bir şey konusunda - Turco Inglés Diccionario
Historia

bir şey konusunda



Significados de "bir şey konusunda" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Phrases
bir şey konusunda as to something expr.

Significados de "bir şey konusunda" con otros términos en diccionario inglés turco: 108 resultado(s)

Turco Inglés
General
birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek encourage someone to do something v.
(bir şey) konusunda çok az şüpheye yer bırakmak leave little doubt of (something) v.
Phrasals
(bir şey konusunda) zahmete sokmak bother with (someone or something) v.
(bir şey konusunda) zahmet etmek/zahmete girmek bother with someone or something v.
birini bir şey yapması konusunda ikna etmek/oyuna getirmek fool someone into something v.
bir şey konusunda artış göstermek gain in v.
bir şey konusunda/bakımından iyiye gitmek gain in v.
(bir şey yapmaması konusunda) uyarmak exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapmaması konusunda) ikaz etmek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapması konusunda) tavsiye vermek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapması konusunda) cesaret vermek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapması konusunda) cesaretlendirmek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey yapması konusunda) teşvik etmek exhort (one) to (do something) v.
(bir şey) yapmak konusunda yan çizmek get out of doing (something) v.
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise on someone or something (with someone) v.
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak compromise on someone or something (with someone) v.
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise (on someone or something) with someone v.
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak compromise (on someone or something) with someone v.
(biriyle bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise (on something) with (someone) v.
(biriyle bir şey) konusunda anlaşmaya varmak compromise (on something) with (someone) v.
(bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak compromise on (something) v.
(bir şey) konusunda anlaşmaya varmak compromise on (something) v.
(biri/bir şey konusunda) birine akıl danışmak consult (with) someone (about someone or something) v.
(bir şey) konusunda birine akıl danışmak consult (someone) about (something) v.
birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak dare someone (to do something) v.
biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek dare someone (to do something) v.
birini biri/bir şey konusunda utandırmak embarrass someone about someone or something v.
birini biri/bir şey konusunda mahcup etmek embarrass someone about someone or something v.
(birini/kendini bir şey) konusunda ikna etmek/kandırmak fool (one or oneself) into (something) v.
(bir şey) konusunda yardım etmek help out with v.
(bir şey) konusunda uyanık olmak look out for (something) v.
(bir şey) konusunda laf sokmak needle about v.
(bir şey) konusunda kışkırtmak needle about v.
(bir şey) konusunda iğnelemek needle about v.
(bir şey) konusunda iğneleyici söz söylemek needle about v.
(bir şey) konusunda dokundurmak needle about v.
(birine bir şey yapması konusunda) baskı yapmak pressure (one) into (doing something) v.
(bir şey) konusunda baskı yapmak pressure into v.
(birini/kendini bir şey yapmak konusunda) tatlı dille kandırmak talk (someone or oneself) into (doing) (something) v.
(biri/bir şey) konusunda bir mektup, e-posta göndermek write about (someone or something) v.
Phrases
(biri/bir şey) konusunda so far as (someone or something) is concerned expr.
biri/bir şey konusunda as regards somebody/something expr.
Colloquial
bir şey olarak/yapmak konusunda çok deneyimi/tecrübesi olmak know what it is to be/do something v.
bir şey yapma konusunda yeterli bilgi sahibi olmak know what (one) is doing v.
(biri/bir şey) konusunda talking of (someone or something) expr.
biri/bir şey konusunda talking of somebody/something [uk] expr.
biri/bir şey konusunda usta at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda uzman at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda yeterli at home with someone or something expr.
biri/bir şey konusunda yetenekli at home with someone or something expr.
(bir şey) konusunda speaking of (something) expr.
Idioms
(bir şey konusunda) heyecanlı olmak be keen about v.
bir şey konusunda tekel olmamak not have a monopoly on something v.
birine bir şey yapması konusunda aşırı baskı yapmak high-pressure someone into something v.
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak be (dead) set on something/on doing something v.
(biri/bir şey konusunda) aynı kafada olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) v.
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak be set on something/on doing something v.
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek bring someone up-to-date (on someone or something) v.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak bring someone up-to-date (on someone or something) v.
(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek give (one) an account of (someone or something) v.
(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak give (one) an account of (someone or something) v.
(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek give (one) an account of (someone or something) v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give an account (of someone or something) (to someone) v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give an account (of someone or something) (to someone) v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give an account (of someone or something) (to someone) v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give someone an account of someone or something v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give someone an account of someone or something v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give someone an account of someone or something v.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek give an account of (someone or something) v.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give an account of (someone or something) v.
(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek give an account of (someone or something) v.
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak go overboard (for somebody/something) v.
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak go overboard (for somebody/something) v.
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak go overboard (about somebody/something) v.
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak go overboard (about somebody/something) v.
bir şey konusunda büyük umutları olmak have (high) hopes of something v.
bir şey konusunda büyük umutlar beslemek have (high) hopes of something v.
bir şey (yapma) konusunda doğal becerisi olmak have a gift for (doing) something v.
bir şey (yapma) konusunda doğuştan yetenekli olmak have a gift for (doing) something v.
(bir şey) konusunda tekel olmak have a monopoly on (something) v.
(bir şey konusunda) burnu iyi koku almak have a nose for something v.
(bir şey konusunda) tahminde bulunmak have an inkling (of something) v.
(bir şey konusunda) varsayımda bulunmak have an inkling (of something) v.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak have an open mind (on/about something) v.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak have an open mind (on/about something) v.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak keep an open mind (on/about something) v.
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak keep an open mind (on/about something) v.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak have your work cut out (to do something/doing something) v.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure (one) into (doing something) v.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure into v.
bir konuda/bir şey yapma konusunda dobra olmak make no bones about something/about doing something v.
bir konuda/bir şey yapma konusunda şeffaf olmak make no bones about something/about doing something v.
bir şey yapmak konusunda bir daha düşünmek think better of it/of doing something v.
(biri/bir şey) konusunda bölünmüş divided on (someone or something) adj.
(biri/bir şey) konusunda ayrılığa düşmüş divided on (someone or something) adj.
(bir şey yapmak) konusunda azimli bound and determined to (do something) adj.
(biri/bir şey) konusunda çok katı death on (someone or something) adj.
(bir şey) konusunda çok becerikli death on (something) adj.
(bir şey) konusunda yetenekli death on (something) adj.
(bir şey) konusunda/yönünden zengin long on one thing and short on another adj.
(bir şey) konusunda/yönünden eksik kalmış long on one thing and short on another adj.
(bir şey) konusunda/hakkında katı religious about (something) adj.
(bir şey) konusunda/hakkında kuralcı religious about (something) adj.
(bir şey yapmak) konusunda kararsız reluctant to (do something) adj.
(bir şey yapmak) konusunda tereddütlü reluctant to (do something) adj.
(bir şey) konusunda avantajlı to windward of (something) [obsolete] expr.
Law
bir şey yapmak konusunda açılan dava action of mandamus n.
Slang
(bir şey konusunda) cahil/bilgisiz olmak not know shit (about something) v.