|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| General |
|
| 1 |
General |
do something unbeknown to someone v.
|
birinin haberi olmadan bir şey yapmak |
|
| 2 |
General |
do someone good v.
|
birine iyi gelmek |
|
| 3 |
General |
show someone the way to do something v.
|
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek |
|
| 4 |
General |
be anxious for someone to do something v.
|
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek |
|
| 5 |
General |
do someone justice v.
|
birine hakça davranmak |
|
| 6 |
General |
do someone justice v.
|
birinin hakkını vermek |
|
| 7 |
General |
give (someone) a chance (to do something) v.
|
meydan vermek |
|
| 8 |
General |
do someone an injustice v.
|
birine haksızlık etmek |
|
| 9 |
General |
give (someone) no chance do anything else v.
|
göz açtırmamak |
|
| 10 |
General |
leave someone no choice but do something v.
|
zorunda bırakmak |
|
| 11 |
General |
not give (someone) a chance (do something) v.
|
meydan vermemek |
|
| 12 |
General |
give (someone) a chance (do something) v.
|
meydan vermek |
|
| 13 |
General |
give (someone) a chance do something v.
|
meydana bırakmak |
|
| 14 |
General |
force (someone) to (do something) v.
|
mecbur bırakmak |
|
| 15 |
General |
oblige (someone) to (do something) v.
|
mecbur bırakmak |
|
| 16 |
General |
make (someone) straighten up and do as he is supposed to do v.
|
yola getirmek |
|
| 17 |
General |
do (something) wrong (to someone) v.
|
yamuk yapmak |
|
| 18 |
General |
have (someone) do (something) v.
|
yaptırmak |
|
|
|
| 19 |
General |
have someone do something v.
|
birisine bir şey yaptırmak |
|
| 20 |
General |
make someone do something v.
|
birisine bir şey yaptırmak |
|
| 21 |
General |
do someone a favour v.
|
iyiliği dokunmak |
|
| 22 |
General |
oblige someone to do (something) v.
|
mecbur kılmak |
|
| 23 |
General |
oblige someone to do (something) v.
|
mecbur bırakmak |
|
| 24 |
General |
ask someone to do something v.
|
birinden rica etmek |
|
| 25 |
General |
ask for someone to do something v.
|
birinden rica etmek |
|
| 26 |
General |
ask someone to do something v.
|
birinden ricada bulunmak |
|
| 27 |
General |
ask for someone to do something v.
|
birinden ricada bulunmak |
|
| 28 |
General |
request someone to do something v.
|
birinden ricada bulunmak |
|
| 29 |
General |
request someone to do something v.
|
birinden rica etmek |
|
| 30 |
General |
do someone justice v.
|
birine hakkını vermek |
|
| 31 |
General |
do someone proud v.
|
gururlandırmak |
|
| 32 |
General |
do someone proud v.
|
(kendiyle) gurur duymasını sağlamak |
|
| 33 |
General |
do someone proud v.
|
kara çıkartmamak |
|
| 34 |
General |
do someone a good turn v.
|
birisine bir iyilik yapmak |
|
| 35 |
General |
do someone a favor v.
|
birisine bir iyilik yapmak |
|
| 36 |
General |
give someone the chance to do the right thing v.
|
birisine doğru şeyi yapması için bir şans vermek |
|
| 37 |
General |
drive someone to do something v.
|
birisini bir şeye yapmaya zorlamak |
|
| 38 |
General |
drive someone to do something v.
|
birisini bir şey yapmaya itmek |
|
|
|
| 39 |
General |
do business with someone v.
|
birisiyle iş yapmak |
|
| 40 |
General |
do business with someone v.
|
birisiyle ticaret yapmak |
|
| 41 |
General |
empower someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için yetki vermek |
|
| 42 |
General |
enable someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak |
|
| 43 |
General |
encourage someone to do something v.
|
birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek |
|
| 44 |
General |
entreat someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için yalvarmak |
|
| 45 |
General |
do a little research about someone v.
|
biri hakkında küçük bir araştırma yapmak |
|
| 46 |
General |
do a little research about someone v.
|
biri hakkında ufak bir araştırma yapmak |
|
| 47 |
General |
lead someone to do something v.
|
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak |
|
| 48 |
General |
do someone else's dirty works v.
|
birinin kirli işlerini yapmak |
|
| 49 |
General |
ask someone to do something v.
|
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek |
|
| 50 |
General |
convince someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
|
| 51 |
General |
prompt someone to do v.
|
birini bir şey yapmaya teşvik etmek/itmek |
|
| 52 |
General |
encourage someone to do something v.
|
birini bir konuda/alanda cesaretlendirmek |
|
| 53 |
General |
do the impression of someone v.
|
birisinin taklidini yapmak |
|
| Phrasals |
|
| 54 |
Phrasals |
entice someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya ayartmak |
|
| 55 |
Phrasals |
tempt someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya ayartmak |
|
| 56 |
Phrasals |
entice someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak |
|
| 57 |
Phrasals |
incumbent upon someone to do something v.
