|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
eski bir inanışa göre cadıların, hayaletlerin, hortlakların ortalığa çıktığı gece (31 ekim) |
halloween n.
|
|
2 |
General |
bataklıklarda gece görülen ve yakamoza benzeyen bir parıltı |
will-o-the-wisp n.
|
|
3 |
General |
bir gece kalma |
overnight stay n.
|
|
4 |
General |
tutku dolu bir gece |
a night of passion n.
|
|
5 |
General |
tutkulu bir gece |
a night of passion n.
|
|
6 |
General |
unutulmayacak bir gece |
a night to remember n.
|
|
7 |
General |
hatırlanacak bir gece |
a night to remember n.
|
|
8 |
General |
(bir edebi eser için) gece saatlerinde çok yoğun çalışma |
elucubration [obsolete] n.
|
|
9 |
General |
sadece üyelerini ve onların davetlilerini kabul eden, üyelerinde mekanın anahtarının bulunduğu bir gece kulübü |
key club n.
|
|
10 |
General |
bir şarkıcı veya gece kulüpleri oluşumu tarafından düzenlenen müzik festivali |
saengerfest n.
|
|
11 |
General |
şişeyle içki satın alan müşterilere hizmet veren bir gece kulübü |
bottle club n.
|
|
12 |
General |
(gece avcılığı sırasında) kuşları korkutmak için kullanılan bir çan |
lowbell n.
|
|
13 |
General |
bir gece kalma |
overnight n.
|
|
14 |
General |
avustralya yerlilerinin gece danslarıyla kutladıkları bir bayram töreni |
corrobory n.
|
|
15 |
General |
gece uyumadan önce bir şeyler atıştırılan zaman dilimi |
suppertime n.
|
|
16 |
General |
hafta içi bir gece |
weeknight n.
|
|
17 |
General |
felekten bir gece çalmak |
have a very enjoyable night v.
|
|
18 |
General |
gece uyuyacak bir yer bulmak |
bed down some place v.
|
|
19 |
General |
kuru fasulyeleri bir gece önceden ıslatmak |
soak the beans the night before v.
|
|
|
20 |
General |
kuru fasulyeleri bir gece önceden ıslatmak |
soak the beans overnight v.
|
|
21 |
General |
kodeste bir gece geçirmek |
spend a night in jail v.
|
|
22 |
General |
bir gece kulübüne gitmek |
go to a nightclub v.
|
|
23 |
General |
sessiz bir gece geçirmek |
have a quiet night in v.
|
|
24 |
General |
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak |
table-hop v.
|
|
25 |
General |
(bir edebi eser için) gece saatlerinde çok yoğun çalışmak |
elucubrate [obsolete] v.
|
|
26 |
General |
(bir diğerinden) daha fazla gece öyküsü anlatmak |
outnight v.
|
|
27 |
General |
(kararın) bir gece üstüne yatmak |
sleep v.
|
|
28 |
General |
bir gece için olan |
overnight adj.
|
|
29 |
General |
bütün gece süren (bir olay) |
all-night adj.
|
|
30 |
General |
bir gece süren |
overnight adj.
|
|
31 |
General |
bir gece ve bir günü kapsayan |
noctidial adj.
|
|
32 |
General |
hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir gece boyunca |
all the livelong night adv.
|
|
33 |
General |
bir gece içinde |
overnight adv.
|
|
34 |
General |
bir önceki gece |
the night before adv.
|
|
Phrases |
|
35 |
Phrases |
iyi bir gece geçirmek |
have a good night v.
|
|
36 |
Phrases |
çok hoş/güzel (bir gün/bir gece/vakit) geçirdik |
It’s been expr.
|
|
37 |
Phrases |
gece yarısından önceki bir saatlik uyku sonrasındaki iki saate bedeldir |
one hour's sleep before midnight is worth two after expr.
|
|
Proverb |
|
38 |
Proverb |
gece yarısından önceki bir saatlik uyku sonrasındaki iki saate bedeldir |
one hour's sleep before midnight is worth two after
|
|
Colloquial |
|
39 |
Colloquial |
çok özel bir gece |
a very special night n.
|
|
|
40 |
Colloquial |
gece yarısını bir geçe |
one minute past midnight n.
|
|
41 |
Colloquial |
iyi bir gece uykusu |
a good night's sleep n.
|
|
42 |
Colloquial |
(alkollü bir mekana gidildiğinde) dönüşte arabayı kullanacak olan dolayısıyla o gece içmeyen kişi |
a designated driver n.
