|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| General |
|
| 1 |
General |
be out of keeping with something v.
|
bir şeye uygun olmamak |
|
| 2 |
General |
deck (something) out with flowers v.
|
çiçeklendirmek |
|
| Phrasals |
|
| 3 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
bir şarkı patlatmak |
|
| 4 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
gözyaşına/yaşlara/kahkahaya boğulmak |
|
| 5 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
birden (bir şey) yapıvermek |
|
| 6 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
kendini tutamayıp (bir şey) yapmak |
|
| 7 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
birdenbire (bir şey) yapmaya başlamak |
|
| 8 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
aniden (bir kahkaha |
|
| 9 |
Phrasals |
break out with (something) v.
|
çığlık) atmak/patlatmak |
|
| 10 |
Phrasals |
break out with something v.
|
bir şarkı patlatmak |
|
| 11 |
Phrasals |
break out with something v.
|
gözyaşına/yaşlara/kahkahaya boğulmak |
|
|
|
| 12 |
Phrasals |
break out with something v.
|
birden (bir şey) yapıvermek |
|
| 13 |
Phrasals |
break out with something v.
|
kendini tutamayıp (bir şey) yapmak |
|
| 14 |
Phrasals |
break out with something v.
|
birdenbire (bir şey) yapmaya başlamak |
|
| 15 |
Phrasals |
break out with something v.
|
aniden (bir kahkaha |
|
| 16 |
Phrasals |
break out with something v.
|
çığlık) atmak/patlatmak |
|
| 17 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
birdenbire/aniden yüksek sesle (bir şeyi) dile getirmek |
|
| 18 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak |
|
| 19 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
feryadı basmak |
|
| 20 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
yaygara koparmak |
|
| 21 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
yaygarayı basmak |
|
| 22 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
çığlık atmak/koparmak/basmak |
|
| 23 |
Phrasals |
burst out with (something) v.
|
yaygarayı basmak |
|
| 24 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
birdenbire/aniden yüksek sesle (bir şeyi) dile getirmek |
|
| 25 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak |
|
| 26 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
feryadı basmak |
|
| 27 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
yaygara koparmak |
|
| 28 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
yaygarayı basmak |
|
| 29 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
çığlık atmak/koparmak/basmak |
|
| 30 |
Phrasals |
burst out with something v.
|
yaygarayı basmak |
|
| 31 |
Phrasals |
help someone out with something v.
|
birine bir alanda/konuda yardımcı olmak |
|
|
|
| 32 |
Phrasals |
deck something out (with something) v.
|
ile süslemek |
|
| 33 |
Phrasals |
skip out with something v.
|
(bir yerden/otelden vb) çalmak/aşırmak |
|
| 34 |
Phrasals |
cry out with (something) v.
|
(belli bir duyguyla) bağırmak |
|
| 35 |
Phrasals |
cry out with (something) v.
|
feryat etmek |
|
| 36 |
Phrasals |
come out with (something) v.
|
(bir şeyi) açık açık söylemek |
|
| 37 |
Phrasals |
come out with (something) v.
|
(bir şeyi) dobra dobra dile getirmek |
|
| 38 |
Phrasals |
come out with (something) v.
|
(bir şeyi) açıkça ortaya dökmek |
|
| 39 |
Phrasals |
come out with (something) v.
|
(bir şeyi) halka duyurmak/tanıtmak |
|
| 40 |
Phrasals |
come out with (something) v.
|
(bir şeyi) halka açmak/sunmak |
|
| 41 |
Phrasals |
deck someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) allayıp pullamak |
|
| 42 |
Phrasals |
deck someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) donatmak |
|
| 43 |
Phrasals |
deck someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) süslemek |
|
| 44 |
Phrasals |
deck someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) giydirip kuşatmak |
|
| 45 |
Phrasals |
deck someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) süsleyip püslemek |
|
| 46 |
Phrasals |
deck out with (something) v.
|
(bir şeyle) allayıp pullamak |
|
| 47 |
Phrasals |
deck out with (something) v.
|
(bir şeyle) donatmak |
|
| 48 |
Phrasals |
deck out with (something) v.
|
(bir şeyle) süslemek |
|
| 49 |
Phrasals |
deck out with (something) v.
|
(bir şeyle) süsleyip püslemek |
|
| 50 |
Phrasals |
deck out with (something) v.
|
(bir şeyle) dekore etmek |
|
| 51 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir şey) hakkında kavga etmek |
|
| 52 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir konuda) külahları değişmek |
|
| 53 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir konuda) bozuşmak |
|
| 54 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir konuda) papaz olmak |
|
| 55 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir şey) hakkında birbirine girmek |
|
| 56 |
Phrasals |
fall out with (someone) about (something) v.