|
bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek |
|
| 58 |
Phrasals |
motion for someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için elle işaret etmek |
|
| 59 |
Phrasals |
force someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya zorlamak |
|
| 60 |
Phrasals |
urge someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya zorlamak |
|
| 61 |
Phrasals |
request someone to do something v.
|
birinden bir şey yapmasını istemek/rica etmek |
|
| 62 |
Phrasals |
incumbent upon someone to do something v.
|
bir şeyi yapma/söyleme zorunluluğu duymak |
|
| 63 |
Phrasals |
tempt someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak |
|
| 64 |
Phrasals |
instigate someone to do something v.
|
birini bir şeyi yapması için kışkırtmak |
|
| 65 |
Phrasals |
push someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya zorlamak |
|
| 66 |
Phrasals |
entitle someone to do something v.
|
birine bir şey yapma hakkını vermek |
|
| 67 |
Phrasals |
entitle someone to do something v.
|
birinin bir şeyi yapmasına olanak tanımak |
|
| 68 |
Phrasals |
entitle someone to do something v.
|
birine geçiş izni vermek/tanımak |
|
| 69 |
Phrasals |
coax (someone or something) to (do something) v.
|
bir şey yapmaya razı etmek |
|
| 70 |
Phrasals |
coax (someone or something) to (do something) v.
|
bir şey yapmaya zorlamak |
|
| 71 |
Phrasals |
coax (someone or something) to (do something) v.
|
bir şey yapmaya ikna etmek |
|
| 72 |
Phrasals |
coax (someone or something) to (do something) v.
|
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak |
|
| 73 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(bir şey yapma) yetkisini (birine) vermek |
|
| 74 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmada birini) yetkilendirmek |
|
| 75 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmada birini) yetkili kılmak |
|
| 76 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(birine) güç vermek |
|
| 77 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(birine) güç kazandırmak |
|
| 78 |
Phrasals |
empower (someone) to (do something) v.
|
(birini) güçlendirmek |
|
|
|
| 79 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapması) hükmünü vermek |
|
| 80 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapmasını) emretmek |
|
| 81 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapmasını) buyurmak |
|
| 82 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapmasını) tembih etmek |
|
| 83 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapmasını) tembihlemek |
|
| 84 |
Phrasals |
enjoin someone to do something v.
|
(bir şey yapmasını) istemek |
|
| 85 |
Phrasals |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
(birini bir şey yapması için) mahkemeye çağırmak |
|
| 86 |
Phrasals |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
(bir şey yapması için birine) mahkeme celbi göndermek |
|
| 87 |
Phrasals |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
(bir şey yapması için birine) çağrı belgesi göndermek |
|
| 88 |
Phrasals |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
(bir şey yapması için birine) çağrı kağıdı göndermek |
|
| 89 |
Phrasals |
arrange for (someone to do something) v.
|
(bir şey yapması için birini) ayarlamak |
|
| 90 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak |
|
| 91 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek |
|
| 92 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek |
|
| 93 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak |
|
| 94 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(bir şey yapma) cesaretini bulmak |
|
| 95 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(bir şey yapma) azmini bulmak |
|
| 96 |
Phrasals |
bring (someone or oneself) to (do something) v.
|
(bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek |
|
| 97 |
Phrasals |
bring someone to do something v.
|
birinin bir şey yapmasına neden olmak |
|
| 98 |
Phrasals |
bring someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya yöneltmek |
|
| 99 |
Phrasals |
bring someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya teşvik etmek |
|
| 100 |
Phrasals |
call upon someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) çağırmak |
|
| 101 |
Phrasals |
call upon someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) davet etmek |
|
| 102 |
Phrasals |
call upon someone (to do something) v.
|
(birinin bir şey yapmasını) istemek |
|
| 103 |
Phrasals |
call upon someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapması için) seçmek |
|
| 104 |
Phrasals |
call on someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) çağırmak |
|
| 105 |
Phrasals |
call on someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) davet etmek |
|
| 106 |
Phrasals |
call on someone (to do something) v.
|
(birinin bir şey yapmasını) istemek |
|
| 107 |
Phrasals |
call on someone (to do something) v.
|
(birini bir şey yapması için) seçmek |
|
| 108 |
Phrasals |
coax someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya ikna etmek |
|
| 109 |
Phrasals |
coax someone to do something v.
|
birini bir şey yapmaya razı etmek |
|
| 110 |
Phrasals |
coax someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için kandırmak |
|
| 111 |
Phrasals |
coax someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için ısrar etmek |
|
| 112 |
Phrasals |
compel (someone) to (do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) zorlamak |
|
| 113 |
Phrasals |
compel (someone) to (do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) mecbur etmek |
|
| 114 |
Phrasals |
compel (someone) to (do something) v.
|
(birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak |
|
| 115 |
Phrasals |
dare someone (to do something) v.
|
birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak |
|
| 116 |
Phrasals |
dare someone (to do something) v.
