(bir şey) sağlamak - Turco Inglés Diccionario
Historia

(bir şey) sağlamak



Significados de "(bir şey) sağlamak" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Slang
(bir şey) sağlamak kick down with (something) v.

Significados de "(bir şey) sağlamak" con otros términos en diccionario inglés turco: 68 resultado(s)

Turco Inglés
General
önüne bir şey koyarak gözükmemesini sağlamak screen off v.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for v.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something v.
Phrasals
(bir şey) yaparak kazanç sağlamak gain (something) by (doing something) v.
(bir şey) yaparak kazanç sağlamak gain something by doing something v.
(birine bir şey) sağlamak/tedarik etmek administer (something) to (one) v.
bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak qualify someone for something v.
bir deneyimden (bir şey) sağlamak gain from (something) v.
(bir şeye/birine bir şey) sağlamak furnish (someone or something) with (something) v.
(bir şey) yoluyla para sağlamak pump through (something) v.
(bir şey arasından araçla) yolunu bulmasını sağlamak steer through (something) v.
(birini) sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak wring (something) out of (someone) v.
birinin/bir şeyin bir şey olarak çalışmasını sağlamak set someone or something up as something v.
(bir şeye/yere) boruyla (bir şey) sağlamak pipe (something) into (something or some place) v.
(birine bir şey) sağlamak accommodate (one) with (something) v.
(birinin) ihtiyacına yönelik (bir şey) sağlamak/tahsis etmek accommodate (one) with (something) v.
birine özel olarak bir şey sağlamak accommodate someone with something v.
birinin ihtiyacına yönelik bir şey sağlamak/tahsis etmek accommodate someone with something v.
birinin (bir şey) boyunca dayanmasını sağlamak carry someone through (something) v.
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak chip in with (something) for (something) v.
birinin bir şey hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak familiarize someone with something v.
(birinin/kendinin bir şey) hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak familiarize (someone or oneself) with (something) v.
birine/bir şeye bir şey sağlamak favor someone or something with something v.
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek fit someone or something out (with something) v.
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek fit someone or something out v.
birine (bir şey) sağlamak fix someone up (with something) v.
bir şey için bir şey sağlamak furnish something for something v.
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak furnish (something) for (someone or something) v.
(biri/bir şey) sağlamak help out with (someone or something) v.
(biri/bir şey) sağlamak help with (someone or something) v.
(bir şeyin bir şey yapmamasını) sağlamak inhibit (something) from (doing something) v.
için (bir şey) sağlamak procure (something) for v.
(birine bir şey) sağlamak provide (one) with (something) v.
(birine/bir şeye bir şey) sağlamak provide (something) for (someone or something) v.
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak provide (something) for (someone or something) v.
(birine/bir şeye bir şey) sağlamak render (something) to (someone or something) v.
(bir şeyin bir şey) içerisinde kök salmasını sağlamak root (something) in (something) v.
(bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak sew (something) up v.
(birine bir şey) sağlamak stand (one) to (something) v.
(birine/bir şeye) bol miktarda (bir şey) sağlamak stock (someone or something) up with (something) v.
(birine/bir şeye biri/bir şey) sağlamak supply (someone or something) with (someone or something) v.
(bir şey) yapmaya, kullanmaya, tüketmeye aşlamasını sağlamak switch to (something) v.
sıkıştırıp (bir şey) yapmasını sağlamak wring out of v.
Colloquial
(bir şey yapmak birine) yarar/fayda sağlamak behoove (one) to (do something) v.
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak be good for something v.
Idioms
(avantaj sağlamak için bir şey) ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek play the (something) card v.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak get one over on somebody/something v.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak get one over on somebody/something v.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak put one over on somebody/something v.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak put one over on somebody/something v.
(birinin bir şey) düşünmesini sağlamak put (something) in (one's) head v.
(biri/bir şey) üzerinde tam kontrol sağlamak have a tight grip on (someone or something) v.
geçimini (bir şeyden/bir şey yaparak) sağlamak make a living out of (doing) (something) v.
(birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak enable (one) to (do something) v.
(biri/bir şey) üzerinde kontrolü sağlamak get (someone or something) under (one's) control v.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak get/put one over on somebody/something v.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak get/put one over on somebody/something v.
(birini) suçlayan (bir şey) sunmak/sağlamak give (something) against (one) v.
(birinin bir şey) yapmasını sağlamak lead (one) to (do something) v.
(bir şey) yapmasını sağlamak lead one to v.
geçimini (bir şeyden/bir şey yaparak) sağlamak make a living from (doing) (something) v.
(birinin biri/bir şey) hakkındaki gerçeği/doğruları görmesini sağlamak open (one's) eyes to (someone or something) v.
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak put the money up (for something) v.
(bir şey için) gereken finansmanı sağlamak put up the money (for something) v.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the path for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için uygun zemin/kolaylık sağlamak smooth the way for (someone or something) v.
Biology
bir şey boyunca potansiyel farkta artışa maruz kalmak veya artış sağlamak hyperpolarize v.
bir şey boyunca potansiyel farkta artışa maruz kalmak veya artış sağlamak hyperpolarise v.