polen - Turco Inglés Diccionario

polen

Significados de "polen" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

Turco Inglés
Technical
polen pollen n.
Pollen is the only indicator of the origin of honey.
Polen, balın menşeinin tek göstergesidir.

More Sentences
Botanic
polen pollen n.
Pollen can cause anaphylactic shock when inhaled.
Polenler solunduğunda anafilaktik şoka neden olabilir.

More Sentences
Apiculture
polen pollen n.
Probably you are allergic to pollen or dust.
Muhtemelen polen veya toza alerjiniz var.

More Sentences

Significados de "polen" con otros términos en diccionario inglés turco: 107 resultado(s)

Turco Inglés
Medical
polen alerjisi pollen allergy n.
Tom has a pollen allergy.
Tom'un polen alerjisi var.

More Sentences
General
polen kütlesi pollen mass n.
polen yaymak pollinate v.
polen ile kaplamak pollen v.
polen içeren pollenarious adj.
polen anlamına gelen ön ek pollin- pref.
polen anlamına gelen ön ek pollini- pref.
Automotive
polen filtresi cabin air filter n.
Chemistry
polen tanelerinin dış tabakasını oluşturan polimer sporopollenin n.
Biology
polen tanesindeki jeneratif hücrenin bölünmesiyle oluşan ve erkek hücre oluşturmak üzere bölünen iki hücreden her biri body cell n.
(polen taneciğinde) sporun iç katmanı intine n.
(polen taneciğinde) spor duvarını oluşturan iki katmandan içte olanı endosporium n.
parazitik olmayan arılarda polen taşıma veya toplama uzvu scoop n.
Zoology
parazitik olmayan arıların polen taşıma/toplama uzvu scopa n.
polen sepeti pollen basket n.
polen sepeti corbicula n.
polen taşıyan polliniferous adj.
Botanic
aynı salkımda hem erkek hem dişi çiçekleri olan, erkek çiçeğe dokunulduğunda havaya polen püskürten orkide türü jumping orchid (catasetum macrocarpum) n.
polen tüpünün kalaza içinden embriyo kesesine nüfuz etmesi chalazogamy n.
polen tanesinin dış yüzeyinde bulunan oyuk ya da boşluk lacuna n.
polen tanesinin dış yüzeyinde bulunan oyuk ya da boşluk lacune n.
polen kesesini kaplayan kılıf veya kın theca n.
erkek gametofite ya da polen tüpüne dönüşen bitki tohumu hücresi tube cell n.
havadaki polen miktarı pollen count n.
polen analizi açısından palynological n.
polen bilimci palynologist n.
polen taşıyan pollinator n.
polen borusu pollen tube n.
polen taşıyıcı pollinator n.
polen getiren pollinator n.
polen yayma pollinating n.
polen tanesi pollen grain n.
polen yayma pollination n.
sac polen kesesi pollen n.
polen genlerinin endosperm üzerindeki etkisi xenia n.
tohumlu bitkilerde polen tanesi microspore n.
polen kesesinin boşluğu loculus n.
(polen özellikleri nedeniyle) tozlaşma sonrası iki bitkinin melezleştirilebilir olmaması incompatibility n.
polen ana hücresi pollen mother cell n.
polen kaynağı bitki pollenizer n.
polen taşıma amaçlı ekilen bitki pollenizer n.
polen kaynağı bitki polleniser n.
polen taşıma amaçlı ekilen bitki polleniser n.
polen kütlesi pollinium n.
polen kaynağı bitki pollinizer [us] n.
polen taşıma amaçlı ekilen bitki pollinizer [us] n.
polen kaynağı bitki polliniser [uk] n.
polen taşıma amaçlı ekilen bitki polliniser [uk] n.
(erkek organ) polen üretememe contabescence n.
polen tüpünün mikropilden geçişi porogamy n.
polen tüpü üzerinden tozlaşan bitki siphonogam n.
polen yayarak tozlaştırmak pollenate v.
polen yayarak tozlaştırmak cross-pollinate v.
polen tüpünün kalaza içinden embriyo kesesine nüfuz edip döllenmesiyle ilgili chalazogamic adj.
polen kesesini kaplayan kılıfında spor olan thecasporous adj.
polen kaplı pollened adj.
polen üreten polleniferous adj.
polen üreten polliniferous adj.
polen üretemeyen contabescent adj.
polen tüpünün mikropilden geçişine ait veya ilgili porogamic adj.
polen tüpü mikropilden geçen porogamic adj.
polen tüpünün mikropilden geçişine ait veya ilgili porogamous adj.
polen tüpü mikropilden geçen porogamous adj.
Agriculture
çiçekte erkek organın stameni üzerinde bulunan ve polen veren bölümü anther n.
mısırın polen üreten püskül kısmını yolup toprağa ekmek detassel v.
Apiculture
balda polen analizi bilimi melissopalynology n.
balın polen analizi pollen analysis of honey n.
polen presi pollen hippers n.
polen presi pollen press n.
polen küreciği pollen load n.
polen fırçası pollen brush n.
polen yerleştirici pollen insert n.
polen bitkisi pollen plant n.
polen sepeti pollen basket n.
polen katkılı yem pollen suplement n.
polen dağıtıcısı pollen dispenser n.
polen kalıbı pollen mould n.
polen analizi pollen analysis n.
polen tarağı pollen rake n.
polen fırçası pollen comb n.
polen bilimi palynology n.
polen tuzağı pollen trap n.
polen fırçası antenna comb n.
polen veya nektarın neden olduğu felç paralysis due to nectar or pollen n.
polen taneciği pollen grain n.
polen kalıbı pollen pellet n.
polen ikame yemi pollen substitute n.
polen analizi palynology n.
işçi arıların larvaları beslemek için hazırladığı polen ve nektar karışımı ambrosia n.
arka ayaklarında polen toplamak için kıllar bulunan bir arı scopiped n.
arka ayaklarında polen toplamak için kıllar bulunan arı scopuliped n.
bal veya polen toplamak gather v.
tek açıklığı bulunan (polen tanesi) monotreme adj.
tek deliği bulunan (polen tanesi) monotreme adj.
History
vietnam savaşı'nda güneydoğu asya üzerinde biyolojik silah olarak kullanıldığı düşünülen ancak sonradan polen yüklü arı dışkısı olduğu anlaşılan sarı renkli toz formda bir madde yellow rain n.
Environment
turba bataklıklarında polen tanesi sıklığının tayini pollen analysis n.
genellikle çam ormanlarından rüzgarla uzaklara taşınan kükürt görünümlü sarı polen yağmurları sulphur showers n.
Geology
odunsu polen arboreal pollen n.
otsul polen nonarboreal pollen n.
otsul polen herbaceous pollen n.
polen diyagramları pollen diagrams n.
polen diyagramı pollen diagram n.
Entomology
baklagillere polen taşıyan bir arı nomia n.
arıların arka bacaklarında yer alan polen taşıma kesesi pollen basket n.
(böcek) bitkilere polen taşıyan canlı pollenizer n.
(böcek) bitkilere polen taşıyan canlı polleniser n.
polen kaplı pollinose adj.