|
biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek |
|
| 117 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
(kendini, birini, bir şeyi) öldürmek |
|
| 118 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
icabına bakmak |
|
| 119 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
işini bitirmek |
|
| 120 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
intihar etmek |
|
| 121 |
Phrasals |
require (someone or something) to (do something) v.
|
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak |
|
| 122 |
Phrasals |
require (someone or something) to (do something) v.
|
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) gerektirmek |
|
| Phrases |
|
| 123 |
Phrases |
would see (someone) in hell before (one) would (do something) expr.
|
(bir şeyi) yapmaktansa/yapacağıma cehenneme giderim daha iyi |
|
| 124 |
Phrases |
would see (someone) in hell before (one) would (do something) expr.
|
(bir şeyi) yapmaktansa/yapacağıma ölürüm daha iyi |
|
| 125 |
Phrases |
would see (someone) in hell before (one) would (do something) expr.
|
ölsem (bir şeyi) yapmam |
|
| 126 |
Phrases |
would see (someone) in hell before (one) would (do something) expr.
|
ölürüm de (bir şeyi) yapmam |
|
| 127 |
Phrases |
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
|
(bir şeyi yapmanın) zararı olmaz |
|
| 128 |
Phrases |
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
|
(bir şeyi yapmanın) zararı yok |
|
| 129 |
Phrases |
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
|
(bir şeyi yapmasında) bir sakınca yok |
|
| 130 |
Phrases |
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
|
(bir şeyi yapmasında) bir mahzur yok |
|
| 131 |
Phrases |
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr.
|
(bir şeyi yapmasında) beis yok |
|
| 132 |
Phrases |
in order for (someone or something) to (do something) expr.
|
(birinin/bir şeyin bir şey yapabilmesi/yapması) için |
|
| 133 |
Phrases |
in order for (someone or something) to (do something) expr.
|
(biri/bir şey bir şey yapsın) diye |
|
| Colloquial |
|
| 134 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(birine) pek hitap etmemek |
|
| 135 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(birini) pek heyecanlandırmamak |
|
| 136 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(biri) için pek etkileyici olmamak |
|
| 137 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(birine) pek etkileyici gelmemek |
|
| 138 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(birinin) pek hoşuna gitmemek |
|
| 139 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(biri) için pek çekici olmamak |
|
| 140 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(biri) için pek cazip olmamak |
|
| 141 |
Colloquial |
not do a lot for (someone) v.
|
(birine) pek çekici/cazip gelmemek |
|
| 142 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(birine) pek hitap etmemek |
|
| 143 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(birini) pek heyecanlandırmamak |
|
| 144 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(biri) için pek etkileyici olmamak |
|
| 145 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(birine) pek etkileyici gelmemek |
|
| 146 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(birinin) pek hoşuna gitmemek |
|
| 147 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(biri) için pek çekici olmamak |
|
| 148 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(biri) için pek cazip olmamak |
|
| 149 |
Colloquial |
not do anything for (someone) v.
|
(birine) pek çekici/cazip gelmemek |
|
| 150 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(birine) pek hitap etmemek |
|
| 151 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(birini) pek heyecanlandırmamak |
|
| 152 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(biri) için pek etkileyici olmamak |
|
| 153 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(birine) pek etkileyici gelmemek |
|
| 154 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(birinin) pek hoşuna gitmemek |
|
| 155 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(biri) için pek çekici olmamak |
|
| 156 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(biri) için pek cazip olmamak |
|
| 157 |
Colloquial |
not do much for (someone) v.
|
(birine) pek çekici/cazip gelmemek |
|
| 158 |
Colloquial |
do (someone or oneself) no favors v.
|
(birine veya kendine) iyilik yapmamak |
|
| 159 |
Colloquial |
do (someone or oneself) no favors v.
|
(birine veya kendine) iyi etmemek |
|
| 160 |
Colloquial |
do a line with (someone) v.
|
(biriyle) sevgili olmak |
|
| 161 |
Colloquial |
do a line with (someone) v.
|
(biriyle) çıkmak |
|
| 162 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
acıtmak |
|
| 163 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi) üzmek |
|
| 164 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) zarar vermek |
|
| 165 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi) mahvetmek |
|
| 166 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi) perişan etmek |
|
| 167 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(bir şeyin üzerine) çişini/kakasını yapmak |
|
| 168 |
Colloquial |
do a number on (someone or something) v.
|
(bir şeyin üzerine) pislemek |
|
| 169 |
Colloquial |
do somehow for (someone) v.
|
(biri) için iyi/kötü olmak |
|
| 170 |
Colloquial |
do somehow for (someone) v.
|
(biri) için uygun olmak/olmamak |
|
| 171 |
Colloquial |
do somehow for (someone) v.
|
(birine) uymak/uymamak |
|
| 172 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi) mahvetmek |
|
| 173 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birinin veya bir şeyin) sonunu getirmek |
|
| 174 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi) bitirmek |
|
| 175 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(biri) için bir şey yapmak |
|
| 176 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(biri) için yeterli olmak |
|
| 177 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(birine) yetmek |
|
| 178 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(birine) hizmet etmek |
|
| 179 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(birinin) ihtiyaçlarını karşılamak |
|
| 180 |
Colloquial |
do for (someone or something) [uk] v.
