go to something - Turco Inglés Diccionario
Historia

go to something



Significados de "go to something" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

Inglés Turco
Phrasals
go to something v. bir şeye dahil olmak
go to something v. bir şeyin parçası olmak
go to something v. bir şeyi başlatmak

Significados de "go to something" con otros términos en diccionario inglés turco: 197 resultado(s)

Inglés Turco
General
(something) to begin to go well v. yoluna girmek
go to town for something v. bir şey için kasabaya gitmek/inmek
Phrasals
go near (to) someone or something v. birine/bir şeye yaklaşmak
go near (to) someone or something v. birinin/bir şeyin yakınına gitmek
go to someone or something v. birini/bir şeyi ziyaret etmek
go to someone or something v. birini/bir şeyi ziyarete gitmek
go to someone or something v. birine/bir şeye doğru gitmek
go to someone or something v. birine/bir şeye gitmek
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka birinin/bir şeyin) kılığında gitmek
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar gitmek
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana kadar) uzamak
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar ilerlemek
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek
go down to someone or something v. şehir merkezindeki birine/bir şeye gitmek
go down to someone or something v. daha alt kademede/aşağıda kalan birine veya bir şeye gitmek
go down to someone or something v. aşağıdaki birine/bir şeye inmek
go down to someone or something v. şehir merkezindeki birine/bir şeye inmek
go down to someone or something v. Güney'deki birine/bir şeye gitmek
go down to someone or something v. güneyde kalan birine/bir şeye inmek
go about to (do something) v. (bir şeyi başarmak için) gerekeni yapmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go back to someone or something v. birine/bir şeye geri dönmek
go down to something v. bir şeye/seviyeye kadar inmek
go down to something v. bir şeye/seviyeye kadar düşmek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ilerlemek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak
go on to (something) v. (daha iyi bir seviyeye) gelmek
go up to someone or something v. birine/bir şeye yaklaşmak
go up to someone or something v. birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak
Colloquial
go so far as to say something v. söyleyecek kadar ileri gitmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolunu uzatmak
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolundan sapmak
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmete girmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmete katlanmak
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmet etmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
go as far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine vardırmak
go as far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine getirmek
go as far as to do something v. işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
go as far as to do something v. bir şey yapacak kadar ileri gitmek
go so far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine vardırmak
go so far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine getirmek
go so far as to do something v. işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
go so far as to do something v. bir şey yapacak kadar ileri gitmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
you just had to (go and) (do something) expr. (gidip bir şey yapman) gerekiyordu değil mi?
you just had to (go and) (do something) expr. (kalkıp bir şey yapmak) zorundaydın değil mi?
you just had to (go and) (do something) expr. (kalkıp/gidip bir şey yapmasan) olmazdı değil mi?
Idioms
go to within range (of something) v. menzile girmek
go to within range (of something) v. atış menziline girmek
go to within range (of something) v. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
go to within range (of something) v. göz, kulak erimine girmek
go to within range (of something) v. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
go to the expense of something v. bir şeyin için kesenin ağzını açmak
go to the wall (for somebody/something) v. biri için elinden geleni yapmak
go to show something v. bir şeyi gözler önüne sermek
go to press with something v. bir şeyi baskıya/basına vermek
go to the expense of something v. bir şeye çok para harcamak
go to show something v. bir şeyin ispatı olmak
go to show something v. bir şeyin göstergesi olmak
go out of your way to do something v. başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak
go to the expense of something v. bir şeye para dökmek
go to town on something v. bir şeyi tüm enerjisiyle yapmak
go a long way to something v. çok yardımcı olmak
all dressed up with nowhere to go completely ready for something v. hazır şekilde ortada kalmak
go as far as to do something v. işi o raddeye vardırmak
go as far as to do something v. işi o raddeye getirmek
go so far as to do something v. işi o raddeye vardırmak
go so far as to do something v. işi o raddeye getirmek
go to the wall on something v. (sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek
go to the trouble (of doing something) v. zahmete girmek
go to the trouble (of doing something) v. zahmet etmek
go to/take great pains to do something v. (bir şeyi yapmak için) çok zahmet çekmek
go to the trouble (to do something) v. zahmet etmek
go to (great) pains to do something v. (bir şeyi yapmak için) büyük zahmetler çekmek
go to the bother (of doing something) v. zahmet etmek
go to the bother (to do something) v. zahmete girmek
go to the bother (of doing something) v. zahmete girmek
go to/take great pains to do something v. (bir şeyi yapmak için) büyük zahmete girmek
go to town on something v. (bir şeye) tüm enerjisini vermek
go to the bother (to do something) v. zahmet etmek
go out of your way to do something v. zahmete girmek
