tom'un zekası hoşuma gitti. Show More (6)
2	wit	akıl	n.
	Orlando goes to the moon to search for his lost wits. Orlando kaybettiği aklını aramak için aya gider. Orlando goes to the moon to search for his lost wits. Orlando kaybettiği aklını aramak için Ay'a gider. Tom was scared out of his wits. Tom korkudan aklını kaçırmıştı. I was at my wit's end. Aklım başımdan gitmişti. Show More (1)
3	wit	ince zeka	n.
	I don't have your wit. Ben senin ince zekana sahip değilim. I enjoyed Tom's wit. Tom'un ince zekasından hoşlandım. Show More (-1)
4	wit	nüktedan kimse	n.
	You are such a wit that you should try your luck on a comedy show. O kadar nüktedan birisiniz ki, şansınızı bir komedi programında denemelisiniz. Show More (-2)
5	wit	ince espri	n.
	Wit gives zest to conversation. İnce espri konuşmaya lezzet verir. Show More (-2)
6	wit	nükte	n.
	Her speech was full of wit. Konuşması nükte doluydu. Show More (-2)