|
(birine veya bir şeye) bakmak |
|
| 181 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(biri) için iyi olmak |
|
| 182 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(biri) için uygun olmak |
|
| 183 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(birine) uymak |
|
| 184 |
Colloquial |
do well out of (someone or something) v.
|
(bir işten) iyi para yapmak |
|
| 185 |
Colloquial |
do well out of (someone or something) v.
|
(bir işten) iyi kâr etmek |
|
| 186 |
Colloquial |
do well out of (someone or something) v.
|
(birinden veya bir işten) iyi para kazanmak |
|
| 187 |
Colloquial |
owe it to (someone or oneself) to (do something) v.
|
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak |
|
| 188 |
Colloquial |
do somehow by someone v.
|
birine belli bir şekilde davranmak |
|
| 189 |
Colloquial |
do somehow by someone v.
|
birine iyilik, kötülük etmek |
|
| 190 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
| 191 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
| 192 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) alakasız olmak |
|
| 193 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
| 194 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
| 195 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
| 196 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
| 197 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
| 198 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
| 199 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
| 200 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
| 201 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek |
|
| 202 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak |
|
| 203 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
| 204 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
| 205 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
| 206 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
| 207 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
| 208 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
| 209 |
Colloquial |
do someone (down) [rural] v.
|
birine kötü davranmak |
|
| 210 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birini) öldürmek |
|
| 211 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birini) bitirmek |
|
| 212 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birinin) işini bitirmek |
|
| 213 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birinin) başarısızlığına/çöküşüne neden olmak |
|
| 214 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birini) mahvetmek |
|
| 215 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birini) yok etmek |
|
| 216 |
Colloquial |
do (someone) in v.
|
(birini) yıkıma uğratmak |
|
| 217 |
Colloquial |
do (someone) out of (something) v.
|
(birini bir şeyden) etmek |
|
| 218 |
Colloquial |
do (someone) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) elinden almak |
|
| 219 |
Colloquial |
do (someone) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) dolandırmak |
|
| 220 |
Colloquial |
do (someone) out of (something) v.
|
(birinin bir şeyini) çalmak |
|
| 221 |
Colloquial |
do a (someone) v.
|
(biri) gibi davranmak |
|
| 222 |
Colloquial |
do a (someone) v.
|
(birinin) yaptığını yapmak |
|
| 223 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) için yeterli olmak |
|
| 224 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yetmek |
|
| 225 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) için makul olmak |
|
| 226 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) için uygun olmak |
|
| 227 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye bir şekilde) uymak |
|
| 228 |
Colloquial |
do for (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye bir şekilde) davranmak |
|
| 229 |
Colloquial |
do for (someone or something) [uk] v.
|
(birine/bir şeye) bakmak |
|
| 230 |
Colloquial |
do for (someone or something) [uk] v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek |
|
| 231 |
Colloquial |
do for (someone or something) [uk] v.
|
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
|
| 232 |
Colloquial |
do for (someone) v.
|
(biri) için (bir şey) yapmak |
|
| 233 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birine kötülük etmek/yapmak |
|
| 234 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birine pislik yapmak |
|
| 235 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birine şerefsizlik yapmak |
|
| 236 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birine kazık atmak |
|
| 237 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birinin itibarıyla oynamak |
|
| 238 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birinin itibarına zarar vermek |
|
| 239 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birinin itibarını zedelemek |
|
| 240 |
Colloquial |
do someone dirt v.
|
birine çamur atmak |
|
| 241 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini yormak |
|
| 242 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini dolandırmak |
|
| 243 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini tokatlamak |
|
| 244 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini aldatmak |
|
| 245 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini oyuna getirmek |
|
| 246 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini kazıklamak |
|
| 247 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birinin kanını emmek (neyi var neyi yok almak) |
|
| 248 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini öldürmek |
|
| 249 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birini gebertmek |
|
| 250 |
Colloquial |
do someone in v.
|
birinin işini bitirmek |
|
| 251 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birine yanlış yapmak |
|
| 252 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birine kazık atmak |
|
| 253 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birine ihanet etmek |
|
| 254 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birine hainlik etmek |
|
| 255 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birine haksız davranmak |
|
| 256 |
Colloquial |
do someone wrong v.
|
birini mağdur etmek |
|
| 257 |
Colloquial |
do something for (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) iyi göstermek |
|
| 258 |
Colloquial |
do something for (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) güzel göstermek |
|
| 259 |
Colloquial |
do something for (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) daha alımlı/hoş göstermek |
|
| 260 |
Colloquial |
do something for (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) daha havalı göstermek |
|
| 261 |
Colloquial |
do someone or something up v.
|
birini/bir şeyi süslemek |
|
| 262 |
Colloquial |
do someone or something up v.
|
birini/bir şeyi güzelleştirmek |
|
| 263 |
Colloquial |
do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle idare etmek |
|
| 264 |
Colloquial |
do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle yetinmek |
|
| 265 |
Colloquial |
do without (someone or something) v.