go to the trouble (to do something) v. zahmete girmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için bir fırın ekmek yemesi gerekmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok emek vermesi gerekmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok uğraşması gerekmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok gayret sarf etmesi gerekmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok çabalaması gerekmek
have to go some to (do something) v. (bir şeyi yapmak) için çok çalışması gerekmek
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) çok çabalamak
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) çok emek harcamak
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) çok çaba sarf etmek
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) çok uğraşmak
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) her yolu denemek
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) her çareye başvurmak
go to great lengths (to do something) v. (bir şeyi yapmak için) elinden geleni yapmak
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini eleştirmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini üstelemek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
go on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
go to extremes (to do something) v. (bir şey yapmak için) aşırıya kaçmak
go to extremes (to do something) v. (bir şey yapmak için) fazla ileri gitmek
go to extremes (to do something) v. (bir şey yapmak için) ifrata kaçmak
go to extremes (to do something) v. (bir şey yapmayı) abartmak
go out of the way to (do something) v. (başkalarını rahat ettirmek) için fazladan çaba harcamak
go out of the way to (do something) v. (bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok uğraşmak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yola başvurmak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yolu denemek
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok emek harcamak
go to any lengths to (do something) v. (bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok uğraşmak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yola başvurmak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yolu denemek
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok emek harcamak
go to any length to (do something) v. (bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok uğraşmak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yola başvurmak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yolu denemek
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok emek harcamak
go to any greats to (do something) v. (bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok uğraşmak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yola başvurmak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) her yolu denemek
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) çok emek harcamak
go to any great to (do something) v. (bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
go to the expense (of doing something) v. (bir şey için) çok para dökmek
go to the expense (of doing something) v. (bir şey için) kesenin ağzını açmak
go to the expense (of doing something) v. (bir şey için) çok para harcamak
go to the expense (of doing something) v. (bir şey için) çok masrafa girmek
go to the expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek
go to the expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak
go to the expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak
go to the expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek
go to a lot of expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek
go to a lot of expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak
go to a lot of expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak
go to a lot of expense of something/of doing something v. bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek
go to the mat for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) desteklemek
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) arka çıkmak
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) destek olmak
go to the mat for (someone or something) v. (biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat for (someone or something) v. (birine/bir şeye) tam destek vermek
go to the mat for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birini/bir şeyi) desteklemek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) arka çıkmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) tam destek vermek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go to the stake for (something) v. (bir şey) için her şeyi yapmak
go to the stake for (something) v. (bir şey) için her yolu denemek
go to the stake for (something) v. (inandığı şeyi savunmak için/inançları uğruna) her şeyi yapmak
go to town (on/over something) v. (bir şeye) çok para, enerji harcamak
go to town (on/over something) v. (bir şeyde) kesenin ağzını açmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) abartmak
go to town on (something) v. (bir şeyde) aşırıya kaçmak
go to town on (something) v. (bir şeyi) çok kaçırmak
go to war (over someone or something) v. (biri/bir şey yüzünden) kavga etmek
go to war (over someone or something) v. (biri/bir şey yüzünden) çatışmak
go to work (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
go to work (on something) v. (bir şey) üzerinde çalışmaya başlamak
go to work (on someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uğraşmaya başlamak
go to work (on someone or something) v. (biri/bir şey üzerinde) işe koyulmak
go/set to work (on something) v. (bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
go/set to work (on something) v. (bir şeyle) uğraşmaya başlamak
go/set to work (on something) v. (bir şey üzerinde) işe koyulmak
have (something) to go v. (bir şeyi) paket olarak almak
have (something) to go v. (yemeği) paket olarak alıp başka bir yerde yemek
Speaking
before we go any further there's something that I want to tell you expr. daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var