(birine/bir şeye) karşı olmak - Turco Inglés Diccionario
Historia

(birine/bir şeye) karşı olmak



Significados de "(birine/bir şeye) karşı olmak" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı olmak stand up against (someone or something) v.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olmak be down on (someone or something) v.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak be against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak have a down on (someone or something) v.

Significados de "(birine/bir şeye) karşı olmak" con otros términos en diccionario inglés turco: 79 resultado(s)

Turco Inglés
Phrasals
birine/bir şeye karşı olmak have something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak tune into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak mount against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak report to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak argue against someone or something v.
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak band together (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak conspire against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak conspire with (someone) against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak gang up against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak mutiny against (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak yearn over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse to be fair (to someone or something) expr.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) sert olmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will toward (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak be dead set against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be wise to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be/get wise to somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak get hip to (someone or somebody) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will against (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak have a case (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak have a down on (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for someone/something v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weak spot for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weakness for someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep a sharp lookout (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak pay attention (to someone or something) v.