|
(biri olmadan/bir şeysiz) yapmak |
|
| 266 |
Colloquial |
do without (someone or something) v.
|
(biri olmadan/bir şeysiz) idare etmek |
|
| 267 |
Colloquial |
do without (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) olmaksızın idare etmek |
|
| 268 |
Colloquial |
do without (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) olmadan idare etmek |
|
| 269 |
Colloquial |
do someone dirty v.
|
birine adil davranmamak |
|
| 270 |
Colloquial |
let someone else do it expr.
|
bırak başka biri yapsın |
|
| 271 |
Colloquial |
let someone else do it expr.
|
bırak bir başkası yapsın |
|
| 272 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) ne yaptı? |
|
| 273 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) nereye koydu? |
|
| 274 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeyi ne yaptı? |
|
| 275 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) neden değiştirdi? |
|
| 276 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeye ne yaptı? |
|
| 277 |
Colloquial |
could do with someone or something expr.
|
biri/bir şey olsa iyi olurdu |
|
| 278 |
Colloquial |
could do with someone or something expr.
|
birine/bir şeye hayır demezdim |
|
| 279 |
Colloquial |
I am (someone), hear me (do something) expr.
|
ben (biriyim), (bir şey yaptığımı) duyun |
|
| 280 |
Colloquial |
I am (someone), hear me (do something) expr.
|
ben (biriyim), (sesimi) duy |
|
| 281 |
Colloquial |
it does no harm (for someone) to do (something) expr.
|
(bir şey) yapmaktan (birine) zarar gelmez |
|
| 282 |
Colloquial |
it does no harm (for someone) to do (something) expr.
|
(bir şey) yapmanın (birine) bir zararı olmaz |
|
| 283 |
Colloquial |
it does no harm (for someone) to do (something) expr.
|
(bir şey) yapmanın (biri için) bir sakıncası yok |
|
| 284 |
Colloquial |
it does no harm (for someone) to do (something) expr.
|
(bir şey) yapmanın (biri için) bir mahzuru yok |
|
| 285 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil |
|
| 286 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) alakalı değil |
|
| 287 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilgisi/alakası yok |
|
| 288 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı yok |
|
| 289 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı yok |
|
| 290 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilişkisi yok |
|
| 291 |
Colloquial |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
(biri/bir şey) hakkından e düşünüyorsun? |
|
| 292 |
Colloquial |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
(birini/bir şeyi) nasıl buldun? |
|
| 293 |
Colloquial |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
(birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun? |
|
| 294 |
Colloquial |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
(biri/bir şey) hakkındaki düşüncen nedir? |
|
| 295 |
Colloquial |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
(biri/bir şey) ne sence? |
|
| 296 |
Colloquial |
would it kill (someone) to (do something)? expr.
|
(bir şey yapsa) ölür mü? |
|
| Idioms |
|
| 297 |
Idioms |
the least someone can do n.
|
birinin en azından yapabileceği şey |
|
| 298 |
Idioms |
do somehow by someone v.
|
(birine) belli bir şekilde/iyi/kötü davranmak |
|
| 299 |
Idioms |
do somehow by someone v.
|
(birine) yanlış yapmak |
|
| 300 |
Idioms |
do somehow by someone v.
|
(birine karşı) doğru/iyi olanı yapmak |
|
| 301 |
Idioms |
do someone handsome v.
|
ağırlamak |
|
| 302 |
Idioms |
do someone a favor v.
|
birine bir iyilik yapmak |
|
| 303 |
Idioms |
do a number on someone v.
|
birine kötü davranmak |
|
| 304 |
Idioms |
do a take-off on someone v.
|
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
|
| 305 |
Idioms |
do a number on someone v.
|
birine zarar vermek |
|
| 306 |
Idioms |
do a dump on someone v.
|
birini acımasızca/kıyasıya eleştirmek/yermek |
|
| 307 |
Idioms |
do a job on someone v.
|
birine zarar vermek |
|
| 308 |
Idioms |
do a job on someone v.
|
birini benzetmek |
|
| 309 |
Idioms |
do a job on someone v.
|
birinin hakkından gelmek |
|
| 310 |
Idioms |
do someone a good turn v.
|
birine bir iyilik yapmak |
|
| 311 |
Idioms |
do a job on someone v.
|
birini perişan etmek |
|
| 312 |
Idioms |
do someone credit v.
|
birisine onur vermek |
|
| 313 |
Idioms |
do right by someone v.
|
birine karşı nazik olmak |
|
| 314 |
Idioms |
do right by someone v.
|
birine karşı iyi olmak |
|
| 315 |
Idioms |
do (someone) credit v.
|
birisine prim vermek |
|
| 316 |
Idioms |
do someone credit v.
|
birinin göğsünü kabartmak |
|
| 317 |
Idioms |
do a takeoff on someone v.
|
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
|
| 318 |
Idioms |
do someone handsome v.
|
çok güzel ağırlamak |
|
| 319 |
Idioms |
do someone handsome v.
