|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
ile karşılaşmak (kötü bir durum) |
meet with v.
|
|
The pioneers met with many dangers.
Öncüler birçok tehlike ile karşılaştılar.
More Sentences
|
2 |
General |
(kitap, film) kötü ile savaşan kahraman |
goodie n.
|
|
3 |
General |
kötü malzeme ile bina etmek |
jerry-build v.
|
|
4 |
General |
kötü niyet ile bir araya getirmek |
host v.
|
|
5 |
General |
kötü niyet ile birleştirmek |
host v.
|
|
6 |
General |
kötü el ile bahiste bulunmak |
four-flush v.
|
|
7 |
General |
kötü şans ile bağlantılı |
hoodoo adj.
|
|
8 |
General |
kötü kafiye ile yazılmış |
misrhymed adj.
|
|
9 |
General |
kötü alışkanlığına geri dönen kimse ile ilgili |
reversionist adj.
|
|
10 |
General |
oldukça kötü bir etki ile |
horribly adv.
|
|
Phrasals |
|
11 |
Phrasals |
ile kötü kokmak |
stink with something v.
|
|
12 |
Phrasals |
ile karşılaştırıldığında (iyi/kötü vs.) görünmek |
stack up against v.
|
|
Phrases |
|
13 |
Phrases |
kötü şöhret ile gelen başarı |
succès de scandale n.
|
|
14 |
Phrases |
örnekler kötü ile mükemmel arasında değişiyor |
the samples range from bad to excellent expr.
|
|
Colloquial |
|
15 |
Colloquial |
ile arası kötü/bozuk |
in bad with expr.
|
|
Idioms |
|
16 |
Idioms |
iyi ile kötü arasında bir seçim |
a choice between good and evil n.
|
|
17 |
Idioms |
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek |
learn to live with something v.
|
|
Construction |
|
18 |
Construction |
kötü malzeme ile yapılan yapı |
jerry-building n.
|
|
Pathology |
|
19 |
Pathology |
akut başlangıçlı ciddi semptomlar, hızlı ilerleme ve kötü prognoz ile karakterize edilen bir hipertansiyon |
malignant hypertension n.
|
|
|
20 |
Pathology |
lenf düğümlerinin, dalağın ve karaciğerin progresif büyümesi ve artan anemi ile karakterize edilen, kötü huylu bir lenfom |
hodgkin's lymphom n.
|
|
21 |
Pathology |
lenf düğümlerinin, dalağın ve karaciğerin progresif büyümesi ve artan anemi ile karakterize edilen, kötü huylu bir lenfom |
hodgkin's n.
|
|
22 |
Pathology |
lenf düğümlerinin, dalağın ve karaciğerin progresif büyümesi ve artan anemi ile karakterize edilen, kötü huylu bir lenfom |
malignant lymphoma n.
|
|
23 |
Pathology |
anormal veya kontrolsüz hücre bölünmesinden kaynaklanan, lenf sistemi veya kan dolaşımı ile vücudun diğer bölümlerine yayılabilen kötü huylu büyüme veya tümör |
malignant neoplastic disease n.
|
|
Chemistry |
|
24 |
Chemistry |
(yüksek sıcaklıkta hidrojen sülfit ile tepkimeye girerek) karbon tetraklorürden elde edilebilen kırmızı renkli, kötü kokulu bir sıvı bileşik |
thiophosgene n.
|
|
25 |
Chemistry |
sülfhidril grubu ile bir radikalden meydana gelen kötü kokulu sülfürlü bileşiklerin mensup olduğu bir sınıf |
mercaptan n.
|
|
History |
|
26 |
History |
16. yüzyılda fransa ve hollanda'da ortaya çıkmış ve iyi ile kötü arasındaki ayrımın varlığını inkar etmiş panteist bir tarikat |
libertine n.
|
|
Basketball |
|
27 |
Basketball |
bölge savunmasının önünde oynayıp, saldırgan savunması ile rakip oyuncuları kötü pas atmaya zorlayan oyuncu |
chaser n.
|
|
Art |
|
28 |
Art |
(sanat eseri için) kötü şöhret ile gelen başarı |
succèsdescandale n.
|
|
Latin |
|
29 |
Latin |
zatı itibarıyla kötü olmayıp sırf kanun ile men olunduğu için suç sayılan fiil |
malum prohibitum n.
|
|