|
(biriyle bir konuda) arası açılmak |
|
| 57 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir şey) hakkında kavga etmek |
|
| 58 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir konuda) külahları değişmek |
|
| 59 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir konuda) bozuşmak |
|
| 60 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir konuda) papaz olmak |
|
| 61 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir şey) hakkında birbirine girmek |
|
| 62 |
Phrasals |
fall out with (someone) over (something) v.
|
(biriyle bir konuda) arası açılmak |
|
| 63 |
Phrasals |
fit someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) donatmak |
|
| 64 |
Phrasals |
fit someone or something out (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) teçhiz etmek |
|
| 65 |
Phrasals |
fit someone or something out (with something) v.
|
birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek |
|
| 66 |
Phrasals |
flesh something out (with something) v.
|
bir şeyi (bir şeyle) genişletmek |
|
| 67 |
Phrasals |
flesh something out (with something) v.
|
bir şeyi (bir şeyle) ayrıntılandırmak |
|
| 68 |
Phrasals |
flesh something out (with something) v.
|
bir şeyi (bir şeyle) detaylandırmak |
|
| 69 |
Phrasals |
flesh something out (with something) v.
|
bir şeyi (bir şeyle) tamamlamak |
|
| 70 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
(bir şeyi) açığa vurmak |
|
| 71 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
(bir şeyi) açık etmek |
|
|
|
| 72 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
(bir şeyi) açıklamak |
|
| 73 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
(bir şeyi) söylemek |
|
| 74 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
bağırmak |
|
| 75 |
Phrasals |
give out with (something) v.
|
haykırmak |
|
| 76 |
Phrasals |
give (out) with something v.
|
bir şeyi açığa vurmak |
|
| 77 |
Phrasals |
give (out) with something v.
|
bir şeyi açık etmek |
|
| 78 |
Phrasals |
give (out) with something v.
|
bir şeyi açıklamak |
|
| 79 |
Phrasals |
give (out) with something v.
|
bir şeyi söylemek |
|
| 80 |
Phrasals |
give (out) with something v.
|
bilgi vermek |
|
| 81 |
Phrasals |
go out with something v.
|
bir şeyle birlikte modası geçmek |
|
| 82 |
Phrasals |
go out with something v.
|
bir şeyle birlikte eskide kalmak |
|
| 83 |
Phrasals |
go out with something v.
|
bir şeyle birlikte tarihe karışmak |
|
| 84 |
Phrasals |
have something out (with someone) v.
|
(biriyle) arasını düzeltmek |
|
| 85 |
Phrasals |
have something out (with someone) v.
|
(biriyle) arasındaki anlaşmazlığı çözmek |
|
| 86 |
Phrasals |
have something out (with someone) v.
|
(biriyle) sorununu halletmek |
|
| 87 |
Phrasals |
help out (with something) v.
|
(bir ev işinde) yardım etmek |
|
| 88 |
Phrasals |
help out with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeyine) yardım etmek |
|
| 89 |
Phrasals |
help out with (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) sağlamak |
|
| 90 |
Phrasals |
skip out with (something) v.
|
(bir şeyi) kapıp/alıp kaçmak |
|
| 91 |
Phrasals |
skip out with (something) v.
|
(bir şeyi) aşırmak |
|
| 92 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
(bir şeyle) yola çıkmak |
|
| 93 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
yanında (bir şeyle) yola çıkmak |
|
| 94 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
(bir şeyle) yolculuğa başlamak |
|
| 95 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
(bir şeyle) başlamak |
|
| 96 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
(bir belirtiyle) başlamak/ortaya çıkmak |
|
| 97 |
Phrasals |
start out with (something) v.
|
(bir etkiyle) başlamak/ortaya çıkmak |
|
| 98 |
Phrasals |
walk out with (something) v.
|
(bir şeyi) çalıp gitmek |
|
| 99 |
Phrasals |
walk out with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp/satın alıp çıkmak |
|
| Phrases |
|
| 100 |
Phrases |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı duyduğu sempatiden dolayı |
|
| 101 |
Phrases |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) karşı anlayışından dolayı |
|
| 102 |
Phrases |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) bağlılığından dolayı |
|
| 103 |
Phrases |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) bağlılığı nedeniyle |
|
| 104 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
biriyle/bir şeyle aynı fikirde değil |
|
| 105 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
biriyle/bir şeyle uzlaşmış değil |
|
| 106 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
birini/bir şeyi anlamış değil |
|
| 107 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
birine/bir şeye karşı sempati beslemeyen |
|
| 108 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
birine/bir şeye karşı anlayışsız |
|
| 109 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
birinin/bir şeyin destekçisi değil |
|
| 110 |
Phrases |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
birini/bir şeyi desteklemeye istekli/gönüllü değil |
|
| 111 |
Phrases |
out of phase (with something) [uk] expr.
