lives

Significados de "lives" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	lives n.	hayatlar
More than two million people have lost their lives because of this war. Bu savaş nedeniyle iki milyondan fazla insan hayatını kaybetti. More Sentences
2	General	lives n.	ömürler
3	General	lives n.	yaşamlar

Significados de "lives" con otros términos en diccionario inglés turco: 99 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	loss of lives n.	can kaybı
It is really the loss of life that makes this particular disaster an extraordinary one by European standards. Bu felaketi Avrupa standartlarına göre olağanüstü kılan şey gerçekten de can kaybıdır. More Sentences
2	General	our lives n.	hayatlarımız
Over the centuries, sport has played an important role in our lives. Yüzyıllar boyunca spor hayatımızda önemli bir rol oynamıştır. More Sentences
3	General	our lives n.	yaşamlarımız
The EU must not provide subsidies for the production of crops that endanger our lives as human beings. AB, insan olarak yaşamımızı tehlikeye atan ürünlerin üretimi için sübvansiyon sağlamamalıdır. More Sentences
Idioms
4	Idioms	(someone) has nine lives expr.	(biri) dokuz canlı
According to folktales, cats have nine lives. Halk hikayelerine göre kediler dokuz canlıdır. More Sentences
General
5	General	person who lives on a salary n.	aylıkçı
6	General	the lives of celebrities n.	ünlülerin hayatları
7	General	heavy lives n.	ağır yaşamlar
8	General	claim lives v.	can almak
9	General	wreck people's lives v.	insanların hayatlarını alt üst etmek
10	General	save the lives of two men v.	iki adamın hayatını kurtarmak
11	General	fight for their lives v.	hayatları için savaşmak
12	General	save everybody's lives v.	herkesin hayatını kurtarmak
Phrases
13	Phrases	indispensable part of our lives n.	hayatımızın değişmez bir parçası
14	Phrases	blm (black lives matter) expr.	siyahların yaşamı değerlidir
15	Phrases	for the rest of their lives expr.	hayatlarnın geri kalanında
16	Phrases	wish allah’s mercy upon those who lost their lives expr.	ölenlere allah'tan rahmet dilemek
Proverb
17	Proverb	half the world knows not how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
18	Proverb	cat has nine lives	kediler dokuz canlıdır
19	Proverb	reed before the wind lives on while mighty oaks do fall	rüzgara karşı kadim meşeler devrilirken incecik sazlar ayakta kalır
20	Proverb	half the world knows not how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
21	Proverb	he lives long who lives well	iyi/düzgün/erdem içinde yaşayan uzun yaşar
22	Proverb	a lie never lives to be old	yalancının mumu yatsıya kadar yanar
23	Proverb	cats have nine lives	kediler dokuz canlıdır
24	Proverb	he, who lives by the sword dies by the sword	kılıçla yaşayan kılıçla ölür
25	Proverb	he, who lives by the sword dies by the sword	su testisi su yolunda kırılır
26	Proverb	he who lives by the sword, shall die by the sword	ne ekersen onu biçersin
27	Proverb	he who lives by the sword, shall die by the sword	kılıçla yaşayan kılıçla ölür
28	Proverb	he who lives by the sword, shall die by the sword	su testisi su yolunda kırılır
29	Proverb	he who fights and runs away, lives to fight another day	yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır
30	Proverb	a reed before the wind lives on(, while mighty oaks do fall)	rüzgara karşı kadim meşeler devrilirken incecik sazlar ayakta kalır
31	Proverb	a reed before the wind lives on(, while mighty oaks do fall)	değişime ayak uydurabilen ayakta kalır
32	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
33	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
34	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok
Colloquial
35	Colloquial	bon vivant (one who lives well) n.	ehlikeyif
36	Colloquial	a big part of our lives n.	hayatımızın büyük bir parçası
37	Colloquial	a great part of our lives n.	hayatımızın büyük bir parçası
38	Colloquial	blue lives matter expr.	polislerin yaşamı değerlidir
39	Colloquial	lasts/lives/stands/operates longer expr.	daha uzun gider
40	Colloquial	in the lives of each of us expr.	hepimizin hayatında
41	Colloquial	where (one) lives expr.	bizzat
42	Colloquial	where (one) lives expr.	şahsen