|
cömert davranmak |
|
| 320 |
Idioms |
do someone a power of good v.
|
iyi hissetmesini saglamak |
|
| 321 |
Idioms |
do someone a heap of good v.
|
iyi hissetmesini saglamak |
|
| 322 |
Idioms |
do someone a power of good v.
|
iyi gelmek |
|
| 323 |
Idioms |
do someone a heap of good v.
|
iyi gelmek |
|
| 324 |
Idioms |
do someone handsome v.
|
nazik davranmak |
|
| 325 |
Idioms |
do someone proud v.
|
nazik davranmak |
|
| 326 |
Idioms |
do someone handsome v.
|
onore etmek |
|
| 327 |
Idioms |
do someone over v.
|
yepyeni bir görünüm kazandırmak |
|
| 328 |
Idioms |
do someone over v.
|
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek |
|
| 329 |
Idioms |
do someone over v.
|
(birinin) görünümünü/imajını değiştirmek/yenilemek/geliştirmek |
|
| 330 |
Idioms |
do someone over v.
|
(birini) allayıp pullamak |
|
| 331 |
Idioms |
do credit to someone v.
|
birinin göğsünü kabartmak |
|
| 332 |
Idioms |
do a demolition job on (someone or something) v.
|
(birine ya da bir şeye) basın aracılığıyla hücum etmek |
|
| 333 |
Idioms |
do a demolition job on (someone or something) v.
|
verip veriştirmek |
|
| 334 |
Idioms |
do a demolition job on (someone or something) v.
|
yerden yere vurmak |
|
| 335 |
Idioms |
do someone in the eye v.
|
birini kandırmak/aldatmak |
|
| 336 |
Idioms |
do someone in the eye v.
|
birini faka bastırmak |
|
| 337 |
Idioms |
do someone in the eye v.
|
birinin gözünü boyamak |
|
| 338 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendine) birine zarar vermek |
|
| 339 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendini/birini) yaralamak |
|
| 340 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendine/birine) zarar verecek bir şey yapmak |
|
| 341 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendini/birini) yaralayacak bir şey yapmak |
|
| 342 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendini/birini) incitmek |
|
| 343 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injury v.
|
(kendini/birini) incitecek bir şey yapmak |
|
| 344 |
Idioms |
do a demolition job on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) basında yerden yere vurmak |
|
| 345 |
Idioms |
do a demolition job on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ağır eleştiriler yöneltmek |
|
| 346 |
Idioms |
do (someone) a bad turn v.
|
(birine) kötülük/fenalık yapmak |
|
| 347 |
Idioms |
do (someone) a bad turn v.
|
(birine) zararı dokunmak |
|
| 348 |
Idioms |
do fine for (someone) v.
|
(biri) için iyi olmak |
|
| 349 |
Idioms |
do fine for (someone) v.
|
(biri) için uygun olmak |
|
| 350 |
Idioms |
do fine for (someone) v.
|
(birine) uymak |
|
| 351 |
Idioms |
do a dump on someone v.
|
(birine) yüklenmek |
|
| 352 |
Idioms |
do a hatchet job on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) ağır eleştirmek |
|
| 353 |
Idioms |
do a hatchet job on (someone or something) v.
|
(birine/bir şey) ağır eleştiride bulunmak |
|
| 354 |
Idioms |
do a hatchet job on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ağır eleştiri yöneltmek |
|
| 355 |
Idioms |
do a hatchet job on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) eleştirel saldırıda bulunmak |
|
| 356 |
Idioms |
do a hatchet job on (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) eleştirel bir şekilde üstüne gitmek |
|
| 357 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birine bir şey yapmayı) istetmek |
|
| 358 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak |
|
| 359 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak |
|
| 360 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
|
| 361 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak |
|
| 362 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak |
|
| 363 |
Idioms |
give (someone) an itch to (do something) v.
|
(birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek |
|
| 364 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birine bir şey yapmayı) istetmek |
|
| 365 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birinin bir şey yapmaya) olan isteğini tetiklemek/uyandırmak |
|
| 366 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birini bir şey yapmaya) olan hevesini uyandırmak |
|
| 367 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak |
|
| 368 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapma) isteği/arzusu uyandırmak |
|
| 369 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birinde bir şey yapmaya) karşı ilgi uyandırmak |
|
| 370 |
Idioms |
give (someone) the itch to (do something) v.
|
(birinin bir şey yapmaya) karşı olan ilgisini/arzusunu tetiklemek |
|
| 371 |
Idioms |
do about-face (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirmek |
|
| 372 |
Idioms |
do about-face (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tamamen değiştirmek |
|
| 373 |
Idioms |
do about-face (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) olan tutumunu/hareketlerini tam tersine çevirmek |
|
| 374 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek |
|
| 375 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak |
|
| 376 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak |
|
| 377 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek |
|
| 378 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak |
|
| 379 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak |
|
| 380 |
Idioms |
bend over backwards (to do something) (for someone) v.
