ortaklaşa - Turco Inglés Diccionario
Historia

ortaklaşa



Significados de "ortaklaşa" en diccionario inglés turco : 12 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ortaklaşa joint adj.
ortaklaşa jointly adv.
General
ortaklaşa shared adj.
ortaklaşa collective adj.
ortaklaşa fifty-fifty adj.
ortaklaşa in common adv.
ortaklaşa collectively adv.
ortaklaşa together adv.
ortaklaşa in tandem adv.
ortaklaşa in tandem with prep.
Trade/Economic
ortaklaşa jointly n.
ortaklaşa on joint account n.

Significados de "ortaklaşa" con otros términos en diccionario inglés turco: 102 resultado(s)

Turco Inglés
General
ortaklaşa kullanım accessory use n.
ortaklaşa iyelik collective ownership n.
ortaklaşa bilinçdışı collective unconscious n.
ortaklaşa çalışma cooperation n.
ortaklaşa yaşam collective living n.
ortaklaşa binme ride-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpooling n.
ortaklaşa binme car-sharing n.
ortaklaşa binme carpool n.
ortaklaşa binme covoiturage n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması rideshare n.
ortaklaşa binme lift-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması ride-sharing n.
ortaklaşa binme rideshare n.
ortaklaşa binme carpooling n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması covoiturage n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması car-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması lift-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpool n.
ortaklaşa sahip olma commonage n.
ortaklaşa görülen iş communion n.
ortaklaşa eylem coaction n.
ortaklaşa çalışma concurrency n.
ortaklaşa ekip biçme cocultivation n.
ortaklaşa yetiştirme cocultivation n.
iki yayıncının ortaklaşa bastığı eser co-edition n.
sosyal yardım kurumu ile ailenin yürüttüğü ortaklaşa engelli bakımı shared care n.
ortaklaşa sahip olma sharing n.
bir şeyi ortaklaşa satın almak buy something between themselves v.
ortaklaşa üstlenmek undertake something in partnership with v.
ortaklaşa girişmek undertake something in partnership with v.
bir araca ortaklaşa binerek bir yere gitmek carpool v.
bir araca ortaklaşa binerek bir yere gitmek carshare v.
ortaklaşa komplo kurmak coconspire v.
ortaklaşa danışmanlık yapmak cocounsel v.
ortaklaşa yaratmak cocreate v.
ortaklaşa ekip biçmek cocultivate v.
ortaklaşa ekmek coculture v.
ortaklaşa yetiştirmek coculture v.
ortaklaşa türetmek coderive v.
ortaklaşa tasarlamak codesign v.
ortaklaşa geliştirmek codevelop v.
(kitap, film) ortaklaşa yayına hazırlamak coedit v.
ortaklaşa somutlaştırmak coembody v.
ortaklaşa çalıştırmak coemploy v.
ortaklaşa yürürlüğe sokmak coenact v.
(bina) ortaklaşa dikmek coerect v.
ortaklaşa sonuç çıkarmak coinfer v.
ortaklaşa sahip olmak divide v.
ortaklaşa ekip biçmek sharecrop v.
ortaklaşa kullanılan communal adj.
ortaklaşa istişare edilmiş mutually consulted adj.
iki mineralin ortaklaşa kristalleşerek birbirini çevrelediği bir taş yapısına sahip olan graphical adj.
ortaklaşa olarak conjunctly adv.
Phrasals
(bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak go in on (something) v.
ile ortaklaşa yapmak/almak go in with v.
(biriyle) ortaklaşa almak/yapmak go in with (someone) v.
(biriyle bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak go in with someone (on something) v.
(biriyle bir şeye) ortaklaşa girişmek/girmek go in with someone (on something) v.
Phrases
(biriyle/bir şeyle) ortaklaşa in conjunction with (someone or something) expr.
Colloquial
restoranda ortaklaşa yenen yemek sharer n.
ortaklaşa bir taksiye binmek split a cab v.
Idioms
ortaklaşa çalışmak work hand in hand v.
(biriyle) ortaklaşa dolap/iş çevirmek be in cahoots (with somebody) v.
(biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak work hand and glove with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak work hand in glove with (someone or something) v.
birisiyle ortaklaşa iş çevirme in cahoots over expr.
birisiyle ortaklaşa dolap çevirme in cahoots over expr.
Trade/Economic
birden fazla kurum tarafindan ortaklaşa verilen kredi syndicated loan n.
ortaklaşa ve müteselsil sorumluluk joint and several liability n.
ortaklaşa rekabet co-opertition n.
ortaklaşa rekabet coopetition n.
ortaklaşa kontrol joint control n.
ortaklaşa dalgalandırma joint float n.
ortaklaşa rekabet coopertition n.
ortaklaşa borçlu co-deptor n.
ortaklaşa ve müteselsil olarak sorumluluk yükleyen borç senedi joint and several note n.
ortaklaşa mülkiyet coownership n.
ortaklaşa rekabet co-opetition n.
özyönetim artı ortaklaşa yönetim prensibi self-rule plus shared-rule n.
tüketici ile ortaklaşa rekabet co-opting customer competence n.
ortaklaşa hareket eden bir şirket grubu keiretsu n.
Law
ortaklaşa mülkiyet community property n.
ortaklaşa sahip olunan mülk commonage n.
önceden ortaklaşa sahip olunan arazileri paylaşmak make pourparty v.
ortaklaşa sahip olunan (toprak) commonable adj.
Politics
ortaklaşa yöneten dört kişiden biri tetrarch n.
birden fazla üye ülke tarafından ortaklaşa yürütülen programlar programmes implemented jointly by several ms n.
bir bölgede asli unsur olamayan iki veya daha çok topluluğun ortaklaşa hareket etmelerini öneren bir siyasal sistem consociationalism n.
ortaklaşa karar verme prensibi codetermination n.
Industry
ortaklaşa yönetme co-management n.
ortaklaşa yönetmek co-manage v.
Insurance
ortaklaşa sigorta etmek coinsure v.
Tourism
ortaklaşa charter kiralama split charter n.
Technical
ortaklaşa kullanmak share v.
iki mineralin ortaklaşa kristalleşerek birbirini çevrelediği taş yapısına sahip olan graphic adj.
Medical
ortaklaşa doz eşdeğeri group collective dose n.
Psychology
ortaklaşa oyun associative play n.
Military
iki veya daha fazla ulusun ortaklaşa oluşturdukları çok uluslu kuvvete sağladığı lojistik destek multinational integrated logistic support n.
iki veya daha fazla ulusun ortaklaşa oluşturdukları çok uluslu kuvvete sağladığı lojistik desteği yöneten birim milu (multinational integrated logistic support unit) abrev.
Cinema
bir dizi veya filmin senaristlerinin ortaklaşa senaryo yazdığı alan writers' room n.
Ornithology
yuvalarını ortaklaşa kullanan (kuşlar) communistic adj.