Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | ateş gibi | igneous adj. |
General | ateş gibi | fiery adj. |
General | ateş gibi | piping hot adj. |
General | ateş gibi | hardworking adj. |
General | ateş gibi | red hot adj. |
Colloquial | ||
Colloquial | ateş gibi | piping hot adj. |
Idioms | ||
Idioms | ateş gibi | hot as fire adj. |
Idioms | ateş gibi | hot as hell adj. |
Gastronomy | ||
Gastronomy | ateş gibi | very hot adj. |
Literature | ||
Literature | ateş gibi | ignipotent adj. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | deli gibi ateş etmek | blaze away v. |
Idioms | ||
Idioms | ateş gibi kişi | fire-breather n. |
Idioms | ateş almaya gelmiş gibi bir ziyaret | a flying visit n. |
Idioms | ateş almış gibi | like grant took richmond expr. |
Technical | ||
Technical | ateş tuğlası gibi malzemeleri fırından çıkaran işçi | drawer n. |
Pathology | ||
Pathology | anne karnında veya doğumda bağımlılık yapan ilaçlara maruz kalmış bebekte görülen şiddetli ağlama, titreme, ateş, terleme ve kusma gibi yoksunluk semptomları | neonatal abstinence syndrome n. |
Pathology | yüksek ateş altında sayıklayan bilinci yarı kapalı hastaların nevresim, çarşaf gibi objeleri istemsizce sıkması | tilmus n. |
Pathology | yüksek ateş altında sayıklayan bilinci yarı kapalı hastaların nevresim, çarşaf gibi objeleri istemsizce sıkması | floccillation n. |
Gastronomy | ||
Gastronomy | kuzu, tavuk, hindi veya domuz gibi hayvanların bütün olarak şişe geçirme suretiyle ateş üzerinde pişirilmesi | spit roast n. |