43	Colloquial	where (one) lives expr.	kendi canına
44	Colloquial	where (one) lives expr.	kendi canından
45	Colloquial	where (one) lives expr.	kalbinden
46	Colloquial	where (one) lives expr.	gönlünden
47	Colloquial	where (one) lives expr.	içtenlikle
48	Colloquial	where (one) lives expr.	derinlemesine
49	Colloquial	where someone lives expr.	damardan
50	Colloquial	where someone lives expr.	kişisel olarak
51	Colloquial	where someone lives expr.	can evinden
Idioms
52	Idioms	a cat has nine lives n.	kedi gibi dokuz canlı
53	Idioms	nine lives n.	dokuz can
54	Idioms	nine lives n.	dokuz canlı
55	Idioms	claim the lives of six people v.	altı can almak
56	Idioms	claim the lives of six people v.	altı insanın canına mal olmak
57	Idioms	claim the lives of six people v.	altı kişinin canını almak
58	Idioms	hit one where one lives v.	birini canevinden vurmak
59	Idioms	get (one) where (one) lives v.	(birini) can evinden vurmak
60	Idioms	get (one) where (one) lives v.	(birini) samimi şekilde etkilemek
61	Idioms	all lives matter expr.	herkesin hayatı önemlidir
62	Idioms	all lives matter expr.	herkesin canı değerlidir
63	Idioms	like a cat with nine lives expr.	kedi gibi dokuz canlı
64	Idioms	(someone) has nine lives expr.	(biri) kedi gibi dokuz canlı
65	Idioms	how the other half lives expr.	diğerlerinin nasıl yaşadığı
66	Idioms	how the other half lives expr.	diğerlerinin durumu/hali/hayatı
67	Idioms	how the other half lives expr.	zenginlerin/fakirlerin hayatı
68	Idioms	how the other half lives expr.	zengin/fakir tabakanın nasıl yaşadığı
69	Idioms	how the other half lives expr.	toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı
Speaking
70	Speaking	we have very different lives expr.	bizim çok farklı hayatlarımız var
71	Speaking	do you know who lives here? expr.	burada yaşayanları tanıyor musun?
72	Speaking	maybe we're just not meant to be in each other's lives expr.	belki de birbirimizin hayatında olmamamız lazım
73	Speaking	computers make our lives easier expr.	bilgisayarlar hayatımızı kolaylaştırır
74	Speaking	both your lives are in the scales expr.	her ikinizin de hayatı tartışılıyor
75	Speaking	our lives are in danger expr.	hayatlarımız tehlikede
76	Speaking	in the lives of all of us expr.	hepimizin hayatında
77	Speaking	I know where he lives expr.	nerede yaşadığını biliyorum
78	Speaking	he lives way out there somewhere expr.	orada bir yerde yaşıyor
79	Speaking	he/she lives alone expr.	o yalnız yaşıyor
80	Speaking	the man who lives next door is a policeman expr.	kapı komşum bir polis
81	Speaking	she lives in a small village in paris expr.	paris'te küçük bir kasabada yaşıyor
82	Speaking	she lives in a small village in paris expr.	paris'te küçük bir köyde yaşıyor
83	Speaking	he lives in a small village in paris expr.	paris'te küçük bir kasabada yaşıyor
84	Speaking	he lives in a small village in paris expr.	paris'te küçük bir köyde yaşıyor
Law
85	Law	joint lives n.	müşterek hayatlar
Politics
86	Politics	interference in private lives n.	hayat tarzlarına müdahale
87	Politics	black lives matter n.	siyahların hayatı önemlidir
88	Politics	black lives matter n.	siyahların yaşamları değerlidir
89	Politics	black lives matter n.	siyahların hayatı değerlidir
90	Politics	black lives matter n.	siyahilere uygulanan şiddete karşı mücadele eden afrika-amerika kökenli bir sivil toplum hareketi
91	Politics	black lives matter n.	siyahilerin hayatı değerlidir
92	Politics	black lives matter n.	siyahilerin hayatları önemlidir
Social Sciences
93	Social Sciences	redeeming lives after prison n.	cezaevi sonrası topluma uyum
Literature
94	Literature	parallel lives n.	paralel yaşamlar
95	Literature	parallel lives n.	plutarch tarafından yazılmış bir biyografi eseri
Slang
96	Slang	a man who lives off a prostitute's wages n.	am biti
Modern Slang
97	Modern Slang	all lives mattering expr.	siyahların hayatı değerlidir mottosu yerine herkesin hayatı değerlidir ifadesini kullanarak bu hareketi değersiz veya görünmez kılmaya çalıştığı düşünülen akım
98	Modern Slang	all lives mattering expr.	herkesin hayatı değerlidir fikrini savunma
99	Modern Slang	alm/blm (all lives matter when black lives matters) expr.	siyahların hayatı değerli olduğunda herkesin hayatı değerlidir