| 1 |
worn |
yorgun |
adj. |
|
- I'm worn out.
- Çok yorgunum.
- I've been up and about all day, now I'm worn out.
- Bütün gün ayaktaydım, şimdi çok yorgunum.
- I'm all worn out.
- Çok yorgunum.
- He was all worn out.
- Çok yorgundu.
- You look worn out.
- Yorgun görünüyorsun.
- He was worn out when he got home.
- O, eve vardığında yorgundu.
- Tom is worn out.
- Tom yorgun.
- Tom looks worn out.
- Tom oldukça yorgun görünüyor.
- He was worn out when he got home.
- Eve döndüğünde çok yorgundu.
- Tom is worn out.
- Tom çok yorgun.
Show More (7)
|
| 2 |
worn |
aşınmış |
adj. |
|
- Your tyres are worn.
- Lastiklerin aşınmış.
- Your tires are completely worn out.
- Lastikleriniz tamamen aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbow.
- Deri ceket dirsekten aşınmış.
- Your tyres are worn.
- Senin lastiklerin aşınmış.
- This tire is showing wear.
- Bu lastik aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbows.
- Deri ceketin dirsekleri aşınmış.
Show More (3)
|
| 3 |
worn |
yıpranmış |
adj. |
|
- The trousers were worn at the bottom.
- Pantolonun paçaları yıpranmıştı.
- The soles of my shoes are worn.
- Benim ayakkabıların tabanları yıprandı.
Show More (-1)
|
| 4 |
worn |
yırtık pırtık |
adj. |
|
- The poor boy only had a pair of worn shoes.
- Zavallı çocuğun sadece bir çift yırtık pırtık ayakkabısı vardı.
Show More (-2)
|
| 5 |
worn |
bitkin |
adj. |
|
- Let's leave him alone; he looks worn.
- Onu yalnız bırakalım; bitkin görünüyor.
Show More (-2)
|
