Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | içine giren | enterer n. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | birbirinin içine giren iki tencere | double saucepan n. |
General | belirli sınırların içine giren kategori | bracket n. |
General | vücudun içine giren | intromittent adj. |
General | başka bir şeyin içine giren | intussuscepted adj. |
Railway | ||
Railway | vagon aksı göbeğinin içine giren konik boru şeklindeki çelik veya demir yatak | box n. |
Railway | vagon aksı göbeğinin içine giren konik boru şeklindeki çelik veya demir yatak | hub boxing n. |
Biology | ||
Biology | teleskop gibi birbirinin içine giren vücut bölümlerine sahip | telescopiform n. |
Zoology | ||
Zoology | yumuşak kaya veya ahşabı oyarak içine giren yumuşakça | borer n. |