|
|
43 |
Colloquial |
gece bir yerde kalma |
overnighter n.
|
|
44 |
Colloquial |
bütün gün/gece/hafta sonu bir şey yapmak |
make a day/night/weekend of it v.
|
|
45 |
Colloquial |
gece veya gündüz herhangi bir saat |
all hours (of the day and night) expr.
|
|
46 |
Colloquial |
gece veya gündüz herhangi bir saat |
all hours (of the day and night) expr.
|
|
Idioms |
|
47 |
Idioms |
binbir gece masallarında dilenciye boş tabaklarla ziyafet çeken prense yapılan bir gönderme |
barmecide feast n.
|
|
48 |
Idioms |
felekten bir gece çalmak |
go out on the town v.
|
|
49 |
Idioms |
felekten bir gece çalmak |
go out on a spree v.
|
|
50 |
Idioms |
kötü bir gece geçirmek |
have a bad night v.
|
|
51 |
Idioms |
bütün gece bir şey yapmak |
make a day/night/week of it v.
|
|
52 |
Idioms |
gece boyunca bir şey yapmak |
make a day/night/week of it v.
|
|
53 |
Idioms |
kararı bir gece düşünmek |
sleep on something v.
|
|
54 |
Idioms |
gece veya gündüz herhangi bir saatte |
at all hours of the day and night expr.
|
|
55 |
Idioms |
felekten bir gün/gece çalma |
(out) on the town expr.
|
|
Speaking |
|
56 |
Speaking |
bütün bir ay gece gündüz |
day and night for a whole month expr.
|
|
57 |
Speaking |
bir gece daha kalmaz mıydınız? |
won't you stay one more night? expr.
|
|
58 |
Speaking |
bir gece önce |
the night before last expr.
|
|
59 |
Speaking |
bütün gece hasta bir arkadaşla ilgilenmek zorunda kaldım (bahane olarak söylenir) |
I was up all night with a sick friend expr.
|
|
60 |
Speaking |
bu gece bir planınız var mı? |
what are you up to this evening? expr.
|
|
61 |
Speaking |
bu gece bir şeyler yapmak ister misin? |
do you want to do something tonight? expr.
|
|
62 |
Speaking |
dün gece bir adamlaydı |
she was with a guy last night expr.
|
|
63 |
Speaking |
dün gece aynı bölgede bir cinayet daha işlendi |
there was another shooting in the area last night expr.
|
|
64 |
Speaking |
dün gece bir rüya gördüm |
I had a dream last night expr.
|
|
65 |
Speaking |
dün gece bir dava üstünde çalıştık |
we worked on a case last night expr.
|
|
66 |
Speaking |
haydi bu gece bir restorana gidelim |
let's go to a restaurant tonight expr.
|
|
67 |
Speaking |
önümüzde uzun bir gece var |
we have a long night ahead of us expr.
|
|
68 |
Speaking |
neden bir gece daha kalmıyorsun? |
why don't you stay one more night? expr.
|
|
69 |
Speaking |
tüm gece hasta bir arkadaşla ayaktaydım |
I was up all night with a sick friend expr.
|
|
Trade/Economic |
|
70 |
Trade/Economic |
gece kulüpleri veya restoranlar tarafından belirlenen, her bir müşterinin yiyecek ve içeceğe ödemesi gereken meblağ |
minimum n.
|
|
Tourism |
|
71 |
Tourism |
bir gece veya kısa bir süreliğine kalmak isteyen misafire otelin uyguladığı tarife |
day rate n.
|
|
Computer |
|
72 |
Computer |
ne muhteşem bir gece |
oh, holy night expr.
|
|
Textile |
|
73 |
Textile |
bir tür bağcıksız gece ayakkabısı |
pumps n.
|
|
74 |
Textile |
şifona benzeyen fakat kırışık bir dokusu olan, genellikle gece elbiselerinde ve aksesuarlarında kullanılan ipek muslin |
mousseline de soie n.
|
|
75 |
Textile |
gece kıyafetlerinin üstüne giyilen büyük bir palto |
opera cloak n.
|
|
76 |
Textile |
gece kıyafeti ve ayakkabılarda kullanılan sert dokulu bir saten türü |
slipper satin n.
|
|
Aeronautic |
|
77 |
Aeronautic |
uçakla seyahat ederken zaman dilimlerinin geçilmesi halinde ortaya çıkan ve vücudun gece gündüz ritminin bozulmasına yol açan bir fiziksel rahatsızlık |
jetlag n.