|
(bir şeyle) senkronu kaymış |
|
| 112 |
Phrases |
out of phase (with something) [uk] expr.
|
(bir şeyle) koordineli çalışmayan |
|
| 113 |
Phrases |
out of phase (with something) [uk] expr.
|
(bir şeyle) çalışmayan |
|
| 114 |
Phrases |
out of line with somebody/something expr.
|
birine/bir şeye uymayan |
|
| Colloquial |
|
| 115 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronizasyonu bozulmuş |
|
| 116 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı değil |
|
| 117 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronizasyonu kaymış |
|
| 118 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) ortak noktası yok |
|
| 119 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) farklı bakış açılarına sahip |
|
| 120 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) fikirleri farklı |
|
| 121 |
Colloquial |
out of phase (with someone or something) [uk] adj.
|
(biriyle/bir şeyle) farklı görüşlere sahip |
|
| 122 |
Colloquial |
out with someone or something expr.
|
birinden/bir şeyden uzaklaşın bakalım |
|
| 123 |
Colloquial |
out with someone or something expr.
|
haydi birinin/bir şeyin başından dağılın bakalım |
|
| 124 |
Colloquial |
out with someone or something expr.
|
haydi dağılın |
|
| 125 |
Colloquial |
out with someone or something expr.
|
haydi gidin buradan |
|
| 126 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) uzaklaşın bakalım |
|
| 127 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
haydi (birinin/bir şeyin) başından dağılın bakalım |
|
| 128 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
haydi dağılın |
|
| 129 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
haydi gidin buradan |
|
| 130 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
dökül bakalım |
|
| 131 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
söyle bakalım |
|
| 132 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
anlat bakalım |
|
| 133 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
ağzındaki baklayı çıkart |
|
| 134 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
söyle de kurtul |
|
| 135 |
Colloquial |
out with (someone or something) expr.
|
öt bakalım |
|
| Idioms |
|
| 136 |
Idioms |
fall out with someone over something v.
|
biriyle gırtlak gırtlağa gelmek |
|
| 137 |
Idioms |
give out with something v.
|
bağırmak |
|
| 138 |
Idioms |
give out with something v.
|
haykırmak |
|
| 139 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) zamanlamayı tutturamamak |
|
| 140 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronu tutturamamak |
|
| 141 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
ritme uyum sağlayamamak |
|
| 142 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
tempoya uyum sağlayamamak |
|
| 143 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uyum sağlayamamak |
|
| 144 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
tempoyu/ritmi tutturamamak |
|
| 145 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
temponun/ritmin dışına çıkmak |
|
| 146 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronu kaybetmek |
|
| 147 |
Idioms |
get out of time (with someone or something) v.
|
ritme/tempoya ayak uyduramamak |
|
| 148 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalayamamak |
|
| 149 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini tutturamamak |
|
| 150 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) adımlarını kaçırmak |
|
| 151 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını kaçırmak |
|
| 152 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturamamak |
|
| 153 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronize olamamak |
|
| 154 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronu kaçırmak |
|
| 155 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak |
|
| 156 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini kaçırmak |
|
| 157 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ayak uyduramamak |
|
| 158 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uymamak |
|
| 159 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uymayı reddetmek |
|
| 160 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumsuz olmak |
|
| 161 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) göre hareket etmemek |
|
| 162 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) göre hareket etmeyi reddetmek |
|
| 163 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak |
|
| 164 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmayı reddetmek |
|
| 165 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aykırı hareket etmek |
|
| 166 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek |
|
| 167 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak |
|
| 168 |
Idioms |
march out of step (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ayak uydurmayı reddetmek |
|
| 169 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalayamamak |
|
| 170 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini tutturamamak |
|
| 171 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) adımlarını kaçırmak |
|
| 172 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını kaçırmak |
|
| 173 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturamamak |
|
| 174 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronize olamamak |
|
| 175 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronu kaçırmak |
|
| 176 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritminin dışına çıkmak |
|
| 177 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini kaçırmak |
|
| 178 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ayak uyduramamak |
|
| 179 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uymamak |
|
| 180 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uymayı reddetmek |
|
| 181 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumsuz olmak |
|
| 182 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) göre hareket etmemek |
|
| 183 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) göre hareket etmeyi reddetmek |
|
| 184 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak |
|
| 185 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmayı reddetmek |
|
| 186 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aykırı hareket etmek |
|
| 187 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek |
|
| 188 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak |
|
| 189 |
Idioms |
march out of time (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ayak uydurmayı reddetmek |
|
| 190 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyden) haberdar olmamak |
|
| 191 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyi) takip etmemek |
|
| 192 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
ahenksiz olmak |
|
| 193 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
akortsuz olmak |
|
| 194 |
Idioms |
be out of step (with somebody/something) v.