|
(biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek |
|
| 381 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) baş edememek |
|
| 382 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) başa çıkamamak |
|
| 383 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) idare edememek |
|
| 384 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) zapt edememek |
|
| 385 |
Idioms |
do someone a kindness v.
|
birine bir iyilik yapmak |
|
| 386 |
Idioms |
do someone a kindness v.
|
birine bir kibarlık yapmak |
|
| 387 |
Idioms |
do someone a kindness v.
|
birine bir güzellik yapmak |
|
| 388 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birine zarar vermek |
|
| 389 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birini sakatlamak |
|
| 390 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birini incitmek |
|
| 391 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injustice v.
|
(kendine/birine) haksızlık etmek |
|
| 392 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injustice v.
|
(kendine/birine) zarar vermek |
|
| 393 |
Idioms |
do (oneself or someone) an injustice v.
|
(kendine/birine) kötülük etmek |
|
| 394 |
Idioms |
do (someone or oneself) a favor v.
|
(birine/kendine) bir iyilik yapmak |
|
| 395 |
Idioms |
do (someone or oneself) a favor v.
|
(birine/kendine) bir güzellik yapmak |
|
| 396 |
Idioms |
do (someone or something) justice v.
|
(birini/bir şeyi) eksiksiz/tam olarak temsil etmek |
|
| 397 |
Idioms |
do (someone or something) justice v.
|
(birini/bir şeyi) doğru bir şekilde temsil etmek |
|
| 398 |
Idioms |
do (someone or something) justice v.
|
(birini/bir şeyi) tam/doğru olarak yansıtmak |
|
| 399 |
Idioms |
do (someone) down v.
|
(birini) aşağılamak |
|
| 400 |
Idioms |
do (someone) down v.
|
(birini) küçük düşürmek |
|
| 401 |
Idioms |
do (someone) down v.
|
(birini) kötülemek |
|
| 402 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birini) dolandırmak |
|
| 403 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birini) aldatmak |
|
| 404 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birinin) parasını çarpmak |
|
| 405 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birini) söğüşlemek |
|
| 406 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birini) kandırmak |
|
| 407 |
Idioms |
do (someone) down [uk] v.
|
(birine) kazık atmak |
|
| 408 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birini/bir şeyi acımasızca/kıyasıya eleştirmek |
|
| 409 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birini/bir şeyi acımasızca yermek |
|
| 410 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birine/bir şeye yüklenmek |
|
| 411 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
sinirini, stresini birinden/bir şeyden çıkarmak |
|
| 412 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birini/bir şeyi mahvetmek |
|
| 413 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birinin/bir şeyin canına okumak |
|
| 414 |
Idioms |
do a dump on someone/something v.
|
birini/bir şeyi harap etmek |
|
| 415 |
Idioms |
do a takeoff on (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) taklidini yapmak |
|
| 416 |
Idioms |
do badly by (someone) v.
|
(biriyle) yeterince ilgilenmemek |
|
| 417 |
Idioms |
do badly by (someone) v.
|
(birine) kötü davranmak |
|
| 418 |
Idioms |
do badly by (someone) v.
|
(birine) yeterince iyi davranmamak |
|
| 419 |
Idioms |
do badly by (someone) v.
|
(birine) gerektiği gibi davranmamak |
|
| 420 |
Idioms |
do badly by (someone) v.
|
(birine) saygısızlık etmek |
|
| 421 |
Idioms |
do someone dirt v.
|
birine kötülük etmek/yapmak |
|
| 422 |
Idioms |
do someone dirt v.
|
birine pislik yapmak |
|
| 423 |
Idioms |
do someone dirt v.
|
birine şerefsizlik yapmak |
|
| 424 |
Idioms |
do someone dirt v.
|
birine kazık atmak |
|
| 425 |
Idioms |
do someone dirty v.
|
birine kötülük etmek/yapmak |
|
| 426 |
Idioms |
do someone dirty v.
|
birine pislik yapmak |
|
| 427 |
Idioms |
do someone dirty v.
|
birine şerefsizlik yapmak |
|
| 428 |
Idioms |
do someone dirty v.
|
birine kazık atmak |
|
| 429 |
Idioms |
do justice to (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) tam olarak göstermek |
|
| 430 |
Idioms |
do justice to (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) tam olarak anlatmak |
|
| 431 |
Idioms |
do justice to (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) doğru/tam olarak yansıtmak |
|
| 432 |
Idioms |
do justice to (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) tam olarak resmetmek/tanımlamak |
|
| 433 |
Idioms |
do justice to something/someone v.
|
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
|
| 434 |
Idioms |
do justice to something/someone v.
|
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
|
| 435 |
Idioms |
do justice to something/someone v.
|
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak |
|
| 436 |
Idioms |
do justice to something/someone v.
|
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak |
|
| 437 |
Idioms |
do justice to something/someone v.
|
birinin/bir şeyin hakkını vermek |
|
| 438 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birine kötülük yapmak/etmek |
|
| 439 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birine zarar verecek bir şey yapmak |
|
| 440 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birine zarar vermek |
|
| 441 |
Idioms |
do someone a mischief v.