|
|
Marine |
|
78 |
Marine |
bir dizi (beyaz ve kırmızı renkli) lambanın gemi direğine dikey yerleştirildiği yaygın bir gece sinyal sistemi |
ardois system n.
|
|
Pathology |
|
79 |
Pathology |
çocuklarda görülen ve gece ortaya çıkan bir tür üst solunum yolu tıkanıklığı |
stridulous laryngitis n.
|
|
|
Chemistry |
|
80 |
Chemistry |
(güneşe veya benzer bir ışığa maruz kaldıktan sonra) gece parlayan fosforlu bir madde |
solar phosphori n.
|
|
Biochemistry |
|
81 |
Biochemistry |
gece körlüğünü, göz iltihabını veya kuruluğunu önleyen, yağda çözünen bir vitamin |
antiophthalmic factor n.
|
|
82 |
Biochemistry |
gece körlüğünü, göz iltihabını veya kuruluğunu önleyen, yağda çözünen bir vitamin |
axerophthol n.
|
|
83 |
Biochemistry |
gece körlüğünü, göz iltihabını veya kuruluğunu önleyen, yağda çözünen bir vitamin |
vitamin a n.
|
|
Zoology |
|
84 |
Zoology |
avustralya'ya özgü, ağaçlarda yaşayan, fare büyüklüğünde, keseli bir gece hayvanı |
tait (tarsipes rostratus) n.
|
|
85 |
Zoology |
afrika'ya özgü, genellikle ağaçta yalnız yaşayan ve gece ortaya çıkan bir yaban faresi |
tree coney n.
|
|
86 |
Zoology |
afrika'ya özgü, genellikle ağaçta yalnız yaşayan ve gece meydana çıkan bir yaban faresi |
tree cony n.
|
|
87 |
Zoology |
afrika'ya özgü, genellikle ağaçta yalnız yaşayan ve gece meydana çıkan bir yaban faresi |
tree hyrax n.
|
|
88 |
Zoology |
afrika'ya özgü, genellikle ağaçta yalnız yaşayan ve gece meydana çıkan bir yaban faresi |
tree dassie n.
|
|
89 |
Zoology |
bir tür atlantik gece deniz kuşu |
cahow n.
|
|
90 |
Zoology |
ormanda, tarlalarda ve bahçelerde yaşayan sarımsı kahverengi bir gece faresi |
european wood mouse (apodemus sylvaticus) n.
|
|
91 |
Zoology |
ormanda, tarlalarda ve bahçelerde yaşayan sarımsı kahverengi bir gece faresi |
wood mouse n.
|
|
92 |
Zoology |
kalın gri-kahverengi kürklü ve uzun kuyruklu bir gece indrisi |
woolly indris (avahi laniger) n.
|
|
Botanic |
|
93 |
Botanic |
kümeler halinde, huni biçimli, gece kokan sarı-beyaz çiçeklere sahip, yaprak dökmeyen bir batı hindistan fundası |
night jasmine (cestrum nocturnum) n.
|
|
94 |
Botanic |
kümeler halinde, huni biçimli, gece kokan sarı-beyaz çiçeklere sahip, yaprak dökmeyen bir batı hindistan fundası |
night jessamine n.
|
|
95 |
Botanic |
gece açan beyaz çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan, güneybatı abd’ye özgü bir çalılık kaktüsü |
night-blooming cereus (peniocereus greggii) n.
|
|
96 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
tabernaemontana divaricate n.
|
|
97 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
adam's apple n.
|
|
98 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
coffee rose n.
|
|
99 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
crape jasmine n.
|
|
100 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
crepe gardenia n.
|
|
101 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
crepe jasmine n.
|
|
102 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
east indian rosebay n.
|
|
103 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
nero's crown n.
|
|
104 |
Botanic |
hindistan ve tayland'da yetişen parlak yeşil yapraklı sadece gece çiçek açan bir bitki |
pinwheel flower n.
|
|
105 |
Botanic |
kuzey amerika ve meksika'da gece açan çiçekleri olan bir tür bitki |
abronia fragrans n.
|
|
106 |
Botanic |
gece açan hoş kokulu beyaz çiçekleri olan pantropik tırmanıcı bir bitki |
belle de nuit (ipomoea alba) n.
|
|
107 |
Botanic |
gece açan hoş kokulu beyaz çiçekleri olan pantropik tırmanıcı bir bitki |
ipomoea alba n.
|
|
108 |
Botanic |
gece açan hoş kokulu beyaz çiçekleri olan pantropik tırmanıcı bir bitki |
moonflower (ipomoea alba) n.
