kaynaşık - Turco Inglés Diccionario
Historia

kaynaşık



Significados de "kaynaşık" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
Technical
kaynaşık fuzed adj.
kaynaşık fused adj.
Construction
kaynaşık coherent n.
Linguistics
kaynaşık inflected adj.

Significados de "kaynaşık" con otros términos en diccionario inglés turco: 23 resultado(s)

Turco Inglés
General
insan ve diğer memelilerde görülen, kemiklerin birbiriyle kaynaşık olduğu üst çene maxillae n.
Technical
fırınlanmış kaynaşık taneli refrakter rebonded fused grain refractory n.
kaynaşık karbürlü takımlar cemented carbide tools n.
kaynaşık dökümlü refrakterler monofrax n.
kaynaşık taneli refrakter fused-grain refractory n.
kaynaşık kemik synostosis n.
kaynaşık silika fused silica n.
kaynaşık dökülmüş tuğla refrakterler fused-cast brick refractories n.
kaynaşık kuvarz fused quartz n.
kaynaşık çift odaklı gözlük camı fused bifocals n.
kaynaşık kemik synosterisis n.
kaynaşık silika borular fused-silica tubes n.
kaynaşık silika refrakterler fused-silica refractories n.
kaynaşık karbürler cemented carbides n.
kaynaşık silika dökültüler fused-silica castables n.
cam yapımında eriyiğin üst katmanında oluşan kaynaşık sodyum sülfat salt water n.
kaynaşık dökülmüş fused-cast adj.
Medical
kaynaşık eklem synarthrosis n.
Linguistics
kaynaşık sözcük telescoped word n.
kaynaşık çatı syncretism n.
kaynaşık benzeşim coalescent assimilation n.
kaynaşık sözcük türetme portmantologism n.
kaynaşık olmayan uninflected adj.