|
(birinden/bir şeyden) farklı davranmak |
|
| 195 |
Idioms |
be out of step (with somebody/something) v.
|
(birine/bir şeye) ayak uyduramamak |
|
| 196 |
Idioms |
be out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) kafayı yemek |
|
| 197 |
Idioms |
be out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) aklını kaçırmak |
|
| 198 |
Idioms |
be out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) çıldırmak |
|
| 199 |
Idioms |
be out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) ölmek/patlamak |
|
| 200 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmamak |
|
| 201 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) olan senkronu kaybetmek |
|
| 202 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) uyum sağlayamamak |
|
| 203 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumu kaybetmek |
|
| 204 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde hareket etmemek |
|
| 205 |
Idioms |
be out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmemek |
|
| 206 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyden) haberdar olmamak |
|
| 207 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyi) takip etmemek |
|
| 208 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyden) kopmak |
|
| 209 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ahenk içerisinde olmamak |
|
| 210 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ahenkli olmamak |
|
| 211 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu olmamak |
|
| 212 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmamak |
|
| 213 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmamak |
|
| 214 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) farklı telden çalmak |
|
| 215 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak |
|
| 216 |
Idioms |
be out of tune (with somebody/something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mutabık olmamak |
|
| 217 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyden) haberdar olmamak |
|
| 218 |
Idioms |
be out of touch (with something) v.
|
(bir şeyi) takip etmemek |
|
| 219 |
Idioms |
come out in the open with (something) v.
|
(bir şeyle, haberle) ortaya çıkmak |
|
| 220 |
Idioms |
come out in the open with (something) v.
|
(bir şeyle, haberle) gizlendiği yerden açığa çıkmak |
|
| 221 |
Idioms |
come out in the open with (something) v.
|
(bir şeyle, haberle) suskunluğunu bozmak |
|
| 222 |
Idioms |
come out in the open with something v.
|
bir şeyle, haberle ortaya çıkmak |
|
| 223 |
Idioms |
come out in the open with something v.
|
bir şeyle, haberle gizlendiği yerden açığa çıkmak |
|
| 224 |
Idioms |
come out in the open with something v.
|
bir şeyle, haberle suskunluğunu bozmak |
|
| 225 |
Idioms |
come out into the open with something v.
|
bir şeyle, haberle ortaya çıkmak |
|
| 226 |
Idioms |
come out into the open with something v.
|
bir şeyle, haberle gizlendiği yerden açığa çıkmak |
|
| 227 |
Idioms |
come out into the open with something v.
|
bir şeyle, haberle suskunluğunu bozmak |
|
| 228 |
Idioms |
get out of sync (with someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini/hızını kaçırmak |
|
| 229 |
Idioms |
get out of sync (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek |
|
| 230 |
Idioms |
go out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) kafayı yemek |
|
| 231 |
Idioms |
go out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) delirmek |
|
| 232 |
Idioms |
go out of (one's) mind with (something) v.
|
(bir şeyden) aklını oynatmak/yitirmek |
|
| 233 |
Idioms |
out of conceit with (something) expr.
|
(bir şeye) olumlu cevap vermeyen |
|
| 234 |
Idioms |
out of conceit with (something) expr.
|
(bir şeye) karşı kayıtsız |
|
| 235 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmayan |
|
| 236 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) olan senkronu kaybeden |
|
| 237 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) uyum sağlayamayan |
|
| 238 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumu kaybeden |
|
| 239 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde hareket etmeyen |
|
| 240 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmeyen |
|
| 241 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini/hızını kaçıran |
|
| 242 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmayan |
|
| 243 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyuşmayan |
|
| 244 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
görüşleri/değerleri/inançları (birinden/bir şeyden) farklı olan |
|
| 245 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) ayak uydurmayı reddeden |
|
| 246 |
Idioms |
out of sync (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) (görüşleriyle, değerleriyle, inançlarıyla) ayrılan |
|
| 247 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) zamanlamayı tutturamayan |
|
| 248 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) senkronu tutturamayan |
|
| 249 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) ritmine uyum sağlayamayan |
|
| 250 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) temposuna uyum sağlayamayan |
|
| 251 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) ritmine/temposuna ayak uyduramayan |
|
| 252 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini/temposunu kaçıran |
|
| 253 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) ritmini/temposunu takip edemeyen |
|
| 254 |
Idioms |
out of time (with someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı tempoda/ritimde ilerleyemeyen |
|
| 255 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumsuz |
|
| 256 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) ahenksiz |
|
| 257 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
akordu (birine/bir şeye) uymayan |
|
| 258 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) farklı telden çalan |
|
| 259 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyuşmayan |
|
| 260 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmayan |
|
| 261 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) farklı fikirde |
|
| 262 |
Idioms |
out of tune with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) hemfikir olmayan |
|