|
|
109 |
Botanic |
gece açan hoş kokulu beyaz çiçekleri olan pantropik tırmanıcı bir bitki |
moonflower (calonyction aculeatum) n.
|
|
110 |
Botanic |
gece açan hoş kokulu beyaz çiçekleri olan pantropik tırmanıcı bir bitki |
moonflower (ipomoea aculeatum) n.
|
|
111 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açıp gündüz kapanan, genellikle süs ağacı olarak veya gölgesinden faydalanmak için yetiştirilen bir ağaç |
maple-leaved bayur n.
|
|
112 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açıp gündüz kapanan, genellikle süs ağacı olarak veya gölgesinden faydalanmak için yetiştirilen bir ağaç |
mayeng n.
|
|
113 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açıp gündüz kapanan, genellikle süs ağacı olarak veya gölgesinden faydalanmak için yetiştirilen bir ağaç |
pterospermum acerifolium n.
|
|
114 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açan gösterişli beyaz çiçekleri ve döşemelik kızıl ahşabı bulunan, genellikle süs veya gölgelik olarak faydalanılan bir ağaç |
mayeng n.
|
|
115 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açan gösterişli beyaz çiçekleri ve döşemelik kızıl ahşabı bulunan, genellikle süs veya gölgelik olarak faydalanılan bir ağaç |
maple-leaved bayur n.
|
|
116 |
Botanic |
hindistan'da yetişen, gece açan gösterişli beyaz çiçekleri ve döşemelik kızıl ahşabı bulunan, genellikle süs veya gölgelik olarak faydalanılan bir ağaç |
pterospermum acerifolium n.
|
|
117 |
Botanic |
gece açan kokulu çiçekleri olan iki veya tek yıllık otların bulunduğu bir cins |
hesperis n.
|
|
118 |
Botanic |
gece açan kokulu çiçekleri olan iki veya tek yıllık otların bulunduğu bir cins |
genus hesperis n.
|
|
119 |
Botanic |
amerika'ya özgü gece açan çiçekleri olan bir bitki cinsi |
genus oenothera n.
|
|
Social Sciences |
|
120 |
Social Sciences |
düğün gününden bir gece önce verilen yemek daveti |
rehearsal dinner n.
|
|
History |
|
121 |
History |
(feodal ingiltere'de) bir derebeyine kiracısı tarafından özellikle başka bir derebeyinin hukuki yetki alanı içerisindeki bir kız veya erkekle evlenmek için yahut derebeyin ilk gece hakkından feragat etmesi için ödenen harç |
marchet n.
|
|
122 |
History |
(feodal ingiltere'de) bir derebeyine kiracısı tarafından özellikle başka bir derebeyinin hukuki yetki alanı içerisindeki bir kız veya erkekle evlenmek için yahut derebeyin ilk gece hakkından feragat etmesi için ödenen harç |
merchet n.
|
|
123 |
History |
(feodal ingiltere'de) bir derebeyine kiracısı tarafından özellikle başka bir derebeyinin hukuki yetki alanı içerisindeki bir kız veya erkekle evlenmek için yahut derebeyin ilk gece hakkından feragat etmesi için ödenen harç |
marcheta n.
|
|
Religious |
|
124 |
Religious |
sekiz gece süren bir musevi kutsal bayramı |
feast of dedication n.
|
|
125 |
Religious |
sekiz gece süren bir musevi kutsal bayramı |
feast of the dedication n.
|
|
Military |
|
126 |
Military |
silahlarda gece görüşü sağlayan bir aksesuar |
snooperscope n.
|
|
Music |
|
127 |
Music |
bir eğlencede veya gece kulübünde kayıttan çalınacak olan müziği seçen kimse |
disk-jockey n.
|
|
Theatre |
|
128 |
Theatre |
karanlık bir sahnede oynanan, çoğunlukla gece yaşanan olayları konu alan oyun |
nocturnal n.
|
|
129 |
Theatre |
ünlü bir lokasyonda gece sahnelenen ses ve ışık efektli hikaye anlatımı gösterisi |
son et lumière n.
|
|
Ornithology |
|
130 |
Ornithology |
güney abd ve güney amerika'ya özgü beyaz taçlı bir gece balıkçılı |
yellow-crowned night heron (nyctanassa violacea) n.
|
|
Modern Slang |
|
131 |
Modern Slang |
(bir önceki gece çok içtikten sonra) ağzımda kötü bir tat var |
a cat shit in my mouth expr.
|
|