|
birini incitmek/sakatlamak |
|
| 442 |
Idioms |
do the dirt on someone [us] v.
|
birine kötülük etmek/yapmak |
|
| 443 |
Idioms |
do the dirt on someone [us] v.
|
birine pislik yapmak |
|
| 444 |
Idioms |
do the dirt on someone [us] v.
|
birine şerefsizlik yapmak |
|
| 445 |
Idioms |
do the dirt on someone [us] v.
|
birine kazık atmak |
|
| 446 |
Idioms |
do someone or something a power of good v.
|
birine/bir şeye iyi gelmek |
|
| 447 |
Idioms |
do someone or something a power of good v.
|
birine/bir şeye yaramak |
|
| 448 |
Idioms |
do someone or something a power of good v.
|
birinin/bir şeyin daha iyi hissetmesini sağlamak |
|
| 449 |
Idioms |
do someone or something a power of good v.
|
birine/bir şeye çok iyi gelmek |
|
| 450 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birinin/bir şeyin hakkını vermek |
|
| 451 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak |
|
| 452 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birine/bir şeye adil davranmak |
|
| 453 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birinin/bir şeyin değerini bilmek/göstermek |
|
| 454 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
|
| 455 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
|
| 456 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak |
|
| 457 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak |
|
| 458 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birinin/bir şeyin hakkını vermek |
|
| 459 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak |
|
| 460 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birine/bir şeye adil davranmak |
|
| 461 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birinin/bir şeyin değerini bilmek/göstermek |
|
| 462 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
|
| 463 |
Idioms |
do someone or something justice v.
|
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
|
| 464 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birinin/bir şeyin hakkını vermek |
|
| 465 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak |
|
| 466 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birine/bir şeye adil davranmak |
|
| 467 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birinin/bir şeyin değerini bilmek/göstermek |
|
| 468 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
|
| 469 |
Idioms |
do justice to someone or something v.
|
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
|
| 470 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birinin bir şey yapmasını tembih etmek |
|
| 471 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birinin bir şey yapmasını tembihlemek |
|
| 472 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birinin bir şey yapmasını öğütlemek |
|
| 473 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için teşvik etmek |
|
| 474 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için sıkıştırmak |
|
| 475 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birini bir şey yapması için zorlamak |
|
| 476 |
Idioms |
exhort someone to do something v.
|
birine bir şey yapması için baskı yapmak |
|
| 477 |
Idioms |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak |
|
| 478 |
Idioms |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
|
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak |
|
| 479 |
Idioms |
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
|
(biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak |
|
| 480 |
Idioms |
know (someone or something) to (do something) v.
|
(birinin/bir şeyin bir şey yapacağını) bilmek |
|
| 481 |
Idioms |
not do (someone, something, or oneself) any favors v.
|
(birine/bir şeye/kendine) iyilik etmemek |
|
| 482 |
Idioms |
not do (someone, something, or oneself) any favors v.
|
(biri/bir şey/kendi) için iyi etmemek |
|
| 483 |
Idioms |
not do (someone, something, or oneself) any favors v.
|
(birine/bir şeye/kendine) yaramamak |
|
| 484 |
Idioms |
wouldn’t put it past someone (to do something) expr.
|
(birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz |
|
| 485 |
Idioms |
someone could do something in their sleep expr.
|
biri bir şeyi gözü kapalı yapar |
|
| 486 |
Idioms |
someone could do something in their sleep expr.
|
biri bir şeyi zorlanmadan yapar |
|
| 487 |
Idioms |
someone could do something in their sleep expr.
|
biri bir şeyi havada karada yapar |
|
| 488 |
Idioms |
someone could do something in their sleep expr.
|
biri bir şeyi şıp diye yapar |
|
| Speaking |
|
| 489 |
Speaking |
do you have someone special in your life n.
|
hayatında özel biri var mı |
|
| 490 |
Speaking |
do a number on someone v.
|
birisine kötü davranmak |
|
| 491 |
Speaking |
at what age do you consider someone old? expr.
|
bir insan kaç yaşında yaşlı sayılır? |
|
| 492 |
Speaking |
at what age do you consider someone old? expr.
|
bir insan hangi yaşta ise yaşlı sayılır? |
|
| 493 |
Speaking |
do you love someone expr.
|
birisini seviyor musun |
|
| 494 |
Speaking |
do you have someone in your life? expr.
|
hayatında birisi var mı? |
|
| 495 |
Speaking |
do you have someone in your life? expr.
|
hayatında biri var mı? |
|
| 496 |
Speaking |
they need someone to tell them what to do expr.
|
onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birine ihtiyaçları var |
|
| Slang |
|
| 497 |
Slang |
tell someone what to do with something v.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokmasını söylemek |
|
| 498 |
Slang |
tell someone what to do with something v.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokması gerektiğini söylemek |
|
| 499 |
Slang |
do someone a solid v.
|
birine iyilik yapmak |
|
| 500 |
Slang |
do someone a solid v.
|
birine yardımcı olmak |
|
