Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | daha ufak | scrubbier adj. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler | yak shaving n. |
General | esas mührün sırtındaki daha ufak mühür | counter n. |
General | büyük versiyonuna oranla daha ufak boyutlu ve yumuşak çizgilerden oluşan (harf) | small adj. |
Proverb | ||
Proverb | ufak bir barış büyük bir zaferden daha iyidir | better a lean peace than a fat victory |
Colloquial | ||
Colloquial | daha büyük bir cihaza takılan ufak elektronik cihaz | dobber [uk] n. |
Idioms | ||
Idioms | en ufak bir falso daha yapmak | (make) one false move v. |
Idioms | en ufak bir falso daha yapmak | (make) a false move v. |
Psychology | ||
Psychology | ufak bir uyarana verilen tepkiyi daha karmaşık ve bütüncül bir uyaranda tekrarlamak | redintegrate v. |
Tobacco | ||
Tobacco | büyük kıtalı tütünlerde orta damarın alttan bir kısmının kesilerek kalan ayanın daha ufak parçalara mekanik olarak bölünmesi | threshing n. |